1. Anasayfa
  2. Gezi Yazısı

Tokat’tan Çıkıp Konya’ya Bağdaş Kurmak

Tokat’tan Çıkıp Konya’ya Bağdaş Kurmak
0

Yol eğitir, hicret olgunlaştırır, sabır kemale erdirir.

Her insanın cennetten başlayan sonu oraya ya da cehenneme doğru giden bir yolculuğu vardır.

Hayatımızın bazı kısımlarında biz müdahil olamayız.

Bizi imtihan eden Allah bizi o şeritten alır başka bir şeride kor ve kulum buradan devam et der.

14 yaşında Tokat-Zile-Çeltek’ten batıya, Türkiye’nin en ucuna giderek başladı benim hicretim.

Rahmetli babam 1983 yılında girdiğim devlet parasız yatılı okulu sınav sonucumu “Kırıkkale Sağlık Meslek Lisesi” şeklinde okumuştu.

Sonuç kâğıdında o cümlenin yazması imkansızdı.

Zira Sağlık Meslek Lisesi o yıllarda sadece Kırıkkale’de değil, Kırklareli-Konya ve Bingöl’de vardı.

Ama baba yüreği 20 saatlik Kırklareli’ni değil, 6 saatlik Kırıkkale olmasını istiyordu.

Çünkü gidecek çocuk henüz 14 yaşındaydı.

Zile’den babamla birlikte Azimkâr firmasına ait otobüse bindik.

O zamanın moda şarkısı “anadan ayrı, babadan ayrı, birden yârdan ayrı kaldım hepsinden acı” sözleri eşliğinde birbirimize çaktırmamaya çalıştığımız kısa süreli ağlamalarla 16 saatte İstanbul Anadolu otogarına vardık.

İstanbul’u ilk kez 1983’de 14 yaşında gördüm.

Anadolu otogarından Avrupa otogarına iki valizle geçmek bir çocuğun boyunu aşan bir işti.

Bir şekilde araba selinin önüne kendimizi atarak geçtik, başka çaremiz yoktu.

Dört saat daha yol yaparak Kırklareli Sağlık Meslek Lisesi’ne kayıt yaptırdık.

Dört yıllık eğitimin arkasından mecburi hizmet vardı ve yapılmaması durumunda harcanan masrafın faiziyle geri ödeneceğine babama senet imzalatmıştı okul idaresi.

Bir liste verildi, senetten sonra şunları alın gelin dediler.

Babam dalıp dalıp gidiyordu.

Her şey bitti, Kırklareli otogarına geldik, babam bir kişilik bilet aldı ve otobüs saati gelip çattı.

Baba yüreği dayanamadı.

“Ben seni 20 saatlik mesafede 14 yaşında bırakamam, haydi gidelim liseyi Zile’de oku” demeye başladı.

Ben Zile’de Alparslan Ortaokulu’nu hangi şartlarda okuduğumu biliyordum.

11 yaşında yetim kalmış bir adam tek başına üç kardeşi ve üç çocuğuna yetişmeye çalışıyordu.

Hem anlaşmıştık, meslek sahibi olacak, on sekiz yaşında memur olacaktım.

Durdukça babamın olayı iyice duygusala bağlayacağını anladığımdan;

“Baba kararlıyım, ben burada okuyacağım” dedim, hızla elini öptüm, sarıldım ve hiç arkaya bakmadan okulun yolunu tuttum.

O Tokat’ta, ben Kırklareli’nde bir ay ağladık ve alıştık.

Anne karnından doğduğumuzda göbek kordonunu keserek sonlandırmaya başladığımız bütün bağımlılıkları sonlandırmakla insan gelişiyor aslında.

Her bağımlılığı makasla kestikçe biraz acıyor ama sonrası değiyor.

Zira gölgede duranın gölgesi olmuyor, güneşe çıkmadan olgunlaşılmıyor.

Avrupa/Kırklareli’de iki yıl okudum, farklı bir kültür ve hayat tarzı bana çok şey kattı.

Avrupa bu kadar dedim ve Konya Atatürk Sağlık Meslek Lisesi’ne nakil yaptım.

