Allah bu millete bir daha 15 Temmuz’lar yaşatmasın
Ruh köklerine yabancılaşmamış, haysiyetli herkesin içtenlikle “âmin” dediği bu duanın tahakkuku için hiç şüphesiz yapılması gerekenler var. Bunların en önemlilerinden ve en önceliklilerinden birinin, din istismarıyla etkin mücadele olduğu kanaatindeyim.
Anlık hazlar, gelip geçici ikbal umudu, kin ve intikam hırsı, dizginlenemeyen ihtiraslar, gönüllü ajanlık faaliyeti ve daha birçok sebebe bağlı olarak insanoğlu, varlığını anlamlı kılan ulvî değerleri bile istismar edebilmekte; insanları kutsallar üzerinden aldatıp ayartarak adeta şeytanla yarışır hâle gelebilmektedir.
İstismar, ilahî hakikatleri ters yüz etmektir; ulvî olanı süflî amaçlara araç kılmaktır.
Din istismarı, kişi ya da grup anlayış ve uygulamalarını yüce şahsiyetlere (peygamberler, ashab-ı kiram, müçtehitler, âlimler) söyletmek, böylece anlayış ve tutumuna kutsallık kazandırmaya çalışmaktır.
Korkutma ve müjde içerikli uydurma rivayet ve rüyalarla kitlenin bağlılığını güçlendirmek ve onların imkânlarını istenilen işler için sarfa hazır hale getirmeye çalışmak, dinin açıkça istismar edilmesidir.
İlimle ve akılla izahı kâbil olmayan hikâyelerle manevi payeler dağıtmak, lidere/gruba sadakat karşılığında cennet vaat etmek, sıklıkla başvurulan bir istismar yöntemidir.
Ashab-ı kiramdan bu yana Müslümanların ortak anlayış ve uygulamalarını çerçeveleyen temel kavramların (örneğin ehl-i sünnet) muhtevasını kendi anlayışına indirgeyerek, bu kavramların gücünden yararlanmak suretiyle ötekileştirme ve itibar suikastı yapmak da tam anlamıyla bir din istismarıdır.
Moderniteyi sabit verili durum, aklı da mutlak otorite kabul edip, sabit/kat’î inanç esaslarına varıncaya kadar din namına ne varsa hepsini keyfî/bireysel kabullere bağlı ve değişken hale getiren, sosyal düzeni dinden soyutlayan tavır ve yaklaşımlar da modern bir din istismarıdır.
İstismar, mutlak bağlılık ve sorgusuz itaati esas alarak bireyleri adeta mankurtlaştırmak; onları Müslümanlar aleyhine emelleri olan devletlerin ve istihbarat örgütlerinin operasyonlarına hazır hâle getirmektir.
İstismar, Allah ile kandırmak; tehdit ve şantajlarla hayat karartmak; milletin ruh kökleriyle bağını zayıflatmak; ümmeti iç çekişmelerle oyalayıp düşmanlara alan açmaktır.
Daha birçok farklı tezahürlerle seyreden din istismarı, bu toplumun en önemli ve en öncelikli meselesidir.
Din güvenliğinin önündeki en büyük engel, din istismarıdır. Baştan sona bütün insanlık için rahmet olan İslamî değerler, süflî amaçlar için hoyratça istismar edilmekte, maalesef çoğu kere tepki bile görmemektedir. Oysa din istismarı başka şeylere benzemez, bedeli çok ağırdır. İlim, hikmet ve basiret rehberliğinde din istismarıyla mücadele edilmeli; hakikatler ve istismara uğrayan alanlar hakkında toplum zamanında ve açık şekilde bilgilendirilmelidir.
Şu ya da bu gerekçeyle din istismarıyla mücadelenin ötelenmesi, ağırdan alınması ya da geçiştirilmesi çok ağır bedellere yol açar. Bu meselede kişi ya da gruplar lehine hiçbir imtiyaz tanınmamalı; istismarcının kimliğine veya aidiyetine bakılmaksızın kararlı bir tutum sergilenmelidir.
