Yazar: Nabî
Ey bihîn-mîve-i bâğ-ı pederi
Sadef-i bahr-i hayâtın güheri
Ey babalık bağının seçkin meyvesi!
Ey hayat denizindeki sedefin incisi (oğul)!
Bî maraz tâ ola cisminde tüvân
Eyleme fevt-i sıyâm-ı Ramazân
Hasta veyâ tâkâtsiz kalmadıktan sonra
Ramazan orucunu sakın bırakma
Savmdır kullarına lutf-i Hudâ
Savme bizzât eder Allah cezâ
Oruç Allah’ın kullarına lutfudur
Orucun mükâfâtını bizzat Allah verir
Savm mâide-i rahmetdir
Nûrdan sâime bir hil’atdir
Oruç bir rahmet sofrasıdır
Oruçluya nûrlu bir elbisedir
Sırr-ı pâk-ı samediyyetdir savm
İttisâf-ı melekiyyetdir savm
Oruç Allah’ın “Samediyyet” sıfatına mazhar olmaktır
Oruç meleklerin sıfatına bürünmektir
Nefes-i sâim için dedi Resûl
Müşkden pîş-i Hudâ’da makbûl
Peygamberimiz oruçlu kişinin ağzının kokusu hakkında
“Allah katında misk kokusundan daha makbuldür” dedi
Rehnümâ-yı ni’am-ı cennet olur
Terk-i ni’met sebeb-i rahmet olur
Oruç cennet nimetlerinin yol göstericisidir
Oruç tutarak nimetleri terk etmek rahmet sebebidir
Tâ siyâhî-i şeb olunca medîd
Mühr urur ağzına fass-ı hurşîd
Gecenin karanlığı uzadığı vakitte
Güneş ağzına mührü vurur
Tâ dırahşân ola nûr-i zâtın
Zulmet-i leyle kala zulmâtın
Senin nûrun parlasın diye
Kötü işlerin karanlığa gömülsün diye
Ne sa’âdet olasın leb-beste
Olasın dağdağadan vâreste
Ne saadettir ki dudağın kapalı olunca
Bütün beyhûde işlerden uzaklaşırsın
Bend olup râhgüzâr-ı dehenin
Ola âsûde diyâr-ı bedenin
Ağzına giden yollar kapanıp
Beden şehrin rahatlasın
Silesin jengini kandîl-i dilin
Açasın âyinesin âb u gilün
Gönül kandilinin pasını silesin
Su ile toprak aynasını açasın
Ola zâtında kesâfet nâ-yâb
Bula envâr-ı letâfet tef ü tâb
Bedeninde bir kesâfet kalmasın
Letâfet nûrları ışıldasın
Hâne-i dil ola zulmetden dûr
Mâh-ı rûze-veş olasın meşhûr
Gönül evin zulmetten ola dûr
Oruç ayı gibi olasın meşhûr
NÂBÎ (Şanlıurfa, 1642-İstanbul, 1712)