Bizimle İletişime Geçin

Edebiyat

Covidli Yazı

Kemikten kaval, tabutunu bulunca sessiz ve ıssız bir kar bahçesi güzelliğiyle maverayı selamlar. Toprağını bulunca da beyaz dallar gibi gerinir karanlıkta. Uyur uyur uyur. Sabırla uyur.

EKLENDİ

:

Ateşim çıkıyor.

——

Tunç teller mor patlamalar ateşten çemberler uzaktan ezan sesi dakikada bir dünya sağa yuvarlandıkça batıya kayan ezan gittikçe uzaklaşıyor karanlıkta obruk derinleşiyor helezondan sıçramayla uzaya çıkılıyor uzaylıyız biz uzaydayız çünkü asılı kalmışız boşlukta boş kulakta örs çekiç üzengi durmadan çalışıyor sağırlaşıyor tunç teller mor patlamalar ateş çemberler eğrelti otları esen rüzgarla rahatlamak için çağırıyor çık bedenden kurtul göksel bir varlıksın sen diyor minik bakteriler gibi insancıkları izliyorum uzaydan uyu göz bebeğim uyu bırak d şıkkı b şıkkı beş şıktan birine dokundun mu doğruya tamamdır diyorlar F şıkkı ise F tipi cezaevi yalnızlığı düşünebilseydi düşen taş gibi düşerdi kendi isteğiyle eğer düşü bilseydi bedenin sıkı sıkı tuttuğu özünü salabilirdi kafesinden tunç teller mor patlamalar ateşten çemberler

——

İnsan ağır hastayken kemikten yapılmış üflemeli kırık bir çalgı gibi. Bu aksak ayin, bu boyun eğiş; ağrılara karşı bir tazim. İnsanoğlu hastayken ruhu geri çekiliyor ve beden bir kuru daldan ibaret hâlde ortaya çıkıyor. İçinde bir kas yumağı var pıtpıt atması gereken. Bir rüzgâr var esmesi gereken. Sürekli o rüzgâr indirip kaldıracak kaburgasını. Her saniye ötüp ıslık sesi çıkararak.

Görüntü, bu kemikten kavalı saran milyarlarca renkli hücre… Kalabalık bir organizma topluluğu… Rüzgâr esmeyi durdurduğunda hemen dağılıverecek olan gevşek ve yalancı kısım burası. Oradan oraya bir şeyler taşımayı seven neşeli alyuvarların koşturduğu, asık suratlı akyuvarların ciddi ciddi cebelleştiği, içi sıvı dolu tıklım tıklımhücrelerle kuşatılmış kemikten kaval. Kırmızı mor eflatun dalgalar kımıl kımıl organların içinden geçiyor, sıvılar süzülüyor, oraya buraya hızla partiküller yığılıyor. Muazzam bir telaş.

Evet o rüzgâr, bir anda kesilebilir. Sahne donar aniden. Durur.

Kemikten kaval, tabutunu bulunca sessiz ve ıssız bir kar bahçesi güzelliğiyle maverayı selamlar. Toprağını bulunca da beyaz dallar gibi gerinir karanlıkta. Uyur uyur uyur. Sabırla uyur.

Ne zamanki esas boru öter. Ruh üflenmiş dallar işte o zaman asıl orkestraya katılmak için dışarı çıkar. Hastalık imiş, dünya imiş, dert imiş, kış imiş unutulur.

Çok Okunanlar