Şair: Yasemin Kapusuz
Kalbin gönlümde bir kuş, Tur ve Musa gibi gökten süzülür.
Köşe başlarında Davut gibi dilimden şükürler dökülür.
Belki er kişi niyetinedir sözlerim, ayn Zeliha’da, mancınıkla.
Sabır dersini benden almıştır Eyüp, testisi yorulunca.
Bıçaklarını bileylerim Mısırlı kadınların, kınansınlar için.
Parmaktan hiç kurban olur mu derler sonra saraya karşı.
Ne çok anlatacak masal var, ninni söylediğim dünyaya.
Ne çok “ne derler” var elbette “ne çok acı var” la beraber.
Hüznünü örten gülüşün bir gün şehre uğrar mı Şehriyar?
Alnım secde etse kalbine, kıyama durunca şiir, bende misafir.
Zamanı gelen herkes zamansız gidermiş musalladan.
Menzilimi kaybettim, yıldızsız uyuyamıyorum Şehriyar,
Katledilen bir sema, kuşlarla barışmaz, tünermiş bacalara.
Tüylerim üşüyor, saraylarda değilim, rüyalarda saklı ahım.
Ezip geçiyorlar kırgın Kâbe’ mi, kirli ağızlarla işte bak, kapkara.
Altından kanatlarla geçebilmek için Sırat’ ı, ol emrini.
Çünkü aziz bir şiiri de çarmıha geriyor insan, ince ve alaylı.
Sen sus her zamanki gibi ben inciler çıkarayım çöllerden ağlarla.
Ayaklarımda sümbüllerden halhal, burnumda taze ter,
Bu kış hiç romantik değil ayrıca, eylül uğramıyor bahtıma.
Yapraklar tuzlanıyor, süpürülüyor leylanın elleri, ellerin…
Sen bunca iş güç arasında tekerleme bilmezsin Şehriyar
Varı yoğu bilmezsin az ve uz gitmeyi, hiç gidememeyi.
Vuslatın aralığında hasret dedikçe yanan karları kürümeyi,
Kavuştaklarla bağlarken bentleri şair, iki sözü ularken birbirine,
Uyuyan güzelleri bekleyen uykusuz adamlar var ya Şehriyar,
Bir ihtimal oradayımdır ben, kalbin evimdir, orada.