1. Anasayfa
  2. Şahsiyet

Gazi Osman Paşa

Gazi Osman Paşa
0

“Ben Osmanlı komutanıyım; bizim için savaşta imkânsız diye bir şey yoktur.”

Tuna Nehri akmam diyor,
Etrafımı yıkmam diyor,
Şanı büyük Osman Paşa,
Plevne’den çıkmam diyor.

Gazi Osman Paşa, Osmanlı tarihinin en önemli askerî liderlerinden biridir. Adı özellikle 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nda (93 Harbi) gösterdiği üstün savunma mücadelesiyle özdeşleşmiştir. Tokat doğumlu olan paşanın tam adı Osman Nuri Paşa’dır. “Gazi” unvanını Plevne Savunması’ndan sonra almıştır.

İlk eğitimini memleketi Tokat’ta aldı. Sonrasında İstanbul’a giderek Askerî İdadi ve ardından Harbiye Mektebine (Harp Okulu) girdi. 1852 yılında kurmay yüzbaşı olarak orduya katıldı. İlk ciddi askerî tecrübesini Kırım Savaşı’nda (1853–1856) kazandı. Girit’teki isyanın (1866) bastırılmasında görev aldı. Burada gösterdiği başarılarla rütbesi yükseldi. Osmanlı İmparatorluğu’nun güney vilayetlerinde (Yemen-Şam) güvenliği sağlamakla görevlendirildi.

Gazi Osman Paşa’nın adını tarihe altın harflerle yazdıran olay Plevne Müdafaası’dır. (1877) Osmanlı İmparatorluğu, Rusya ile büyük bir savaşa girdi. (1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı (93 Harbi)) Osman Paşa, Tuna Cephesi’nde Vidin ve ardından Plevne komutanlığına getirildi. (bugün Vidin ve Plevne Bulgaristan topraklarındadır)

Bakın hele Balkanlara
Boyanmış hep al kanlara
Benziyor Türk askeri
Ateş saçan volkanlara

Tuna nehri akar gider
Etrafını yıkar gider
Şanlı Gazi Osman Paşa
Moskofları kırar gider

Direnişin adı olan Plevne, stratejik bir noktadaydı; Paşa Rus ve Romen ordularının kuşatması altında kalan Plevne’yi 5 ay boyunca başarıyla savundu.  Osman Paşa burada modern savaş taktiklerini kullanarak düşmanı aylarca püskürttü.  Savunma teknikleri, siper kazma, siperden ateş etme, gece baskınları gibi modern harp taktiklerini içeriyordu. Osman Paşa, doğal araziyi avantaja dönüştürerek güçlü siperler, tabyalar ve yer altı bağlantıları oluşturdu. Telgraf hatlarıyla iletişimi sağladı. Şarapnel parçasıyla bacağından yaralanan Osman Paşa hiç durmadan düşman güçlerine ağır kayıplar verdirdi.

Tuna’ya köprü kuruldu
Askerin boynu vuruldu
Ağlaşın asker, ağlaşalım
Osman Paşamız vuruldu

Ancak İstanbul’ dan yardım gelmeyince ve mühimmat tükendiğinde 10 Aralık 1877’de yarma hareketiyle saldırmış olsa da ordusuyla birlikte esir düştü.

Düşman Tuna’yı atladı
Karakolları yokladı
Osman Paşa’nın kolunda
Beş bin top birden patladı

Kılıcımı vurdum taşa
Taş yarıldı baştanbaşa
Ünü büyük Osman Paşa
Askerinle binler yaşa

Bu acı haber İstanbul’ a bomba gibi düştü. Belki de Avrupa’ ya… Zira Avrupa öylesine yakından takip ediyordu ki bu cengâver orduyu, Plevne’ nin düşmesine kendileri de üzülmüştü. Paşanın cesaretine ve askerî dehasına hayrandılar. Avrupalı savaş muhabirleri (correspondent) cephedeydi. İngiliz, Fransız, Alman gazeteleri muhabirlerini Plevne’ye ve Tuna Cephesi’ne göndermişti. En bilinenlerinden biri William Simpson (İngiliz savaş muhabiri ve ressam) idi. Çizimleri dönemin gazetelerinde yayımlandı. Osmanlı basını çok zayıftı. Türkçe gazetecilik henüz yeni gelişiyordu. Takvim-i Vekayi gibi resmi gazeteler dışında etkin bir savaş haberciliği yoktu. Yine de “Tercüman-ı Hakikat” gibi gazeteler Plevne’deki kahramanlığı övücü yazılar yayımladı. Telgraf kullanılıyordu ama sık sık kesiliyordu.

İngiliz ve Fransız basınında Osman Paşa’nın savunması “tarihi bir direniş” olarak yer aldı. “Plevne Aslanı” başlıklarıyla Osman Paşa’nın fotoğrafları, çizimleri Avrupa’da yayımlandı. Örneğin, Aberdeen Journal 30–31 Temmuz’da “Great Turkish Victory at Plevna” başlığıyla Osman Paşa’nın zaferini övüp, Türkleri “eski günlerine dönen” bir ordu olarak nitelendirmiştir.

Esir düşen Osman Paşa’ya Ruslar büyük saygı gösterdi. Çar II. Aleksandr onu ayakta selamladı. Rus çarı II. Aleksandr, Osman Paşa’nın esaretine rağmen kılıcını iade etti ve çifte kartal nişanı takdim etti. Esir olarak Petersburg’a götürülen Osman Paşa bir süre sonra serbest bırakıldı.

Türk’e pusu kurdu Moskof
Bunca yiğit vurdu Moskof
Osman Paşa karşı durur
Almak ister yurdu Moskof

Ağustosta açtı cengi
Görülmemiş daha dengi
Tuna’ya çok kan döküldü
Kıpkırmızı oldu rengi

Paşa İstanbul’a dönüşünde coşkuyla karşılandı. “Gazi” unvanı verildi ve mareşallik rütbesine yükseltildi. Osmanlı halkı arasında büyük bir kahraman olarak kabul edildi. Kendisine “Plevne Kahramanı” denildi. Daha sonra çeşitli askerî görevlerde ve Sultan II. Abdülhamid’in danışmanlığında bulundu. Dönemin en önemli askeri liderlerinden biri olarak 1900 yılında İstanbul’da vefat etti. Fatih’te, Eyüp Sultan Camii’nin avlusuna defnedildi.

Kılıncımı Vurdum Taşa
Taş Yarıldı Baştan Başa
Ünü Büyük Osman Paşa
Askerinle Binler Yaşa

Türkiye ve Balkanlar’da birçok yerde heykeli ve büstü bulunmaktadır. Tokat’ta Gazi Osman Paşa Üniversitesi onun adını taşır. Plevne Marşı, onun ve askerlerinin destansı direnişini anlatan, halk arasında çok bilinen bir marştır. Askerî dehası, vatanseverliği ve cesaretiyle Türk tarihinin en saygıdeğer komutanlarından biri olarak kabul edilir. Gazi Osman Paşa, askeri disiplini, kararlılığı ve kahramanlığı ile sadece Osmanlı ordusunun değil, tüm Türk milletinin hafızasına kazınmış efsanevi bir komutandır. Plevne Savunması, onun ismini tarihe kazımış, savaş sanatındaki ustalığını tüm dünyaya göstermiştir.

Kan sızıyor taş topraktan,
Dua dökülür her dudaktan
Osman Paşa nöbettedir,
Yol bekler hâlâ dağlardan

Gök çöktü siper üstüne,
Ay doğmaz oldu büstüne.
Tarih ağladı sessizce,
Adını yazdı üstüne.

Ey Paşam,
Toprağa değil tarihe gömülmüş adam,
Direnişi secde gibi duran kumandan,
Yardım gelmedi sana, ama bak,
Bir nesil yetişiyoruz arkandan.

Plevne düştü belki
Ama sen hiç düşmedin kalbimizden
Mevsim kış, omuzda vatanın yükü,
Hiç vazgeçmedin iman dolu Mehmetçiğinden

Her mermide dua, her yara bir vefa,
Sen destan yazarken, kalem sustu Tuna’da.
Ey “çıkmam” diyen adam!
Koca bir milletin içinden çıkmazsın, Paşam.
Kıyamet sabahına dek

SEN HÂLÂ PLEVNE’NİN TAŞLARINDA; TARİHİN SİNESİNDESİN PAŞAM…
SAYGI, MİNNET VE HÜRMETLERİMİZLE…

Eskişehir doğumlu Hilal Demir, aslen Kırımlı bir ailenin çocuğudur. Lisansını Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde tamamladı. Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Temel İslam Bilimleri “Tefsir” dalında tezli yüksek lisans yaptı. Farklı sivil toplum kuruluşlarında ve resmî kurum çalışmalarında, tanıtım ve koordinelerde sunuculuk görevini yürütmektedir. İçerik üretmeye, yazmaya, çizmeye ve öğretmenlik görevine devam etmektedir. Süreli yayınlarda yayımlanmış akademik makaleleri bulunmaktadır.  

Yazarın Profili

Bültenimize Katılın

Hemen ücretsiz üye olun ve yeni güncellemelerden haberdar olan ilk kişi olun.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir