1. İlmin gereklerine uygunluk
2. Tecrübeden istifade (ehliyle istişare)
3. İlticâ ve niyâz
4. Kişisel sorgulama
5. Yeni hedefe/işe odaklanma
Müslümanın bütün tutum ve davranışlarının meşru olması gerekir. Bu, konuyla ilgili doğru bilgiye sahip olmayı zorunlu kılar. İlimden meşruiyet onayı almayan davranış, şu ya da bu gerekçeyle açıklanamaz, savunulamaz.
Davranışın/hareketin, ilim nokta-i nazarından meşru olması yetmez, hikmete uygun olması da icap eder. Hikmete uygunluk; dil ve üslup/sunum, zaman-mekan, makâsıd ve meâl olmak üzere dört unsuru aynı anda içermeyle gerçekleşir. Davranışın, dil ve üslup bakımından nezâhet, zaman ve mekan itibariyle yerindelik, davranışın amaçlanan gayenin tahakkukunu (makâsıd) sağlaması itibariyle elverişlilik/uygunluk ve doğurması muhtemel sonuçlar (meâl) noktasında fesada yol açmaması gerekir. Bütün bunlar bir aklın ölçüp biçip sonuçlandırabileceği hususlar olmadığından, ehliyet ve emanet sahibi kişilerle istişare zorunludur.
Bu ikisinin hakkıyla işletilmesi, eksik bir hususun kalmadığı anlamına gelmez. Bir kere kulun idrak ve kabiliyeti her zaman sınırlıdır, asla bütün yönleriyle bir hususu kuşatamaz ve üstesinden gelemez. Kaldı ki bir de imtihan söz konusudur. Dolayısıyla sebeplere tutunma ve gerekli tedbirleri alma bakımından kula nispet edilebilecek bur kusur olmasa bile, hayırlı netice için Allah Teala’ya iltica da zorunludur. Bazen O’nun takdir ve inayetiyle, kusurlara rağmen nice hikmetler barındıran hayırlı ve başarılı sonuçlar gerçekleşir. Esasen bu açıdan dua ve iltica, sebeplere tutunmamın gereklerindendir; iltica yoksa, sebep ve tedbir de eksiktir.
Bunları davranış/hareket takip eder; planlanan şey hayata geçirilir.
Çıkan sonuç her ne ise, o hayırlıdır; hakkımızda takdir olunan hayır budur. Bize göre hayır olan sonuç tecelli etmemişse, kul zaviyesinden başarısızlık söz konusu ise, yapılacak tek şey, niyetten icraya kadar bütün süreçlerle ilgili tam bir kişisel sorgulamada bulunup varsa ihmal ve kusurlar, öncelikle tövbe ve istiğfar etmek, bundan sonra aynı yanlışlara düşmemek için daha dikkatli ve uyanık olmaktır.
Başarısızlık durumlarında akıl verenler, eleştiride bulunanlar çok olur; onlara karşı da kör ve sağır olmak gerekir. Zira vakit, yeni bir hamleye/harekete/işe tahsis edilmiştir. Olup bitmiş bir işle ilgili sağdan soldan gelen eleştiri oklarıyla oyalanmak, yeni vaktin sorumluluğunun ıskalanmasına sebep olur.
Allah muvaffak etsin.
