1. Anasayfa
  2. Şahsiyet

Bir Tarih Müctehidi: Mehmet Genç

Bir Tarih Müctehidi: Mehmet Genç

Osmanlı İktisat Tarihi denilince benim aklımdaki ilk isim hep merhum Mehmet Genç oldu. Bunun sebebini, üniversitede ilgili dersi alırken Metin Ziya Köse hocamızın müfredatı genişleterek Mehmet Genç ve çalışmaları üzerinde sürekli ve heyecanlı bir şekilde durmasında buluyorum.

Ders kitabımız da Mehmet Genç’e aitti: “Osmanlı İmparatorluğu’nda Devlet ve Ekonomi”

Hocamızın o kadar coşkun bir ders anlatışı vardı ki sanki her derse Mehmet Genç’le birlikte geliyordu. O bize sadece Osmanlı İktisat Tarihi’ni anlatmakla kalmadı; ayrı ayrı değer verdiği ve bu değeri tek tek hissettirdiği biz öğrencilerini her zaman Mehmet Genç’le tanıştırma gayretinde oldu.

Geçmişe dönüp bu gayretini hatırladığımda onu şimdi daha iyi anlıyorum.

Mehmet Genç, 1934 doğumlu bir tarihçi. Tam bir emektar ve gerek akademinin gerekse branşının en kıdemlilerinden. Unvan ve makamlardan bilerek ve isteyerek uzak duran uzman bir arşiv, evrak işçisi.

Hac Yolunda Bir Karınca

Hocamız bize Mehmet Genç adında bir tarihçiden bahsettiğinde yıl 2011’di. 20’li yaşlardaki öğrencilerine hayatının 77. yılını yaşayan “Hac Yolunda Bir Karınca”yı işaret ediyordu.

“Hac Yolunda Bir Karınca” ifadesi Mehmet Genç’in çalışmaları arasında kitaplaştırılan tek eser olan “Osmanlı İmparatorluğu’nda Devlet ve Ekonomi” kitabının Önsöz’üne başlık olarak seçtiği bir cümleydi ve o anlamlı başlık altında eserin nasıl meydana geldiğini bizzat anlatıyordu.

Osmanlı İmparatorluğu’nda Devlet ve Ekonomi çalışmasına kitap demek hafif kalır kanaatindeyim. O çalışma tam bir ‘eser’. Çünkü arka planında tam 40 yıla yakın bir emek var. 2000 yılında Türkiye Yazarlar Birliği’nin Fikir Ödülü’nü hak eden eser, 24 makale ve bir konuşma metninden oluşuyor.

Mehmet Genç, iktisat tarihi üzerine çalışmaya başladığı 1960’lı yıllarda, dönemin aydın zümresinin Osmanlı algısının “Osmanlı hâkimiyeti kaba kuvvete dayalıydı.” şeklinde olduğunu söylüyor.

Bir yandan bu algıya belgelerle karşı koymaya, diğer yandan da arşive girerek “Osmanlı dünyasının paradoks ve meçhullerle dolu” dediği dünyası karşısında yüzmeyi yeni öğrenen birinin okyanusta kulaç atmaya çalışmasına benzettiği gayretlerde bulunmaktan vazgeçmiyor.

Sadece bu iki yönüyle değil, araştırılıp daha yakından tanıdıkça ortaya çıkan dikkat çekici diğer vasıflarıyla ve hatta maceralarla dolu akademik hayatıyla da iktisat tarihi meraklılarının karşısında bir örnek, bir tecrübe ve tabiri caizse bir ictihad noktası olarak duruyor.

Bir Meydan Okumanın Adı

Merhum, yaptığı bilimsel çalışmalarla Osmanlı’yı Batılı tarihçilerin tekelinden kurtarabilme başarısını gösteren isimlerden biri oldu.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin 2005 yılında organize ettiği “Türk Tarihçiliğinde Dört Sima” başlıklı beynelmilel sempozyumda Halil İnalcık, Halil Sahillioğlu ve İlber Ortaylı ile birlikte anıldı. Sempozyumun kitap olarak yayınlandığını da bir dipnot olarak belirtelim.

