İnsaniyet Eğitim, Kültür ve Sanat Derneği, “Başkent İnsaniyet Buluşmaları” kapsamında 25 Kasım 2025 tarihinde “Türkiye Nedir?” başlıklı bir söyleşiye ev sahipliği yaptı. Kabakçı Konağı’nda düzenlenen etkinliğin konuşmacısı, Aydın Ünal “Türkiye Nedir?” başlıklı sunumuyla Türkiye’nin toplumsal psikolojisini, tarihsel kırılmalarını ve kimlik tartışmalarını çok yönlü bir bakışla ele aldı. Programın moderatörlüğünü Mustafa Yıldız yürüttü.

Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başlayan programda, Dernek Başkanı Nil Gülsüm Kurt Kurt açılış konuşması gerçekleştirdi. Ardından Fatma Somuncuoğlu, konuk konuşmacı Aydın Ünal’ın akademik geçmişini katılımcılarla paylaştı.

“Metin yazarlığı basit bir beceri değil, toplumun ruhunu okumaktır”
Aydın Ünal, sözlerine üniversitede verdiği “metin yazarlığı” derslerinden bahsederek başladı. Ünal, metin yazarlığını sadece teknik bir iş olarak değil, toplumun zihnini, kültürel kodlarını ve duygusal atmosferini okuyabilme sanatı olarak tanımladı.
“İkna etmek istiyorsanız, önce kiminle konuştuğunuzu bileceksiniz. Kitleyi tanımadan yapılan metin, boşluğa atılmış cümledir.”
Bu giriş, sunumun ilerleyen bölümlerinde de sıkça tekrar edeceği temel tezi oluşturdu:
Türkiye’yi anlamadan Türkiye hakkında konuşulamaz.

“Çocuklukta bildiğimizi sandıklarımız, yetişkinlikte sormayı öğrendiğimiz sorulara dönüşür”
Ünal, insanın yaşla birlikte değişen bilgi algısını bir metafor olarak kullanarak Türkiye’yi anlamanın zorluğuna değindi. Genç yaşta her konuda net fikirlere sahip olunduğunu, ancak olgunlukla birlikte dünyanın ve ülkenin karmaşıklığının fark edildiğini belirtti.
“14 yaşında bütün sorulara cevabınız vardır; 40 yaşında soruların ne kadar büyük olduğunu fark edersiniz.”
Bu yaklaşım, Türkiye’yi anlamak için yüzeysel bilginin değil, derinlikli bir farkındalığın gerekli olduğunu vurguladı.
“Türkiye’yi tanımak için önce ona temas etmek gerekir: gezerek, dinleyerek, duyarak”
Ünal’a göre Türkiye, kitaplardan okunarak anlaşılabilecek bir ülke değildir. Türkiye’nin çok katmanlı yapısının ancak yerinde görüldüğünde, insanların hikâyeleri dinlendiğinde ve kültürel ürünler sezildiğinde fark edilebileceğini belirtti.
Türküler ve romanlar üzerinden Türkiye okuması
Türkiye’nin coğrafyasını ve ruhunu anlamanın anahtarı olarak türküler öne çıkarıldı.
Türkülerdeki coğrafya çeşitliliğinin, Türkiye’nin tarihsel derinliğini ve duygusal mirasını yansıttığı ifade edildi.
Ünal ayrıca, “Türkiye’yi anlamanın yolları çok teorik değildir; türkülerin içindeki hikâyelerdedir. Türkiye’nin kimliği, bastırılmış meselelerden ve yüzleşilememiş tarihten bağımsız değildir” ifadelerini kullandı.
Programın en dikkat çeken bölümünü, Türkiye’nin yakın tarihine ilişkin çözümlemeler oluşturdu. Ünal, Türkiye’yi anlamanın önündeki en temel engelin, tarihin yüzeysel ele alınması olduğunu söyledi.
“Kitle ile bağ kuramayan, Türkiye’yi yorumlayamaz”
Aydın Ünal, Türkiye’de elitlerin toplumla bağı koptukça yorum yeteneğinin de zayıfladığını söyledi.
Toplumu tanıyan siyasetçilerin daha başarılı olmasının, aslında basit bir gözlemden kaynaklandığını vurguladı:
“Sokağı tanıyan siyaset kazanır. Akademik üst dilden konuşan değil, milletin evindeki sorunu bilen kazanır.”
Türkiye’de elitizm eleştirisi
Ünal’a göre ülkenin sosyolojisini tanımayan “entelektüel elit” ile halk arasında giderek büyüyen bir boşluk oluştu. Bu boşluk: yanlış karar süreçleri, toplumla çatışan politikalar, sosyal kutuplaşmalar doğuruyor.
“Türkiye tarih boyunca yalnız yürümemiştir; Türkiye’nin bugün de dostluklara ve ittifaklara ihtiyacı var”
Ünal ayrıca, Türkiye’nin tarihsel olarak Araplar ve Kürtlerle kurduğu uzun ilişkilerin bugün de ülkenin birlik ve bütünlüğü için kritik olduğunu belirtti.
Milliyetçilik tartışmaları:
Türkiye’deki modern milliyetçilik akımlarının büyük oranda Avrupa kaynaklı olduğu, Anadolu’nun geleneksel toplum yapısının ırkçılığa yabancı olduğun ve bu coğrafyada Türk, Kürt, Arap, Çerkes ve diğer milletlerin “beraberlik içinde var oldukları” vurgulandı.

“Anadolu irfanı ırkçılığı kabul etmez; modern ırkçılık bu topraklara ithaldir.”
“Türkiye nedir? Cevap aranan değil, birlikte inşa edilen bir sorudur”
Konuşmanın sonunda Ünal, “Türkiye nedir?” sorusuna bilerek kesin bir cevap vermediğini ifade etti.
Çünkü ona göre Türkiye, sabit bir tanım değil, sürekli değişen, dönüşen ve kendini yeniden inşa eden bir varlık olduğuna dikkat çeken Ünal:
“Türkiye, yaşayan bir organizmadır. Tanımı bitmez; tanımı birlikte yapılır.” diyerek konuşmasını sonlandırdı.

Etkinlik, katılımcıların soruları ve samimi sohbetlerle devam etti. Söyleşinin sonunda İnsaniyet Derneği Başkanı Nil Gülsüm Kurt, Aydın Ünal’a teşekkür plaketi takdim etti.

