Bizimle İletişime Geçin

Edebiyat

Eski Bir Aşk Hikâyesi

Aşk, ilk insanla birlikte var olan, bize atamız Âdem’le Havva’dan bir miras. Bu uğurda nice insanlar akıllarını yitirdiler, iffetlerini yitirdiler, masumiyetlerini yitirdiler. Ve niceleri de bu fıtrî duyguyu insanın kalbine yerleştiren Yüce Rabbin sınırını koruyarak, heva ve heveslerine, nefis ve şeytana direnerek sınavı kazandılar. Tıpkı Kûfe’li Abdullah gibi.

EKLENDİ

:

“Allah’ım! Kulağımın ve gözümün şerrinden, dilimin ve kalbimin şerrinden sana sığınırım.”

Hz. Muhammed (sav)

Aşk, ilk insanla birlikte var olan, bize atamız Âdem’le Havva’dan bir miras.

Bu uğurda nice insanlar akıllarını yitirdiler, iffetlerini yitirdiler, masumiyetlerini yitirdiler. Ve niceleri de bu fıtrî duyguyu insanın kalbine yerleştiren Yüce Rabbin sınırını koruyarak, heva ve heveslerine, nefis ve şeytana direnerek sınavı kazandılar. Tıpkı Kûfe’li Abdullah gibi.

Neha’ bölgesinde yaşayan bu genç, gördüğü bir kıza âşık olur. Onun uğruna neredeyse aklını kaybedecek noktaya gelir. En sonunda babasından kızı ister. Ancak cevap olumsuz olur.

-Maalesef kızım, amcası oğluna nişanlıdır. Sen zahid, terbiyeli bir gençsin, kızımı sana seve seve vermek isterdim ancak bir defa söz verdim.

Bunu öğrenen kız da çok üzülür çünkü o da sevmektedir. Bir gün haber gönderir:

-Beni ne kadar çok sevdiğini biliyorum. Senin bana olan aşkınla birlikte benim problemlerim de arttı. İstersen seni ziyarete geleyim veya evime gelmen için bir imkân sağlayayım.

Genç, gelen haberciye net konuştu:

-Hayır bu seçeneklerden hiçbirini istemiyorum. Rabbime karşı gelirsem, beklenen o büyük günün azabından korkarım. Alevi olmayan ve sönmeyen ateşten korkarım.

Ceza gününün dehşetinden kendini korumaya çalışan bu gence olan aşkı daha da artan kız dedi ki:

-Senin gerçek bir aşık ve Allah’tan korktuğunu görüyorum. Seni tebrik ediyorum.

Kız, kalın bir elbise edinerek kendini ibadete verdi, dünyadan adeta el etek çekti. Gün geçtikçe de delikanlıya olan sevgisi arttıkça arttı. Sevgisi yüreğini yakıyor, vuslatın mümkün olmadığını anlıyor, üzüntüsünden gün gün eriyordu. Nihayet buna dayanamadı ve vefat etti.

Tüm aile ve elbette Abdullah, perişan olmuştu.

Delikanlı istisnasız her gün kabre giderek saatlerce kalıyor, ağlıyor, dua ediyordu.

Bir gün yine kızın kabrinin başında uzun süre ağlayıp dua ettikten sonra uykuya daldı. Rüyasında sevdiği kızı çok güzel bir şekilde gördü.

-Nasılsın sevdiğim? Benden sonra nelerle karşılaştın? Diye sordu.

-Bana iyilik ve hayır getiren bir muameleyle karşılaştım. Nimetlere, bitmeyen güzelliklere, sonsuz cennet mülküne kavuştum.

-Beni de orada anar, hayır duada bulunur musun?

-Seni bitmeyen bir aşkla seviyorum, nasıl anmam, nasıl hatırlamam? Rabbimden sana yakın olmayı diledim, diliyorum. Ne olur, bunun gerçekleşmesi için sen de bana yardım et! Temiz yaşantını devam ettir.

-Sana ne zaman kavuşabilirim?

-Allah bilir. Bunun yakında gerçekleşeceğini ümid ediyorum.

Bu olaydan sonra genç sadece yedi gün yaşadı…

Aşkların, sevgilerin cinselliğe indirgendiği ve kirletildiği modern zamanlara bu da bir hediye olsun.****

Daha Fazla Yükle

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Çok Okunanlar