Hüzün şarabıdır yudumladığım
Ne kadeh farkında bunun ne de ben
Aşk hayatın kendisi imiş meğer
Ben yıllarca taşrada dolaşıp durmuşum.
Sözler mi yoksa gözler mi insanı ele verir
Ben özümle maşukun kafesine konmuşum
Haya denen engel âşıkta ne gezer
Onu bir bir anlatmanın divanesi olmuşum
Ne o bana baksın ne ben ona kavuşayım
Lakin ayrı kalmanın lezzetini duymuşum