Boğaziçi Üniversitesi Tarih Bölümü hocalarından Antony Greenwood’un ifadesiyle “Mehmet Bey’in düşüncesi son yirmi, otuz yıldır Osmanlı iktisat tarihi çalışmalarına damgasını vurmuştur ve hatta klasikleşmiştir.”

Son sözü, “İnsan hakikati ararken tevazuyu da öğreniyor.” diyen Mehmet Genç’e bırakalım ve o bize Osmanlı tarihçiliğinin asıl meselesini söylesin:

“Osmanlılar kendilerine ‘Devlet-i Aliyye-i Ebed-Müddet’ yani ‘Ebediyen Yaşayacak Yüce Devlet’ adını vermişlerdi. Oluşturdukları devlete bu adı sadece bir temenni olarak mı düşünüyorlardı, yoksa dayandıkları gerekçeleri de var mı idi? Osmanlı tarihçiliğinin esas meselesi bu sorunun cevabını bulmaktır.”

Bir tarihçiyi değil, bir tarihi toprağa verdiğimiz umarım anlaşılır.

Teselli ve temennimiz, Allah’ın onun yerini dolduracak meraklı ve araştırmacı kullarının olduğuna duyduğumuz inançtır.

Dergilere ve okur-yazarlık konulu kitaplara özel ilgisi var. İlk yazıları Genç Dergisi’nin Metin Karabaşoğlu yönetimindeki Yazı Atölyesi köşesinde ayın yazısı seçilerek yayınlandı. www.gencgonulluyuz.biz sitesinin ilk yıllarında Ayşegül Genç rehberliğinde başlangıç düzeyinde sayılabilecek köşe yazarlığı tecrübesi oldu. İlkadım Dergisi’nde köşe yazarlığı, editörlük, yayın kurulu üyeliği, sorumlu yazı işleri müdürlüğü yaptı. İlkadım’ın gençlik eki Genç Adam Dergisi’nin kuruluşunda yer alanlardandı. Genç Doku Dergisi, Adalet ve Medeniyet Dergisi gibi çalışmalara kapak ve köşe yazıları hazırladı. Burs, telif ve imzalı kitaplara layık görülen yılları oldu. www.dunyabizim.com ve www.gencdergisi.com siteleri için zahmetli ama zevkli araştırma yazıları kaleme aldı. Sosyal medya hesaplarından en çok Twitter ile meşgul. “Herkes bildiğinin öğretmeni, bilmediğinin öğrencisidir” noktasından hareketle dertli dergileri ve isimleri takibe devam ediyor. Abone olmak istediği birçok dergi var ama şu an birazla yetiniyor. İbrahim Veli’nin “Eğer herkes aynı fikirdeyse hiç kimse yeterince düşünmüyor demektir.” cümlesini aklından çıkarmamaya çalışarak unutkanlıkla mücadele ediyor. Hikmetli, veciz cümleleri not aldığı bir defter tutuyor. İstikrarlı bir okur olmazsa istediği gibi bir yazar olamayacağını düşünüyor. Samuel Johnson’un ifadesiyle “Yazana zahmet vermeyen bir yazının okuyana zevk vermeyeceğine” inanıyor. Gözlük ve sakalından dolayı Malcolm X’e benzetildiğinde “Sonumuz benzesin yeter…” diyor. Kendisini, diğer çalışmalarıyla birlikte www.insaniyet.net adresi için dertli denemeler yazma konusunda programlıyor. Beş kardeşin beşincisi. Nevşehir doğumlu. İzinli tarihçi. İşçi oğlu işçi. Sivilliği önemseyen, içten içe heyecanlı, pozitif, zahmetsiz, dertli, sakin biri. Misyonu fetva, vizyonu takva. Sade yaşam taraftarı bir hanımla evlilik cüzdanını paylaşıyor. Bir kızı ve oğlu var. Hocasına damat olan kullardan. Başı mim, sonu nun. “Kaleme ve yazdıklarına ant olsun.”

Yazarın Profili

Bültenimize Katılın

Hemen ücretsiz üye olun ve yeni güncellemelerden haberdar olan ilk kişi olun.