Bizimle İletişime Geçin

Edebiyat

Üsküp’te Ramazan 2022

Üsküp’ün sokaklarında Ramazan’ın manevî havasını da yakalamak mümkündü. Bazı esnaf özellikle de lokanta ve çay ocakları gündüz kapalıyken iftara yakın tatlı bir heyecanla açılıp hazırlıklarını yaparak misafirlerini bekliyorlar.

EKLENDİ

:

Ortaokulda öğrenciyken Celalettin Yücel’in Dış Türklerbaşlığını taşıyan kitabını okuduğumda ilk defa Türkiye dışında da Türklerin varlığından haberdar olmuş ve oldukça heyecanlanmıştım.

O kitapta “Yugoslavya’daki Türkler” başlığını taşıyan bölümde “Kosova, Priştine, Prizren, Üsküp, Kalkandere…gibi şehirlerde Müslüman Türklerin varlığından bahsedilmekte, nüfusları ve ülkedeki cami, mescit, medrese vb. İslamî mimarî yapıların sayıları hakkında bilgiler verilmekteydi. Buna göre Yugoslavya’da Osmanlıdan kalma 3500 cami ve mescit, 1500 mektep, 300 medrese, 1000 çeşme, 500 han, 200 hamam, 400 saat kulesi, 15 kütüphane, 100 köprü ve çok sayıda başka eser vardı (s. 110-113).

Daha sonraki yıllarda da merhum Yavuz Bülent Bâkîler’in Üsküp’ten Kosova’ya’sını okuyunca buralardaki soydaşlarımızın ve dindaşlarımızın Türkiye’ye duydukları muhabbeti ve Türkiye’den kendilerine uzanacak bir muhabbet köprüsünü nasıl heyecanla beklediklerini öğrenmiş böylece heyecanımıza hüzün eşlik etmişti.

Bilindiği üzere XV. yüzyıl ortalarında fethedilen bu topraklar yaklaşık beş yüz yıl Osmanlı hâkimiyetinde kalmış, Osmanlı döneminin sona ermesiyle bölgede Yugoslavya adıyla federal bir devlet kurulmuştu. Balkan ve I. Dünya Savaşlarında topraklarını genişleten Yugoslavya’da Mareşal Tito, komünist bir rejim kurmuş, ülkedeki Osmanlı-Türk izleri sistematik bir şekilde silinmeye başlamış, sonraki dönemlerde Türkler göçe zorlanarak nüfus dengesi bozulmaya çalışılmıştı.


Yugoslavya 1990’larda dağılınca bölgede bazı küçük devletler kuruldu. Onlardan biri de başkenti Üsküp (Skopje) olan Makedonya idi. 2013 yılında Türkiye’deki İslam Tarihçileri Derneği, Balkanlara bir gezi düzenlemiş bu vesileyle ortasından Vardar Nehri’nin coşkuyla aktığı Üsküp’ten bir turist gibi hızlıca geçmiştik.

İçinde bulunduğumuz 2022 yılının Ramazan ayında gelen bir telefonla Üsküp’te Endülüs’le ilgili bir konferans vermem talep edildiğinde yaşadığım sevinci kelimelerle ifade etmem imkânsızdır. Konferans için 15 Nisan 2022 Cuma günü Üsküp’e vardık. “Endülüs’ün Siyasî Tarihi” başlıklı konferansımızı oldukça ilgili bir dinleyici kitlesine Osmanlıdan kalan ve sergi-konferans salonuna dönüştürülmüş olan Çifte Hamam’da gerçekleştirdik. Türk Çarşısı’nın merkezindeki Murat Paşa Camii, Üsküp’ün en büyük camisi olan Sultan Murat Camii, Yahya Kemal’in annesinin, bahçesinde yattığı İsa Bey Camii ve Makedonlarla Türkleri birbirinden ayıran noktada bütün ihtişamıyla yer alan Taş Köprü, tarifi imkânsız duygular yaşamamıza neden oldu.

Sokakları, insanları, çarşıdaki esnafı her taraftan gözünüze ilişen çil çil kubbeleri ve mütevazı minareleriyle kendimizi bir Anadolu şehrinde hissettiğimizi ifade etmeliyim. Cuma namazını, Endülüs’te ezanların sustuğu yıl (1492) yapılmış olan Mustafa Paşa Camii’nde kıldık. Ezanlar, okunan Kur’anlar, cemaatin hal hareket ve tavırları hep Türkiye’deymişiz hissini yaşattı bize.

Sokaktaki insanlar, esnafın önemli bir kısmı son derece düzgün bir şekilde Türkçe konuşuyor ve Türkiye’den geldiğimizi duyduklarında hemen bir sohbet açarak hisli konuşmalarla hatıralara dalıyorlar.

Üsküp’ün sokaklarında Ramazan’ın manevî havasını da yakalamak mümkündü. Bazı esnaf özellikle de lokanta ve çay ocakları gündüz kapalıyken iftara yakın tatlı bir heyecanla açılıp hazırlıklarını yaparak misafirlerini bekliyorlar.

Üsküp’te yaşayanların bir kısmı akşamları iftarlarını dışarıda açtıklarından önceden yer ayırtmamışsanız özellikle Eski Türk Çarşısı’ndaki lokantalarda yer bulmanız mümkünolmamaktadır. Biraz tuzlu ama enfes yemeklerin ardından insanlar çay ve kahve içmek için Ottoman 1299 gibi başka mekânlara doğru yola koyulmakta ve teravihe kadar bu şekilde vakit geçirmekteler.

Her camiden ayrı ayrı okunan ezanların oluşturduğu coşku ile camiler dolmakta ve tam da Türkiye’deki tarzda teravih namazlarını kılmaktalar. Dörder rekât olarak ifa edilen teravih aralarında salavatlar getirilmekte, vitirden önce gazel ve kasidelerle cemaat üst düzey bir ruh hâli yaşamaktadır. Gerçi bütün camilerde bu tarzda kılınmamaktadır ama özellikle gençlerin camileri doldurması oldukça dikkat çekmektedir.

Akraba, komşu ve arkadaşları iftara çağırma geleneğinin Üsküp’te samimiyetle devam ettiğini, bunun sonucunun da bereketle taçlandığını görmek mümkündür. Kısa sürede orada edindiğimiz dostluklar bizim de bu duyguları yaşamamızı sağladı. Nitekim bir dostumuz ailesine vereceği iftara bizi de aileden görerek davet edince hiç tereddüt etmeden ve nazlanmadan kabul ettiğimizde kendimizi son derece samimi ve doğal bir ortamda bulduk.

Her camiden ayrı ayrı okunan ezanların oluşturduğu coşku ile camiler dolmakta ve tam da Türkiye’deki tarzda teravih namazlarını kılmaktalar. Dörder rekât olarak ifa edilen teravih aralarında salavatlar getirilmekte, vitirden önce gazel ve kasidelerle cemaat üst düzey bir ruh hâli yaşamaktadır. Gerçi bütün camilerde bu tarzda kılınmamaktadır ama özellikle gençlerin camileri doldurması oldukça dikkat çekmektedir.

Akraba, komşu ve arkadaşları iftara çağırma geleneğinin Üsküp’te samimiyetle devam ettiğini, bunun sonucunun da bereketle taçlandığını görmek mümkündür. Kısa sürede orada edindiğimiz dostluklar bizim de bu duyguları yaşamamızı sağladı. Nitekim bir dostumuz ailesine vereceği iftara bizi de aileden görerek davet edince hiç tereddüt etmeden ve nazlanmadan kabul ettiğimizde kendimizi son derece samimi ve doğal bir ortamda bulduk.

Rabbimden niyazım odur ki dünyanın neresinde olursa olsun millî ve manevî değerlerle aynı hedeflere doğru yürüyen dindaş ve soydaşlarımızla olan bağlarımızı daha da kuvvetlendirsin. Hep birlikte medeniyetimizi yeniden inşa etme sürecinde cümlemize güç ve kuvvet versin.

17 Ramazan / 18 Nisan2022

 

Daha Fazla Yükle

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Çok Okunanlar