1. Anasayfa
  2. Şahsiyet

İkinci Kez Yolu Açık Olsun Yavuz Bülent Bakiler’in

İkinci Kez Yolu Açık Olsun Yavuz Bülent Bakiler’in
0

Şiirimizin yüreklerimizde gürleyen gür sesi, hakkı söylemekten asla çekinmeyen, güzel Türkçemize sahip çıkan yiğit bir dostum idi Yavuz Bülent Bakiler.    Onun, ‘Duvak’ şiir kitabı ilk çıktığında bir çırpıda okuyup içindeki şiirleri ezberlemiştim. Yumrukları memleket kadar büyüktü onun. Yüreği de o kadar büyüktü Yavuz Bülent Bakiler’in. Doğulu çocuk: Dost canlısı ve vefa örneği bir insandı o.

“Ben doğuluyum! / Eteği dumanlı başı dumanlı / Dağlarda doğmuşum / Dağ çocuğuyum!” diye haykıran Yavuz Bülent Bakiler‘dir.  Necip Fazıl Üstadın ifadesiyle: “Büyük olmak istersen / Çık dağa şarkı söyle” fehvasına uyan büyük şairdir o.

Yürekli şair, iyi hatip ve   yiğit bir dosttu Yavuz Bülent Bakiler. Onun da bugün sonsuzluğa yolculuğunu duydum.  Yüreğim sızladı. Hatırladım sohbetleri zevkle dinlenen dostumu.  Birlik Vakfı Ankara Şubesi’nde zevkle dinlemiştik son kez onu. Şiir gibi hitabetiyle biz dinleyenleri mest etmişti.

O, gittiği her toplantıda insanların gönüllerinde sevgi ile yer edinirdi. Bugün yüreğimizde kanayan dost yaralarına bir yenisi daha eklendi. Onun vefatını duyunca içim burkuldu. Yüreğim yandı.  Ölüm acı bir olay. Ayrılık zor geliyor insana, dostum zor.  Sabırla bu musibetler karşısında durmalıyız. Acıyı ancak böyle yeneriz. Yüreğimizdeki dostlarımızın acısını kalbimize gömeceğiz.   Daha dün; Rasim Özdenören, Sezai Karakoç ve Mustafa Yazgan abilerimiz de çıkmışlardı bu ebedi yolculuğa. Arkalarından onları hayırla yad eylemiştik. Peşleri sıra dualar yapmıştık yüzlerce kez onlara.

Gönül dünyamızı aydınlatan bu yıldızlar birer birer uful ediyorlar.  Kayan yıldızlarımızı   geri getiremeyiz ama biz onların aydınlattığı bu aydın yollardan giderek önümüzü görebiliriz. Bu sene, iyi insanlarımızın, birer birer iyi atlara binerek o sonsuzluk kervanına katılışlarına üzülerek şahit oluyoruz.

Çok hayıflanıyoruz onların bu gidişlerine.  Onlar için hiçbir şey gelmiyor elimizden. Bir gün bizde gideceğiz o sonsuzluk alemine. Mevlam sabırlar versin bizlere. Onlar limanlardaki yol gösteren birer fener gibiydiler. Fikir kalelerimizin birer kandilleri idiler. Onlar kötülüklere karşı birer dalga kırandılar.

Ebedi aleme hicretiniz mübarek olsun güzel dostum, güzel insan Yavuz Bülent Bakiler.  Sen bu karanlık devirde batılın karşısında fikrinle, sözünle ve şiirlerinle dimdik duran muhkem bir kale idin. Sen sözünü çekinmeden doğrudan hedefine isabet edecek şekilde hep yazdın hem de söyledin. Gözün ardında kalmasın: Senin bu doğrudan hedefinden vurma mirasın baki kalacaktır bizim   yüreklerimizde.  Ebedi aleme çıktığın bu ikinci kez seferinde (daha önce yazmıştım vefat haberine bizzat beni arayarak hayatta olduğunu söylemiştin) ama, şimdi bu kez seksen dokuz yıllık dünya sürgünün bugün sabah sona erdiğini üzüntüyle teyit ettim.

Aziz dostum yolun açık olsun.  Ahirete azığınla gidiyorsun sen.   Ben şahidim ki, Allah’ın buğz ettiğine sen de buğz edenlerden idin.  Bu bile senin için cennetin kapılarını açmaya yeter. Selam söyle önden giden tüm yiğit erlere.

Edebiyat dünyasına, şiir seven yiğitlere, yüce gönüllü dostlarınla ve tüm ailene; Allah’tan sabırlar diliyorum.

Demiştim.

Ve henüz sizin vefatınız teyit edilmemişti.  İnşaAllah hayatta kalır da bu yazdığımızı   dünyada şahitlik belgesi olduğunu gözlerinizle görmüş olursunuz.

Düşünce / fikir adamı ve büyük şair Yavuz Bülent Bakiler vefat etmiş ise, bu yazı o zaman ona rahmet okumaya vesile olur.

Hayattayken kendi hakkında dostlarının neler yazdıklarına ve neler söylediklerine bizzat şahit olmuş olacaktır!” demiştim bana hayatta olduğunu söyleyen aziz dostum Selahattin Eş’e.

Bir gün sonra da dostum, fikir ve düşünce adamı büyük şair Yavuz Bülent Bakiler telefonla: 20 Ağustos 2022, saat 11.15 te beni aradı. Selam ve hâl hatırdan sonra hemen konuya girdi Yavuz Bülent Bakiler:

“Elhamdulillah çok iyiyim.  Bir ay önce Korona geçirmiştim. Hamdolsun onu da anlattık çok şükür!” dedi.  Ve ekledi: “Şimdi torunlarımla Büyük Adadayım.“ dedi. Ve “Mehmet Akif Ersoy’a yapılan tüm haksızlıkları Allah nasip ederse bütün açıklığıyla yazacağım! O’na Cumhuriyet döneminde yapılan zulümleri hiçbir gazetenin korkudan yazmadığını, milli şair ve vatansever, fikir adamına yapılanları en ince detaylarına kadar yazacağım İnşaAllah!” dedi. Şimdi bu yazdıklarının kitaplaşmasını bekliyoruz değerli evlatlarından.

Çok iyi olur. Daha başka eserler de yazmayı kendilerinden beklediğimi söyledim.

Batılın karşısında kale gibi duran dostuma uzun ve sıhhatli ömürler diledim. Vefat haberini duyunca bu duyum üzerine bir şeyler yazdığımı söyledim.

Kendilerinin hayatta olduğunu telefonla söyleyen aziz Selahattin Eş’e de: “Şayet hayatta ise Aziz dostum, ona bu yazdığımız bir şahadetname; yok vefat etmişse, ona rahmet okumaya vesile olan bir belge olur!

“Hamdolsun şimdi hayata ve benimle karşılıklı konuşuyorsunuz!” demiştim.  O da bana: “Allah bir fakiri sevindirirse, eşeğini kaybettirir sonra onu yeniden buldurur!“ demişti. Kendileriyle gülüştük bu söylediğine.

Ben de:”Allah’tan bereketli, sıhhatli bir ömür ve bahtiyar bir ihtiyarlık dilemiş ve Rabbim batılın karşısında dik duran sizi, bize yeniden bahşetti! ” demiş  ve vedalaşmıştık Yavuz Bülent Bakilerle.  O zaman çok sevinmiştim bu haberin gerçek olmadığına.

Bugün saat: 13.14 de oğlum Mikdad Lamih’in mesajından öğrendim Yavuz Bülent Bakiler’in vefat haberini. Ben, Ahmet Bilgin Hoca ile Uluslararası Üniversiteler Konseyi kongresinde idim. İrkildim. Üzüldüm.  Daha önce ölümsüzlük alemine gönderdiğimiz aziz Başkan D. Mehmet Doğan, değerli siyasi büyüğüm Mehmet Recai Kutan, fikir şövalyesi Zübeyir Yetik, yılların dostu Naci İpek ile kıymetli il başkanım Ahmet Apaydın’ın acıları yüreğimizde dinmemişken bu kez de senin acı haberin geldi. Yüreğim yandı.

Birinci ölüm haberinden tam üç yıl bir ay sonra; emr -i hak tecelli etmişti bugün. Ah ölüm, ah! Yine ağzımızın tadını kaçırdın. Bu kez yine ayni hataya düşmemek için, saat: 14.50 de telefonunu çevirdim. Telefonu muhtereme eşleri Ayşe Hanım açtı. Kendimi tanıtım. “Duyduğumuz doğru mu?“ dedim. “Evet bu sabaha karşı kaybettik Yavuz Bülent’i!” dedi üzüntülü bir sesle. Merhum Yavuz Bülent’e rahmetler, kendilerine ve çocuklarıyla torunlarına da sabırlar diledim. Cenazenin yarın ikindi namazını müteakip Üsküdar Marmara İlahiyat Fakültesi Camiinden kaldırılacağını söyle.

Gönül coğrafyamızın gönül adamı, irfan ile eskimez yeninin gür sesi ve kültürümüzün yılmaz bekçisi idi. Onun o gür sesi, onun ardından yankılanacak tüm Balkan ve Orta Asya ülkelerinde.

Allah rahmet eylesin, mekânın cennet olsun.

İkinci kez bu yazıyı revize ettim. O günün duygularıyla, bugünkü duygularımı mezcettim bu yazımda. Bilmem hissiyatımı tam ifade bildim mi?

Edebiyat, düşünce, fikir ve şiir camiasının başı sağ olsun. Şiir bayrağın hep gönüllerimizde dalgalanacaktır. Yolun açık olsun.

Başta kederli ailene, acılı evlatlarınla torunlarına, edebiyat dünyasıyla, şiir seven yüce gönüllü yiğit dostlarına Allah’tan sabırlar diliyorum.

İnna Lillahi ve İnna İleyhi Raciün.

Bültenimize Katılın

Hemen ücretsiz üye olun ve yeni güncellemelerden haberdar olan ilk kişi olun.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir