1. Anasayfa
  2. Edebiyat
  3. Deneme

Kendine Yabancılaşma

Kendine Yabancılaşma
0

Deneme Serisi: İç Sesin Yankısı

Kendimize ne zaman yabancılaştık?

Belki de bir sabah aynaya baktığımızda gözlerimizdeki anlamı tanıyamadığımızda…

Ya da kalabalık bir caddede yürürken içimizdeki yalnızlıkla yüzleştiğimiz o anda.

Bazen her şey yolundaymış gibi görünürken bile içimizde bir ses, bizi terk ettiğimizi fısıldar.
Kendimizden uzaklaştığımızı, kendimizi yavaşça terk ettiğimizi…

Yabancılaşma, yalnızca başkasına değil, belki de en çok kendimize olan uzaklığımızdır.
Ve bu uzaklık, çoğu zaman ses çıkarmaz. Sinsi bir sükûttur.

İnsanın kendi yüreğine dair sağırlaştığı bir sessizlik…

Marx, yabancılaşmayı üretim ilişkileri üzerinden tarif ederken, insanın kendi emeğine, doğasına ve diğer insanlara karşı duyduğu kopuşu anlatır. Ama bu kavram, yalnızca ekonominin değil, ruhun da meselesidir.

Kierkegaard için insan, “kendisini kaybederek” varoluşun krizine düşer.
Çünkü “olması gereken kişi” ile “olduğu kişi” arasındaki uçurum büyüdükçe, insan kendi benliğinden uzaklaşır.

Ve bu, onun en büyük yalnızlığı olur.

Belki de günümüzde en çok kendimize benzemez hâle geldiğimiz için bu kadar yorgunuz.
Sabahları uyanır uyanmaz bir ekranı açmak, düşünce yerine gündem, duygu yerine bildirimlerle dolmak…

İç dünyamızı dış dünyanın gürültüsüne kiraya veriyoruz.
Ve sonra kiracısı olduğumuz benlikte ev sahibi gibi davranmaya çalışıyoruz.

Simmel’in dediği gibi:

“Modern insanın trajedisi, çok fazla uyaranın içinde kalıp hiçbirine içtenlikli bir bağ kuramamasıdır.”

Bu bağsızlık, bizi içsel bağlarımızdan da koparıyor.

Freud, bilinçdışının bastırılanlarla dolu olduğunu söylerken, belki de en çok bastırdığımızın kendi hakikatimiz olduğunu ima ediyordu.

Kendi olmak, bazen en büyük tehdit gibi gelir.
Çünkü kendin olmak, maskelerden vazgeçmeyi, sahneden inmeyi, alkışsız kalmayı gerektirir.

Ama belki de kurtuluş da tam buradadır:
Sessizliğin içinde, yalnızlığın tam kalbinde, bir gün kendimizle yeniden karşılaşmakta…

İçimizde çocukken sevdiğimiz bir oyuncağı bulan o eski hâlimizle göz göze gelmekte.
Yabancılaşmanın sonu, belki de en eski benliğimizin hatırasına tutunmakta.

Ve o vakit, anlayacağız:

Anlaşılmak da, anlatmak da, susmak da hepsi kendine dönüş yolculuğunun istasyonlarıydı.

Bültenimize Katılın

Hemen ücretsiz üye olun ve yeni güncellemelerden haberdar olan ilk kişi olun.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir