Gazi Üniversitesi Rektörlüğü’nde düzenlenen “Müslümanca Düşünmek Nasıl Olur? Tefkir ve Tefekkür” konferansında, Faslı ünlü filozof Prof. Dr. Taha Abdurrahman’a İDE 2024 Yılı Mütefekkir Ödülü takdim edildi. Ödül, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz tarafından Abdurrahman’a verildi. Yılmaz, Abdurrahman’ın İslam düşüncesine yaptığı katkılardan dolayı bu ödüle layık görüldüğünü belirtti.
Konferansta konuşan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, dinin anlaşılması, anlatılması ve yaşanması hususunda Allah’ın alimleri sorumlu tuttuğunu belirterek, İslam’ın hakikatlerinin egemen olmasının ancak onların çabasıyla mümkün olacağını söyledi. Yılmaz, İslam dünyasında entelektüel krizin aşılması ve fitne ateşlerinin söndürülmesinin alimlerin gayretleriyle başarılacağını vurguladı.
Yılmaz, İslam düşüncesinin köklü geleneklerine olan bağlılığı ile modern çağın zorluklarına cevap verebilecek esnekliği bir arada barındıran Prof. Dr. Taha Abdurrahman’ın entelektüel birikimine bu doğrultuda çok ihtiyaç duyulduğunu ifade etti. Abdurrahman’ın düşüncelerinin sadece akademik çevrelerde değil, geniş kitleler tarafından da görülmesi, okunması ve değerlendirilmesi gerektiğini belirten Yılmaz, “Bilgi ve düşünce üretebilen bir toplum olmak gerçek bağımsızlığın olmazsa olmazıdır,” dedi.
İslam Düşünce Enstitüsü ve Uluslararası İslam Düşünce Vakfı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez de konferansta yaptığı konuşmada, Müslüman filozofların başkalarının felsefi problemlerini kendilerine mal edemeyeceğini ve özgün fikirler üretmeleri gerektiğini vurguladı.
Görmez, “Taha Abdurrahman’ın üç misak paradigmasını bilmeden veya okumadan konferanslarını anlamak mümkün olamaz,” dedi. Abdurrahman’ın, insanla Allah arasındaki ilişkiyi şehadet misakı, emanet misakı ve risalet misakı olarak üç temele dayandırdığını belirten Görmez, Abdurrahman’ın özgün düşüncelerinin İslam dünyası için büyük önem taşıdığını ifade etti.
Abdurrahman, Tefkir ve Tefekkür kavramlarının arasındaki ayrım yaptığı konferansının girişinde geçmiş ulemanın tefekkür kelimesini kullanımına örnek olarak, İslam düşüncesinin önemli otoritelerinden Ebû Hâmid el-Gazzâlî’nin, İhyâu Ulûmiddîn adlı eserinin dokuzuncu cildinde yer alan rub‘ul münciyât bölümünde düşünmeye, yani tefekküre, özel bir yer ayırdığını ifade etti.
Gazzâlî burada tefekkürün tanımını, çeşitlerini, etkilerini ve nasıl yapılacağını işlemiş, mahlukatla ilgili tefekkür olgusuna ise ayrı bir önem verdiğini ve son dönemlerde ise tefkîr kelimesinin kullanımına dair Mısırlı çağdaş düşünür Abbas Mahmud el-Akkâd’ı örnek vererek Akkâd’ın, “İslami Bir Vecibe Olarak Düşünme” adını taşıyan müstakil bir eser kaleme aldığını söyledi.
Abdurrahman, bahsi geçen eserde, mantıktan başlayarak felsefe, ilim, sanat, dinî içtihat ve tasavvufa uzanan ve nihayet örf ile biten çeşitli düşünce alanlarını tefkîr kapsamında ele aldı, İslam’ın temel kurucu nassı Kur’ân-ı Kerim’e müracaat ettiğimizde ise ilahî kelamda tefkîr ve tefekkür kelimelerinin doğrudan mastar şeklinde geçmediği görüldüğünü ve bunun yerine Kur’ân, bunların fekkere ve tefekkere şeklindeki fiil formlarının kullanıldığını ifade etti.
Konferans, akademisyenler, araştırmacılar ve İslam düşüncesiyle ilgilenen birçok gencin yoğun katılımıyla tamamlandı. Konferans, İslam düşüncesinin derinliklerini keşfetmek ve bu alandaki bilgi birikimini artırmak adına önemli bir platform sundu.