Bizimle İletişime Geçin

Edebiyatımızda Ramazan

Ramazan Sohbetleri

Bir zamanlar kış ramazanlarında evlerde toplanarak teravihler kılındıktan sonra, Tefsir, Buhar-i şerif, Kısas-ı Enbiya, Mesnevi şerhleri, Siyer, Menakıb-ı Meşayıh, Hikâyât-ı evliya, Muharebat-ı Meşhure, Cihannüma, Tâcü’t-tevarih, Naima, Raşit, Cevdet tarihleri gibi hoşa giden kitaplar, el yazısı daha nice makbul eserler okunur, tekkelerde zikirler, devranlar yapılır, bazı yerlerde Muhammediyye, Ahmediyye, Battal Gazi, Taberi, Binbir Gece, Leyla ile Mecnun, Ferhat ile Şirin, Arzu ile Kanber, Hayber Kalesi, Kesikbaş, dev masalları ile vakit geçiştirilir, musikiden fasıllar, şarkılar geçilir imiş.

EKLENDİ

:

Yazar: Ahmet Rasim

  1. Mektup:

Ben zaten, ümmetin oruçlularından olduğum için, ramazandan pek rahatsız olmam. Bildiklerimden pek çok kişi de benim gibidir. Ne olacak? Günde beş kuruşa işkembe çorbasıyla, yarım baş suyuna salınmış söğüş ile beslenen mideler açlık elemine alışmış demektir. Fakat ne hâldesiniz? Burasını anlamak isterim. Acaba, evde mama dadıya bir parça bir şey saklatıp güzelce yedikten ve akşama kadar sürecek katlanma gücünün dozunu düşürmemek için birkaç bardak su içtikten sonra ele tesbih alarak mı çıkıyorsunuz?

Dünyada bu riyacı tavrı yutmayanlardan biri de bizim Ayazağa mektupçusudur. ‘Ha, göreyim seni!’ deyin. Size, oruçsuz olup da kendisini halka niyetli gösteren ne kadar bey, efendi, ağa, hanım varsa hepsini birer birer seçip ayırır. Bu ustalığı ne şekilde edindiğini sorduğumda dedi ki:           – Bundan kolay bir şey yok. Bir kere çehresine bakarım: Eğer yazar çehreli ise oruçlu, direktör simasında ise oruçsuzdur. Çünkü bu ikiden biri senenin her gününde mutlaka aç, öteki muhakkak toktur.

Gülleri açmış, sümbülleri, laleleri, zerrinleri, fulyaları yetişmiş, bülbülleri şakıyan otuz günlük bir baharistan. 

Bir zamanlar kış ramazanlarında evlerde toplanarak teravihler kılındıktan sonra, Tefsir, Buhar-i şerif, Kısas-ı Enbiya, Mesnevi şerhleri, Siyer, Menakıb-ı Meşayıh, Hikâyât-ı evliya, Muharebat-ı Meşhure, Cihannüma, Tâcü’t-tevarih, Naima, Raşit, Cevdet tarihleri gibi hoşa giden kitaplar, el yazısı daha nice makbul eserler okunur, tekkelerde zikirler, devranlar yapılır, bazı yerlerde Muhammediyye, Ahmediyye, Battal Gazi, Taberi, Binbir Gece, Leyla ile Mecnun, Ferhat ile Şirin, Arzu ile Kanber, Hayber Kalesi, Kesikbaş, dev masalları ile vakit geçiştirilir, musikiden fasıllar, şarkılar geçilir imiş.

“Bunlar Saba ve Dügah üzerinden okunurdu.” 

Besmeleyle çıktım yola

Selam verdim sağa sola

A benim devletli efendim

Ramazan’ın mübarek ola.

 

Davulumun ipi tektir

Bana derler Deli Bekir

Aşçıbaşı baklava getir

Yiyemezsem geri götür.

 

Davulumun ipi kaytan

Sırtımda kalmadı mintan

Verin beyler bahşişimi

Sırtıma alayım mintan.

Çok Okunanlar