Bu Ülke.
Yani Türkiye.
Daha doğrusu, Osmanlı’nın halefi olduğu gerçeğini unutmak istese de bunu her gün düşünde gören bir ülkeye dair düşünceler… Eleştiriler, itirazlar, hükümler…
Ve o ülkenin eserinin eseri olan bir kitap…
Ahmet Kabaklı’nın okumak yetmez ezberlenmeli buyurduğu, Haluk İmamoğlu’nun ülkemizin trajedisi hem de komedisi diyerek andığı, Prof. Kaya Bilgegil’in elimde olsa okullarda okuturum dediği, Talat Sait Halman için polemikçi üslubuyla dikkat çeken, Muhittin Nalbantoğlu’na göre aydınlarımıza zorla okutulması gereken eserlerin başında gelen, yazarına “hayat denen mülakata bu kitabı yazmak için geldim” dedirten, her harfi fikir dolu bir eser.
Doğu-Batı kültür ve düşünce atlası sanki mübarek… Kısa kısa cümleler, zengin mi zengin başlıklar ve satırlar. O yüzden okuması kolay.
Ama okuma yazma bilmenin yetmediği kitaplardan. Anlamak gerekiyor. Anlaşılmak istiyor. Sabır en büyük yardımcınız. Cemil Meriç aceleye gelecek biri değil.
Kitabın en beğendiğim kısımları başlarda ki “Cemil Meriç Kronolojisi” ve sonlardaki “Kanaviçe” bölümü. Kronoloji’yi yazarın oğlu Mahmut Ali Meriç hazırlanmış. Kanaviçe; kitapta geçen isimlerin, olayların ve kavramların açıklandığı alan. Bir nevi geniş izahlı sözlük.
Bendeki 61. baskı. Bu Ülke, 2021 yılı itibariyle 47 yaşında. 47 yılda altmıştan fazla baskı. Düşünce ürünü bir edebi tür için oldukça başarılı ve ender rastlanan performansa sahip.
Yaşına bakarsak 1974’ten bu yana babalar ve evlatlar şeklinde özetlenebilecek en az iki nesli yetiştirdiğini söylemek mümkün.
Bu Ülke, herkesin okuması gereken bir kitap mı? Tartışmaya değer… Bana sorarsanız ihtiyaç duyanların okuması gereken bir eser. İhtiyaç, yani bilinçli bir tercih. Dostlar alışverişte görsün hesabından değil.
Benim için geç kalmış bir okumaydı itirafında bulunabilirim. Tesellim ise Cemil Meriç’in diğer kitaplarına olan ilgimin ve iştahımın artması olacak.
Yazarlık konusunda üslup, tarz kazanmak isteyenler için de gayet ideal. Ben biraz da bu yönüyle yaklaştım kitaba. Faydasını gördüm. Darısı başınıza.
Uzun cümlelerle kendini ifade eden ama bunu daha kısa cümlelerle de yapabileceğine inanıp örnek arayanlara Cemil Meriç’in eserleri isabetli bir adres tarifi olabilir.
“Bir kitabı okuma niyetiniz neyse kitap da o aslında.” dememde bir sakınca yoktur umarım.
Not: Öğrenciyken Osmanlı Türkçesi bir metni okuyarak kazandığım 20 liranın 18 lirası ile aldığım ilk Bu Ülke kitabım şimdi kimin kütüphanesinde bilmiyorum. Aradan yıllar geçse de özür beklemiyorum, kitabımı istiyorum. O kimse her kimse yazıyı okuyunca bana ulaşsın, müzakerelere başlayalım. 🙂