1. Anasayfa
  2. Düşünce

Sorunları Çözümsüz Bırakmak

Sorunları Çözümsüz Bırakmak

Toplumsal sorunlar karşısında sıklıkla şu tür tavırlarla karşılaşılmaktadır.

1. Yaymak, genelleştirmek
Sorunu, doğrudan etkili olan faktörler çerçevesinde daraltarak ve tikelleştirerek tahlil etmek yerine yayıp genelleştirmek. Bunun sonucu, sorunun çözümsüz kalmasıdır.

2. Sorunları bir sebebe fatura etmek
Sorunu, gündemin ön sıralarında yer alan ve yaygın rahatsızlık uyandıran bir sebebe fatura etmek. Laiklik, cinsiyetçi söylem ve uygulamalar, haksız nafaka düzenlemesi gibi. Bu da problemin oluşumuna, süreklilik kazanmasına, derinleşmesine yol açan ve çözüme katkı sunabilecek doğrudan etkenlerin ıskalanmasına dolayısıyla çözümsüz kalmasına sebep olmaktadır.

3. Retorik
Çözüme dair hiçbir somut teklif içermeyen, kulağa hoş gelen, gönlü okşayan eleştirel soyut ilkesel söylem. Sorunlar, söylemle değil, veriye dayalı uygulanabilir tekliflerle çözüme kavuşur.

4. Önemsizleştirmek
Buna gelinceye kadar daha nice sorun var, bu da problem mi, keşke tek meselemiz bu olsaydı… İlk iş, mevcut meseleyi çözüme kavuşturmaktır.

5. Ezber tekrarı
Problem ne olursa olsun, meseleyi zihni takıntılarına bağlamak, ezberini tekrar etmek. Her hastalığa aynı reçete yazılmaz.

6. Gelenek ya da modern/batı takıntısı
Gündeme gelen sorun üzerine adeta refleks halinde hemen gelenek güzellemesi veya modern/batı övgüsüne başlamak ya da tam tersi olmak üzere gelenek eleştirisi veya modern/batı yergisine odaklanmak. Hamaset ve saplantı, hayattan uzaklaştırır.

7. Politik eleştiri
Sebep ve sonuçları itibariyle probleme yoğunlaşmak yerine, ilgili-ilgisiz politik eleştiriye yönelmek; her meseleyi politik eleştiri fırsatı olarak görmek. Bu durum, sorunun çözümüne katkı sunmak şöyle dursun, samimiyetin sorgulanmasına yol açar.

Çözüme katkı sunmayan tavır ve tutumlar elbette bunlardan ibaret değildir, daha birçok yaklaşımdan söz etmek mümkündür. Oysa sorunlar çözüm beklemekte, haksızlık ve mağduriyetler artmakta, toplumsal doku yara almaktadır.

Sorunlar olabildiğince tikelleştirilerek ele alınmalı, o sorunla ilgili doğrudan sebeplerin tespitine ve bunlara uygun çözüm önerilerine odaklanılmalıdır. Aksi takdirde sorumluluğun gereği yerine getirilmemiş, konuşarak/yazarak vakit öldürülmüş olur.

Ordu İmam Hatip Lisesi (1988) ve Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nden (1993) mezun oldu. Harran Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Hukuku Anabilim Dalı'nda araştırma görevlisi olarak akademik hayata başladı (1993-1996), ardından mezun olduğu Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'ne döndü (1997). Bir yıl süreyle (1999) Ürdün Üniversitesi'nde dil eğitimi aldı ve sahasıyla ilgili araştırmalarda bulundu. 2001'de doktor, 2005'te doçent, 2011'de profesör oldu. Halen Necmettin Erbakan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Hukuku öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. İslam Hukukunda Özel Mülkiyet ve Sınırlamaları, İslam’da Kolaylaştırma İlkesi-Azimet Ruhsat İlişkisi, İslam Hukukunda Ehliyet Teorisi, Dinî-Fıkhî Açıdan Komşuluk Hukuku, Günümüz Fıkıh Problemleri, İslam Hukuku El Kitabı, İslam Hukukuna Giriş gibi müstakil ve müşterek eserleri yanında, hakemli dergilerde yayımlanmış çok sayıda makalesi bulunmaktadır.

Yazarın Profili

Bültenimize Katılın

Hemen ücretsiz üye olun ve yeni güncellemelerden haberdar olan ilk kişi olun.