1. Anasayfa
  2. Din ve Hayat

Yakmak İçin Değil Aydınlatmak İçin Gelen Kitap: Kur’an-ı Kerim

Yakmak İçin Değil Aydınlatmak İçin Gelen Kitap: Kur’an-ı Kerim
0

İslam, hem yerelliği hem evrenselliği kucaklar ve insanın olduğu “her yerdedir”. Bu her yerde oluşu ile her sosyo kültürel kategoriyi kucaklayabilen onlar hakkında konuşabilme hakkına sahip olabilen yegane dindir. Yine Kur’an-ı Kerim’de öncelikle “insanlar” yani kendini insan hisseden herkes hangi dine mensup olurlarsa olsunlar, ilahi hitaba muhataptır. Bu beşeri bir kucaklayıcılıktır. Yine Kura’n mantığında insanların başına sarılan tüm sorunlar sadece beşerden kaynaklanırken onlara verilecek çözümler ilahi olmaktadır. Bu bağlamda antropolojik açıdan, hiçbir etnik dışlamaya tabi tutmadan tüm insanlığı (Ademoğullarını) zincirleme bir süreçle kesintisiz olarak kucaklayan İslam, bütün insani vasıflara sahip çıkarak onların doğal/kendiliğinden oluşlarına vurgu yapar ve insani özelliklerin her boyutuyla yaygınlaşmasını daima destekler.

Kuran, öteki insanlar için “Müslüman olmayan (Gayr-ı Müslim)” gibi diğer insanları, ötekileştiren dışlayıcı ve yabancılaştırıcı kavramlar kullanmaz. Dahası Kur’an, diğer din mensuplarına pejoratif ve iğrenç lakaplar takmaz. Allah’ı inkar etmelerinden Hakkın üstünü örttüklerinden dolayı kafir derken diğer insanları kendilerinin kabul ettiği veya köklerinde bulunan temel kavramlarla çağırır.

Allah, tüm insanların ilahı olduğunu gösterecek şekilde hitap eder.

Zaten Kur’an çoğu kez anti-tetiktir; yani bir şeyi karşıtlığıyla mutlaka anlatır, gece -gündüz, ruh madde, açlık tokluk, Allah/sözde batıl ilahlar, doğu/batı, alim/cahil, Mümin/kafir gibi. Bu tür yaklaşım, insanlara aslında ayırımcı görüşler, yabancılaştırıcı fikirler değil tamamlayıcı ve bütüncül bakış açıları sağlamaktadır. Bütün gaye, ateşte yanmak veya kavrulmak değil; batılın o kül edici, yok edici, bir avuç toprağa dönüştürücü zihniyetinden tüm insanlığı kurtarmak; İnsan olarak Hakikat ile hayat bulmak, nurlanmak aydınlığa kavuşmak “İslam olmaktır” İslam’ı ve Kur’an-ı Kerim’i tek bir nefesle haykırmaktır.

Mustafa Alıcı, 1969 yılında Erzincan'da doğdu. 1988 yılında Erzincan İmam Hatip Lisesi’nden mezun oldu. Aynı yıl girdiği Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde öğrenciliği sırasında hafız oldu. 1993 yılında İlahiyat Fakültesi’nden mezun oldu. 1996 yılında Marmara üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde Dinler Tarihi anabilim dalında doktoraya başladı. Ocak 1996- Aralık 1996 tarihleri arasında bir yıl süreyle İtalya, Perugia'da Yabancılar İçin İtalyanca Üniversitesi'nde ileri düzey İtalyanca dil eğitimi aldı. 1996- 1998 yılları arasında İtalya, Roma’da doktora teziyle ilgili araştırmalarda bulundu. 1998 yılında 3 ay İngiltere'de, Bristol, Birmigham ve Londra'da doktora teziyle ilgili araştırmalar yaptı. 1995- 2010 yılları arasında Rize Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde Dinler Tarihi öğretim üyesi olarak görev yaptı. 2011-2012 yılları arasında Erzincan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekan yardımcısı olarak hizmet etti.2012 yılının yazında üç ay süreyle YÖK bursu ile İtalya’da akademik çalışmalarını sürdürdü. 2013 yılında Profesör olan ve2014 yılında Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı olarak atanan Alıcı, 25 Kasım 2017 tarihinde aynı fakültenin dekanlığına asaleten atanan Alıcı, 24 Nisan 2019 tarihine kadar bu görevi sürdürdü. Alıcı, Evli ve üç çocuk babası olup Arapça, İngilizce, İtalyanca ve Latince bilmektedir. Alıcı halen dinlerarası ve kültürlerarası ilişkiler, İslam irfanı, monoteizm, postmodern din bilimleri konularında çalışmalarını sürdürmektedir. Bazı çalışmaları şunlardır; 1. Dinler Tarihinin Batılı Öncüleri”(2008, 2011) 2. Evrimci Politeizm Devrimci Monoteizm (2014) 3. Din Bilimlerinde Klasik ve Çağdaş Metodolojik Yaklaşımlar (2017) 4. Postmodern Din Biliminin Batılı Öncüleri (Yayımlanmak Üzere)

Yazarın Profili

Bültenimize Katılın

Hemen ücretsiz üye olun ve yeni güncellemelerden haberdar olan ilk kişi olun.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir