Bizimle İletişime Geçin

Düşünce

Sürgün Çekirdek

Günlükler -7

EKLENDİ

:

22.03.2022

Pencereyi açıp sızlayan ciğerime aldırmadan nefes alabilmek umuduyla göğe bakıyorum. Saksılar görüyorum, perdesi kapalı odalarda insanlar ve çiçeklerle mutlu oluyorum. Üşüyorum, annemin ördüğü şalı örtünüyorum. Küçükken ondan uzak kaldığımda eşarbına sinen kokusuyla uyurdum. Arayıp bulamadığım kokusu yerine bu şalı annemin elleri varsayıyorum. Dedemi anlama imkânını vefatıyla kaybettiğime üzülüyorum, yine aynı gün öğrendiğim en sevdiği türküyü şimdi dinliyorum. Ağlıyor, ağlıyorum. Annemin elleriyle gözyaşlarımı siliyorum. Türküde geçiyor, bayramları hatırlıyorum. Gurbetteyim diye mi hep gidenleri düşünüyorum? Bir Kurban Bayramı ellerime tutuşan böbrek ve ciğerlerde takılı kalıyor gözlerim; kuzenimi hatırlıyorum, gelmeyecek biliyorum. Öyleyse neden amcam sakınırdı merhametini, neden dönmeyeceğini anladığında okşadı başını? Oysa tüm böbrek ve ciğerlere ve sevgilere muhtaçtı. O gitti ve genç bir ölümle irkilen sülalem birbirine kenetlendi. Artık tüm kutlama ve uğurlamalar birlikte yapılıyor. Kaç arabayla sayamadım, beni de otogarda hep birlikte yolcu etmişlerdi. Şimdi onların hiçbir anısına ortak olamıyorum, hiçbir anımı ortak edemiyorum. Her şeyin ötesinde kalp sancılarımla baş başa kalıyorum. Yıllar evvel annemin dindirdiği acılara tek başıma direniyorum. Umut ettikçe üşüdüğümü biliyor, sekerâtım bu soğuktan olsun istiyorum. İsmiyle başladığım bu yolculuğun nihayetinde O’nun azîm olduğunu hatırlamalıyım. Verdiği nimetleri ve yaşattığı hikmetleri anlamak için sabırsızlanıyorum. Eşiğinde dinlerken beni anladığını düşlüyorum. Saksılı odanın ışıkları söndürülüyor, üşüyorum.

 

04.04.2022

İmtihanım. Beklemekle edildiğim, vaktiyle yeni sancılara gebe imtihanım. İmsak ile güneş arasında vuslatı beklerken tüm odaya yayılan seherin soğuğuyla üşüyorum. Fakat o kendine has rayihası ve yıllar sonra toprağına kavuşan yağmuruyla öyle güzel üşütüyor ki, üstâda ne hasta bekler sabahı dedirtiyor. Yokluğunda buldum seni diyerek devam edemiyorum çünkü arıyorum. Her dakika vâr olduğu varsayımıyla ufuklara bakıyorum. Ve her sabah gün aydı umuduyla gözlerimi açıyor, henüz doğmamış güneşin odamı ısıtmasını bekliyorum. Pencerenin önüne ekmek ufalıyorum, bir kuşu çağırdığımı sanıyorum fakat o kuş yuvasından ayrılmıyor. Yuvaya gitmek istiyorum, ekmek ufalıyorum. Tokluğu ihtimaliyle duraksıyor, pencerede kalıyorum. Bir gelişiyle göreceği çiçeklerimi suluyorum. Kalanis haftalardır açmıyor, bir kadim elife sığdırdığım adıyla sabrediyorum. Hitapların en güzeliyle sesleniyor, yine de sebep olamıyorum. Bekliyorum, varlığımı var kılacağı vakit vâr olmak istiyorum. Sözümü çiğnemekten çok, örtünmemek üzere hayat süren benliğimi tılsımına kapıldığım rüzgâr uğruna değiştirmekten korkuyorum. Onlarca hikmetin ardından gelmesi muhtemel ağır bir musibet için kaygılanıyor; değişmeyi o hikmetler sebebiyle istediğimden yolun sonundaki beni tanıyamayacağım ihtimaliyle sarsılıyorum. Sığınabileceğim tek yerde, bir rahle üstünde yazarken satırlarımı, verdiğim kararı Rabbim’e yeniden bildirmek için hazırlanıyorum. Üşümenin çok ötesinde içinde bulunduğum bu durumda yalnızca O’nun takdirini bekliyor, bekliyorum. Ama örtünmüyorum.

 

 

Daha Fazla Yükle

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Çok Okunanlar