Birer yıllık Yozgat-Çekerek-Kazankaya (1987-1988-Sağlık Memuru) Afyonkarahisar (2017-2018-Bygm Bölge Müdürü) kırk yıldır Anadolu’nun tandırı Konya’dayım.

Konya: Anadolu’nun Tandırı

Dünyayı Nuh’un gemisi olarak tasvir edersek Anadolu dünyanın, Konya’da Anadolu’nun tandırı.

Belh’ten Mevlana’yı, Malatya’dan Konevi’yi, Azerbeyzan’dan Siraceddin Urmevi ve Ekmeleddin Nahçevani’yi, Tiflis’ten Hubeyş et-Tiflîsî’yi, Semerkant’tan Şemşeddin Semerkandi’yi, Sührevend’den Ebû Hafs Ömer Sühreverdî’yi, Şiraz’dan Kutbuddîn Şîrâzî’yi, Musul’dan Esîrüddîn el-Ebherî’yi,  çağırömış, bağrına basmış, beslemiş, büyütmüş ve dünyaya hediye etmiş ana şehirdir Konya.

Konya, Türklerin Orta Asya’dan batıya doğru hareketinde Miryakefalon’u kazanarak bağdaş kurduğu merkez şehirdir.

  1. yılımda Konya’nın derinliğinden, birikiminden çok istifade ettiğimi fark ettim.

Evet! Konya gibi kadim şehirlerin kabuğu çok kalındır.

Herkese kolay açılmazlar.

Onların özüne ulaşmak sabır ve emek ister.

Kabuğun aşılmasında damat kontenjanından istifade ettiğimizi itiraf etmem lazım.

Hacıveyiszâde’nin tabiriyle; “Konya’da 3 D en kıymetlidir: Din-Devlet-Damat.”

Ama Konya zor olsa da insanı bir kez bağrına basarsa senden asla vazgeçmez.

 

1969’da Tokat’ta doğdu. İlkokulu Çeltek Köyü İlkokulu'nda, Ortaokulu Zile'de tamamladı. Sağlık Meslek Lisesi'nin iki yılını Kırklareli, son iki yılını da Konya'da okuyarak 1987 yılında mezun oldu. 1993’de S.Ü. İlahiyat Fakültesi’ni, 1996’da Konya Sağlık Eğitim Enstitüsü’nü bitirdi. 1997-2000 yıllarında Yüksek Lisansını İslam Mezhepleri Tarihi alanında “İslam Düşünce Tarihinde İlk Akılcılar: Mutezile” teziyle tamamladı. 2017’de başladığı Kelam Anabilim dalındaki “Kelam İlminde Yenilik Arayışları ve M. Şerefeddin Yaltkaya’nın İctimai Kelam Projesi” başlıklı doktora çalışmasını 2023'de tamamladı ve Kelam alanında doktor oldu. 1987-1996 yıllarında Sağlık Bakanlığı, 1996-2015 yıllarında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nda çalıştı. 2015-2019 yıllarında Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Konya ve Afyonkarahisar İl Müdürlüğü görevlerini ifa etti. 2019’dan beri Selçuk Üniversitesi’nde çalışıyor. 2019-2021 Yılları arasında Engelli Öğrenci Birimi koordinatörlüğü yaptı. Haziran 2023 tarihinden itibaren ise S.Ü. Sağlık Bilimleri Fakültesi Nasreddin Hoca Uygulamalı Ana Okulu Müdürlüğü görevini yürütüyor. Yazarımızın birçok eseri bulunmaktadır. Türk Aleviliği” (2006), “Aile Huzur ve Mutluluğu için 9 S” (2013’), “Anadolu Aleviliği” (2013), “Akıl” (2016), “Bilge Kral Aliya’nın Camisi” (2018) adlı kitapları bunlar arasındadır. İngilizce ve Arapça bilen yazar evli ve 3 çocuk babasıdır.

Yazarın Profili

Bültenimize Katılın

Hemen ücretsiz üye olun ve yeni güncellemelerden haberdar olan ilk kişi olun.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir