1. Anasayfa
  2. Gezi Yazısı

Evkaf Apartmanı

Evkaf Apartmanı
0

Ankara’nın Ulus semtinde dolaşırken tarihin içine bir yolculuk yapmamak mümkün değil. Her geziniz bir ayrı bir zamana gidiş, her dokunduğunuz eşya ya da mekân geçmiş anların kalbine doğru bir kayboluş oluyor. Uzun yıllardır Ankara’da yaşıyor olmama rağmen Altındağ ilçesinde bulunan ve günümüzde Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü binası olarak kullanılan Evkaf Apartmanı’nı gezme şansım olmamıştı. Bu binada soluk almak, duvarlarına kapı elçeklerine dokunmak şanstı benim için. İstiklal Caddesi üzerinde bulunan Mimar Kemaleddin tarafından tasarlanan ve 1930 yılında inşaatı tamamlanan bina kapıdan girdiğiniz andan itibaren tarihin koridorlarında yıldızlı bir helezon içinde bir anda eskiye götürüyor sizi. Ulus’ta Küçük Tiyatro ve Oda Tiyatrosuna da ev sahipliği yapan binadan vakti zamanında kimler gelip geçmemiş ki! Aslında Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne ait olan binanın inşasına, kiralama metodu ile kuruma gelir sağlamak amacıyla yapımına karar verilmiş. Bugün hâlâ 1930’ların efsanesini estiren binada Ünlü şair Orhan Veli Kanık, edebiyatın duayen isimlerinden hocaların hocası Ahmet Hamdi Tanpınar ve ressam Saip Tuna gibi isimler de bir dönem binada yaşayanlardan.

Beni bu güzel havalar mahvetti / Böyle havada istifa ettim / Evkaftaki memuriyetimden…” diyen şair Orhan Veli Kanık’a, Beş Şehir kitabında Ankara’yı anlatırken, Ankara Kalesi’ne ve bu çevredeki Anadolu evlerine hayranlığını anlatıp, buradaki evlerden birinde oturmayı istediğini söyleyen Ahmet Hamdi Tanpınar’a eserlerini kaleme alırken ilham veren binanın büyüsü doğrusu beni de içine aldı.   Adını sayamadığım nice isimler döneminin bu modern binasını kullanmış kim bilir belki de eserlerine ilham olmuştur. Gençlik Parkı’na bakan bu muazzam binanın üst katında bulunan Devlet Tiyatroları Arşiv Kütüphanesi ve kafeterya halka açık. Cumhuriyet yıllarının en modern yapılarından olan Evkaf Apartmanı Batı ve Osmanlı mimarisinin izlerini taşımakla birlikte bir sentez olarak Ulusal Mimarlık Akımının ürünü olduğunu anlatıyor birlikte gezdiğimiz mimar arkadaşım.

Dikdörtgen şeklinde ve yedi katlı olarak tasarlanan yapının alt katında bir tiyatro salonu ve dükkânlar yer alırken, üst katlar konaklama amacıyla kullanılacak dairelere ayrılmış. Binanın ortasında büyük bir hava boşluğu ve ortalanarak yükselmiş merdivenler bulunmaktadır. Bu boşluğun zemin ve birinci kata denk gelen kısmı bugün Küçük Tiyatro sahnesi olarak kullanılmaktadır. Katlar arasındaki bağlantıyı sağlayan merdivenler her cephenin orta noktasına denk getirilerek sokağa çıkış kapısı olarak planlanmış. Ana giriş kapısından girdiğimde güler yüzlü bir memur karşıladı beni. Neden geldiğim konusunda kısa bir sohbetten sonra turnikeden ziyaretçi kartı ile geçmemi sağladı. Hatta Cumhuriyet tarihinin ilk asansörlü binası olan bu yapıda asansörde eşlik etti. Çok kısa bina tarihi hakkında bilgi verdi. Özgün bir projesi olan apartman bodrum ve çatı katları hariç 40 daireden oluşuyor. Çok heyecan verici bir duygu idi. Camlı asansörde her bir katı çıkarken ve asansörün duvarlarına, kapısına parmak uçlarımla dokunurken geçen yaklaşık yüzyıl içinde kimlerin burada olduğunu düşünmek heyecan verici bir duygu idi. Bu heyecanın anında bir hüzün hikâyesi kapladı kalbimi anlatılanlardan. Çünkü binanın mimarı projeyi tasarlamış çizmiş ama ne başladığını ne bittiğini görmüş maalesef. Bundan 94 yıl önce tam da bu yazıyı kaleme aldığım günlerde (13 Temmuz 1927’de) beyin kanamasından hayata veda etmiş. İstanbul’da orta sınıfa mensup bir ailenin tek çocuğu olarak dünyaya gelen ve çok önemli işlere imza atan Mimar Kemaleddin aynı zamanda Osmanlı Mimar ve Mühendis Cemiyeti adıyla meslek dallarının Türkiye’deki ilk meslek odasını kuran kişi olduğunu hayatını araştırınca okudum.

Tekrar Evkaf apartmanındaki büyülü saatlere dönelim. İlk gezimden kısa bir süre sonra o büyünün etkisi geçmeden içini köşe bucak keşfettiğim binayı sadece uzaktan izlemek 1930’ların Ankara’ sına seyr ü sefer etmek için bir Pazar günü mimar bir arkadaşımla yeniden gezdim. Onun anlatımlarımdan daha da etkilendim doğrusu. Aklımda kaldığı kadarıyla binanın dış cephesi kesme taş izlenimi verecek şekilde sıvanmış, yatay çizgilerle derzlenmiş. Dairelerin banyo, tuvalet ve mutfakları ortadaki hava boşluğuna, odaların ise dış çeperlere bakması sağlanan yapının ortasındaki boşlukta yer alan tiyatro salonu her göreni büyüleyecek ölçüde ince bir işçilikle bezenmiş. Seyir salonunun içinde oval kubbe, barok etkinin ağır bastığı ve iç yüzü alçı kabartmalarla bezelidir. Salonunun içi gülkurusu, dış cephelerin ise Ankara taşını andıracak koyu pembe bir renkle boyanmıştır. Eğer bu sahnede bir oyun izlemediyseniz mutlaka sezonda burada o atmosferde bir oyuna gelin derim.  Apartmanın alt katında bulunan bu tiyatro salonu 27 Aralık 1947 tarihinde, Ahmet Kutsi Tecer‘in Köşebaşı adlı oyunuyla açılışı yapılmıştır.  467 koltuk kapasitesine sahip adı Küçük ama mazisi efsanesi büyük olan bu tiyatro bugün Ankara Sanat hayatının en etkin ve en etkili sahnelerinden biri.

Binanın içinde bir de Oda Tiyatrosu bulunmakta 5 Ekim 1956’da, dönemin Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Muhsin Ertuğrul‘un isteğiyle binadaki boş bir odanın tiyatro sahnesine dönüştürülmesiyle ortaya çıkan salon Cüneyt Gökçer‘in müdürlüğü döneminde sadece büro olarak kullanılmış. Günümüzde hizmet vermeye devam eden Oda Tiyatrosu 60 koltuk kapasiteli şirin bir salon.

İlk ziyaretim esnasında büyülenerek gezdiğim çıkarken tarihi asansörü kullanıp inerken basamak basamak adımladığım binanın beşinci katında adını  Refik Ahmet Sevengil’den alan kütüphane Türkiye’nin ilk tiyatro kütüphanesi. 12 Haziran 2011’de açılışı yapılan Tiyatro Kütüphanesi’nde DT’nin oyun görüntüleri ve görsel malzemeler ile oyun metinleri ve tiyatro kitapları bulunmakta. 1949 yılından beri oynanmış olan bütün oyunların afişlerine, broşürlerine, fotoğraflarına ve dijital ortama aktarılmış yaklaşık 2000 oyunun video çekimlerine erişim hizmeti verilmektedir. Ayrıca 3000 kadar oyun metni ve 10.000 adet tiyatro ile ilgili kitap bulunan kütüphane dekorasyonu, renkleri ve minicik kafeteryası ile tiyatro sevenlere Gençlik Parkı manzarası eşliğinde hizmet vermektedir.

İncelemelerimden gördüğüm kadarıyla meslek hayatının bir döneminde tarihi yapıların restorasyonu ve yeni yapıların tasarımıyla yakından ilgilenmiş.  Osmanlı mimarisinin yüzyıllar içinde gelişiminin ve ilkelerini inceleyip aldığı eğitimle ve batı mimarisiyle sentezleyerek kendi mimari üslubunu şekillendirmiş, karakteristiğini oturtmuş. Ömrünün son yıllarında özellikle 1910’ların başından itibaren ölümüne kadar çok çok yoğun bir tempoda çalışarak hem Türkiye genelinde özellikle İstanbul’da hem de yurtdışında eserler vermiş çok üretken bir mimar olan Kemaleddin Bey kanaatimce bir sanatçıdır. Vakti zamanında dehası keşfedilen kıymeti anlaşılan bir mimar olan Mimar Kemaleddin Mescid-i Aksa‘nın restorasyonu için bir süre için Kudüs‘te de kalmış.  Türkiye’ye dönüşünde yeni başkent Ankara’da şehre ruhunu veren içinde Evkaf Apartmanının da olduğu yeni yapılar üzerinde yoğunlaşmış. Okumalarımdan büyülendiğim bu hayat hikâyesinde daha derine inmek gerektiği için onun yaşamını vefa ve saygı adına ayrı bir yazıda konu edineceğim. Aslında daha da yazılacak pek çok şey bulduğum hüzünlü hikâyeye burada nokta koyuyor, Ankara’da mukim ya da yolu Ankara’dan geçen herkese Evkaf Apartmanını ziyaret etmelerini tavsiye ediyorum.

Eğitimci, yazar, seslendirmen Tayinci bir babanın evladı olarak çocukluğu Anadolu coğrafyasında geçti. Üniversite yılları ve eğitimci olarak göreve başlaması Karadeniz’de gerçekleşti. Eli kalem tuttuğu günden beri okumayı, gezmeyi ve yazmayı hayatın merkezine koyan yazar Türk Dili ve Edebiyatı alanında lisans ve yüksek lisans eğitimini tamamladıktan sonra Radyo ve Televizyon alanında doktoraya başladı. Masal üzerine akademik araştırmalarına üniversite yıllarında başlayan yazar, bu birikimlerini 'Masal Anlatıcılığı Eğitici Eğitmenliği' kurs ve seminerlerinde katılımcılarla paylaşmaktadır. Bunun yanı sıra “Osmanlı Türkçesi (Temel düzey), Beden Dili, Etkili ve asıl alanı olan Güzel Konuşma, Diksiyon, Yaratıcı Yazarlık” başlıklarında seminerler vererek çalışmalarını sürdürmektedir. Halen bir kurumda seslendirme ve sunuculuk yapmakta, evli ve bir çocuk annesidir. Akademik ve edebi dergilerde çeşitli yazıları yayınlandı. Deneme türünde iki kitabı mevcut. Ya Kebikeç Şafakla Gelen 2021 Yalnızlar Senfonisi 2025

Yazarın Profili

Bültenimize Katılın

Hemen ücretsiz üye olun ve yeni güncellemelerden haberdar olan ilk kişi olun.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir