İlahi ölçüler ve sınırlar aşılmaya görsün;
Ya fasit örf ve gelenekler sebebiyle ciğerpareler, babaları/dedeleri yanında ölçülü ve edepli bile olsa görüş belirtemez, evladını kucağına alıp sevemez, dede çağına da gelse basit hususlarda dahi karar alıp uygulayamaz olur ya da özgür(!) dünyanın özgür(!) evlatları cennet vesilesi ebeveyninin yanında edebe uygun oturma, sesini yükseltmeme, hürmette kusur göstermeme şöyle dursun her vesileyle ayar çeker. Dün evlat siner bugün ebeveyn! Ne de olsa hudûdullah bir kere aşılmıştır.
İlahi ölçüler ve sınırlar aşılmaya görsün;
Düne kadar görüşü sorulmadan, onayı alınmadan büyüklerinin uygun gördüğü adayla evlenmek zorunda kalan çocuklar, şimdilerde büyüklerine sorup rızalarını ve dualarını alma gereği bile duymaz, eşlerini sadece kendileri seçerler, ebeveyne çaresizce boyun büküp teslim olmak düşer. Dün evladın rızası yok sayılır bugün ebeveynin! Ne de olsa hudûdullah bir kere aşılmıştır.
İlahi ölçüler ve sınırlar aşılmaya görsün;
Dün mirasın tamamı erkek çocuklarına verilir, kızların mirastan hak talebinde bulunması kardeşlerinin malına göz dikme aç gözlüğü ve ailenin onurunu beş paralık etme hadsizliği olarak görülüp aileden tart edilirken, bugün erkek kardeşlerin mirasın şer’î ölçülere göre taksimini istemek şöyle dursun bir ihtimal olarak gündeme getirmeleri bile mümkün olmaz. Dün kızların hakkı yok sayılırdı bugün erkeklerin! Ne de olsa hudûdullah bir kere aşılmıştır.
…..
“Bunlar Allah’ın belirlediği sınırlardır/yasalardır (hudûdullah). Kim Allah’a ve Peygamberine itaat ederse, Allah onu, altından ırmaklar akan cennetlere koyacaktır, orada ebedi kalacaklardır. İşte bu, büyük kurtuluştur! Kim de Allah’a ve Rasûlü’ne itaatsizlik eder ve Allah’ın sınırlarının/yasalarının dışına çıkarsa, onu da Allah, içinde sonsuza dek kalacağı bir ateşe atacaktır. Onun için, alçaltıp aşağılayan bir azap vardır.” Nisa 4/13-14
