Bizimle İletişime Geçin

Düşünce

Kur’an’da İnsanın Eğitilebilirliği

İnsan karakterinin oluşumunda fıtrî özellikler mi, yoksa eğitim ve çevrenin mi etkili olduğu konusunda Alexis Carrell, karakterlerin temayül ve potansiyelden başka bir şey olmadığını, dolayısıyla insanın orijinalitesinin hem fıtrî özelliklere hem de gelişmeye bağlı olduğunu söylemektedir. Fakat insan karakterinin teşekkülünde bu iki kaynaktan her birinin hissesinin ne oranda olduğunun bilinemediğini belirtmektedir (Alexis Carrel, İnsan Denen Meçhul, Yağmur Yayınevi, 1983, s. 300).

EKLENDİ

:

İslâm dini, doğuştan insanın iyi olduğunu kabul eder. “Biz gerçekten insanı en güzel bir biçimde yarattık” (et-Tîn 95/4) âyeti, bunu ifade etmektedir. Devamındaki “Sonra onu aşağıların aşağısına çevirdik” (et-Tîn 95/5) âyeti ise insandaki bozulmaların sonradan meydana geldiğini yani fıtrî değil ârizî olduğunu belirtir. İnsandaki bu bozulmanın önüne geçebilmek ise ancak onun eğitilmesiyle mümkündür.  İnsanın eğitimi, Hz. Âdem ile başlamış ve onu, bizzat Allah Teâlâ eğitmiştir: “Allah, Âdem’e bütün varlıkların isimlerini öğretti …” (el-Bakara 2/31). Bu ayet bize insanın sahip olduğu ilk bilginin Allah Teâlâ’nın Hz. Âdem’e isimleri öğretmesi olduğunu haber vermektedir. Ayrıca bu durum, insanın eğitilebilir olduğunu göstermesi açısından son derece önemlidir.

İnsanın eğitilmeye müsait yaratıldığının bir diğer delili, peygamberlerin gönderilmesidir. Yarattığı kuluna ilk bilgiyi veren Allah, onu sonraki hayatında da yalnız bırakmamış ve vahiy ile desteklemiştir. Eğer insanoğlu eğitilmeye müsait olmasaydı peygamber gibi bir eğiticiye de ihtiyaç duyulmazdı. Ayrıca insanların birbirlerine yaptığı öğütler, vaazlar ve uyarılar; hocanın talebesine verdiği dersler de boş bir iş olurdu.

İnsanın öğrenmeye ve eğitilmeye elverişli bir şekilde yaratıldığı, “Siz hiçbir şey bilmezken Allah sizi analarınızın karnından çıkardı, şükredesiniz diye size kulaklar, gözler ve kalpler verdi.” (en-Nahl 16/78) ayeti ile haber verilmiştir. Zemahşerî bu âyeti “İnsan, kendini ana karnında yaratan, şekil veren sonra da sıkıntıdan rahatlığa kavuşturan Mün‘im hakkında hiçbir şey bilmez olarak yaratılmıştır” şeklinde yorumlamıştır (Zemahşerî, el-Keşşâf, Dârü’l-Ma‘rife, Beyrut 2005, s. 580). Dolayısıyla insan, Allah ve mahlûkât hakkındaki tüm bilgileri sonradan edinir. İmam Gazzâlî, insan kalbinin Rabbânî ve şerefli olmasından dolayı fıtraten hakikatleri bilmeye elverişli olduğunu kaydetmiştir (Gazzâlî, İhyâ’ü ‘ulûmi’d-dîn, Dâru İbn Hazm, Beyrut 2005, s. 888).

Râgıb el-İsfahânî, insanın fiillerinin, ahlâkının ve doğruyu yanlıştan ayırt etme kabiliyetinin ıslahı veya ifsadı konusunda yaratılıştan getirdiği bir yeteneğe sahip olduğunu, bu sebeple kolayca hayır veya şer yolunu tutabileceğini belirtmektedir (İsfahânî, Tafsîlü’n-neş’eteyn, Beyrut 1319, s. 89). Dihlevî ise insanın mükellef kılınmasını onun bu potansiyeline bağlamaktadır. Çünkü insan, âyetin ifadesiyle zalimdir, fakat âdil olma imkânı vardır; cahildir, fakat öğrenme imkânı vardır (Dihlevî, Hüccetullâhi’l-bâliga, 1/54). İnsan dışında kalan diğer varlıklar ise böyle değildir. Örneğin melekler, bilgi sahibi ve âdildirler ve onlar için asla cehalet ve zulüm söz konusu olamaz. Hayvanlar ise âdil veya cahil olabilecek özelliklere sahip değillerdir.

İnsan davranışlarının bir kısmı içgüdülerle açıklanabilirse de bunlar öğrenme sonucu kısa zamanda yeni biçimlere girebilir. İnsan, yaşam tecrübeleri sonucu beğenmediği davranışlarını, temel ihtiyaçlarını daha iyi karşılayacak biçimde değiştirme gücüne sahiptir. Bu açıdan son yıllarda psikolojide insan davranışlarının yalnız içgüdülerle açıklanamayacağı, bunların çoğunun öğrenme mahsulü olduğu ileri sürülmektedir (Baymur, Genel Psikoloji, İnkılâp Kitapevi, 1994, s. 150). İnsanın bir imkânlar varlığı olduğu, yani ona istenildiği gibi yön ve şekil verilebileceği, insanın çeşitli yeteneklerini yaratılıştan beraberinde getirdiği ve ham kabiliyet şeklinde olan bu yeteneklerinin eğitim yoluyla geliştirilebileceği belirtilmektedir (Bayraktar Bayraklı, İslâm’da Eğitim, İFAV Yayınları, 1989, 129).

İnsan karakterinin oluşumunda fıtrî özellikler mi, yoksa eğitim ve çevrenin mi etkili olduğu konusunda Alexis Carrell, karakterlerin temayül ve potansiyelden başka bir şey olmadığını, dolayısıyla insanın orijinalitesinin hem fıtrî özelliklere hem de gelişmeye bağlı olduğunu söylemektedir. Fakat insan karakterinin teşekkülünde bu iki kaynaktan her birinin hissesinin ne oranda olduğunun bilinemediğini belirtmektedir (Alexis Carrel, İnsan Denen Meçhul, Yağmur Yayınevi, 1983, s. 300).

İnsanın eğitilebilir olması; onun yanılgılarının nedenlerini ve bu nedenleri giderme yollarını öğrenebilmesi, bunları hayatına tatbik ederek iyiye ve güzele doğru kendini geliştirebilme potansiyelinin bulunduğu anlamına gelmektedir (İbrahim Yıldız, Kur’ân, İnsan ve Yanılgı, Emin Yayınları, 2019,s. 76).

Çok Okunanlar