Bizimle İletişime Geçin

Şahsiyet

Vefatının 40 Yılında N.F. Kısakürek ve Son Mısraları

EKLENDİ

:

Türk şiirinin son yüzyılına damgasını vuran şairlerden birinin Necip Fazıl olduğu ve onun şiirlerinin toplandığı temel kitabın Çile ismini taşıdığı bilinmektedir.

İlk baskısı 61 yıl önce 1962 yılında İstanbul’da Bedir yayınevi tarafından yapılan Çile’nin Takdim yazısının ilk başlığı olan ‘ Şiirlerim ve Şairliğim’in, ilk cümlesi şöyledir: “Şairliğim oniki yaşımda başladı”. İlk şiir 1 Temmuz 1923 tarihinde çıkan Yeni Mecmua’da yayınlanan Kitabe isimli şiirdir. Bu mısralar 1925 te yayınlanan Örümcek Ağı kitabına Bir Mezar Taşı başlığıyla girecektir. Sözkonusu tesbite göre bundan 106 yıl önce 1917 tarihinde başlayan şiir yolculuğu, 66 sene aralıksız devam etmiş ve kırk yıl önce 1983 yılının Mayıs ayının son günlerinde bütün mehabetiyle son limana demir atmıştır.

Elimizdeki Çile’nin bir özelliği de her beytin ve şiirin sonunda yazılış tarihinin bulunmasıdır. Bu yazıda uzun ve çileli bir ömrün son beş ayında insanlık ve sanat alemine armağan edilen mısralar bir araya getirilmiştir. Büyük bir şairin son demlerinde demlediği his, fikir, yorum ve düşüncelerini bir celsede okuyarak son mısraları ile son anlarını anlamaya, hissettiklerini hissetmeye çalışalım.

*

ÇOCUK

Annesi gül koklasa ağzı gül kokan çocuk

Ağaç içinde ağaç geliştiren tomurcuk

Çocukta uçurtmayla göğe çıkmaya gayret

Karıncaya göz atsa “niçin nasıl” ve hayret

Fatihlik nimetinden yüzü bir nurlu mühür

Biz akıl tutsağıyız çocuktur ki asıl hür

Allah diyor ki “geçti gazabımı rahmetim”

Bir merhamet heykeli mahzun bakışlı yetim

Bugün ağla çocuğum yarın ağlayamazsın

Şimdi anladığını sonra anlayamazsın

İnsanlık zincirinin ebediyet halkası

Çocukların kalbinde işler zaman rakkası

*

YÜK

Bu yük senden Allah’ım, çekeceğim, nâçârım!

Senden sana sığınır, senden sana kaçarım

*

ANLAMAK

Anlamak yok çocuğum , anlar gibi olmak var

Akıl için son tavır, saçlarını yolmak var..

*

PEYGAMBER

Sende insan ve toplum, sende temel ve bina

Ne getirdin götürdün, bildirdinse âmennâ!..

*

SOFRA

Doymayan nefs, gözünü kara toprak doyursun!

Soframıza açlığı besleyenler buyursun!

*

ALLAH DOSTU

Allah dostu odur ki nefsine tek pay biçmez

Kırk yıl bir ekşi ayran özler de onu içmez

*

KAVANOZ

Bir cümbüştür kopsa da gece yakamozlarda

Münzevi balıklarız ayrı kavanozlarda..

*

İNSAN

İnsan bir mes’ut zâlim , insan bir mağrur câhil

Tekne kırık su azgın ve kayıplarda sahil..

*

GEÇİLMEZ

Bu kapıdan kol ve kanat kırılmadan geçilmez

Eşten, dosttan, sevgiliden ayrılmadan geçilmez

İçeride bir has oda yeri samur döşeli

Bu odadan gelsin diye çağrılmadan geçilmez

Eti zehir, yağı zehir, balı zehir dünyada

Bütün fani lezzetlere darılmadan geçilmez

Varlık niçin, yokluk nasıl, yaşamak ne topyekün?

Aklı yele salıverip çıldırmadan geçilmez

Kayalıklı boğazlarda yol arayan bir gemi

Usta kaptan kılavuza varılmadan geçilmez

Ne okudun, ne öğrendin, ne bildinse berhavâ

Yer çökmeden yer iki şak yarılmadan geçilmez

Geçitlerin, kilitlerin yalnız O’na şifresi;

İşte işte o eteğe sarılmadan geçilmez!

*

KADIN

Kadından kendisine olmayanı isteriz

Hasret yerinde kalır ve biz çekip gideriz..

*

GEÇTİ

Geçti geçti mevsimler..

Süpürüldü takvimler

Gidenlerden kalan şey;

Duvarlarda resimler,

Mezarlarda isimler..

Geçti, geçti mevsimler..

Hani eski iklimler?

Has ekmekte dilimler

Hey gidi zamane hey!

Tesellisiz ilimler,

Adaletsiz taksimler..

Hani eski iklimler?

*

RAMAZAN

Ramazan mübarek ay, müminlerin balayı

Hatırla der, suyu bal kaybedilmiş sılayı..

*

KAMIŞ

Ben gurbet rüzgârının üflediği kamışım

Bir su başında mahzun yapayalnız kalmışım.

*

VEHİM

Her şey kesik ve kopuk, zaman tutamaz lehim,

Mazi, albümde hayal, istikbal kalpte vehim..

*

KALMADI

Yıkılan sarayımdan tek bir nakış kalmadı

Dışa mıhlandı gözler, içe bakış kalmadı.

*

KOŞU

Hakikat değişiyor daha bitmeden cümle

Koşuyorum yetişmek için bütün gücümle..

*

ECEL

Yetişir boğuştuğum gece gündüz ecelle;

Allah Rahim ve Rahman Allah azze ve celle..

*

CEHENNEM

Ateş beni yıkayan, yuyan emziren annem!

Bir arınma kurnası olsa gerek cehennem

*

LATİF

Eşya latifleştikçe göze görünmez olur;

Solucan kanat taksa yerde sürünmez olur

*

KELİME

İman, ihlas, vecd ve aşk bunlar birer kelime

Kelimeyi boğardım verselerdi elime..

*

BİR

Varlık yalnız Bir’dedir, toplam, bölüm hep birde..

Devam eden yalnız bir, sayıda dört tekbirde..

*

SAYILAR

Sayılar yalnız Bir’in kendi dalgalanışı,

Sayılar kemmiyetin keyfiyeti anışı..

*

HÂTIRA

Renk renk hâtıralarım oda oda silindi

Anne kokan bir Türkçem vardı o da silindi

*

İHTİZAZ

Renkte, seste, ışıkta her şeyde bir ihtizaz

Her şeyde bir titreşim, zikir, fikir ve niyaz

*

YENİ

Tohum çatlar da bilmem, kafa nasıl çatlamaz?

Yeni odur ki solmaz, pörsümez, bayatlamaz.

*

AŞK

Allah Resûl aşkıyla yandım, bittim, kül oldum!

Öyle zayıfladım ki, sonunda herkül oldum.

*

OYUNCAK

Kırıldı oyuncağım, artık bir daha gülmem;

Toz olur, toprak olur, duman olurum ölmem!

*

O ERLER Kİ

O erler ki gönül fezasındalar

Toprakta sürünme ezasındalar

Yıldızları tesbih tesbih çeker de,

Namazda arka saf hizasındalar

İçine nefs sızan ibadetlerin

Birbiri ardınca kazasındalar

Günü her dem dolup her dem başlayan

Ezel senedinin imzasındalar

Bir an yabancıya kaysa gözleri

Bir ömür gözyaşı cezasındalar

Her rengi silici aşk ötesi renk

O rengin kavuran beyzasındalar

Ne cennet tasası ve ne cehennem

Sadece Allah’ın rızasındalar

*

Son Şiir

ZEHİR

Çocukken haftalar bana asırdı;

Derken saat oldu derken saniye

İlk düşünce, beni yokluk ısırdı

Sonum yokluk olsa bu varlık niye?

Yokluk, sen de yoksun bir var bir yoksun!

İnsanoğlu kendi varından yoksun..

Gelsin beni yokluk akrebi soksun!

Bir zehir ki hayat özü faniye..

(25 Mayıs 1983)

*

Bursa, 25 Mayıs 2023

 

 

 

 

 

Daha Fazla Yükle

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Çok Okunanlar