Ölüm (Leyla ile Mecnun)
Anlatacaktım ölümlerini bir sonbahar eşliğinde
Bir kış güneşliğinde
Fakat baktım bu ölüm değil diriliştir
Tabiatı aşan bir bildiriştir
Ne güz ne sarı renk bu göçü anlatır
Bu kan rengi bu kıpkızıl öçü anlatır
Görünüşte kırmızı gerçekte yeşil
Görünüşte öç hakikatte değil
Faninin sonsuzla barışması
Affın mağfiretle yarışması
Yaprağın düşüşü değil bu toprağa
Bir yıldırım çarpışıdır dağa
Sonbahar değil ilkbahardır
Ölümden sonra ölümsüz hayat vardır
Bulutlar açılır güneş çıkar
Yağmur taneleri inci tanelerine dönüşür
Deniz çalkanır saçar ortaya hazinesini
Anladım onlar ölmediler
Ölüm adına
Ölüm maskesini takınarak
Dönüştüler bir ışığa

Sezai Karakoç
Türk hikâyeciliğinin aşılmaz zirvesi olarak görebileceğimiz Mustafa Kutlu’nun bir kitabına da ser levha olan “Böyledir. Bizde iyiler ölmez, evliya olur aramızda dolaşırlar.” sözü, geleneğimizde ölüme, ötesine ve iyiye bakışı özetleyen eşsiz bir bakışa sahiptir.
Giriş cümlesi sizleri yanıltmasın. Yazıda Kutlu’nun bahse konu kitabını tanıtmayı amaçlamadık. Biz sadece “Bizde iyiler ölmez…” sözünden mülhem dostlarımızın kaybının derunumuzda bıraktığı tesiri, “Göz ağlar, kalp mahzun olur.” diyen Aziz Peygamber (sas) gibi dile getirmek istedik.
Şairin dizelerinde dile getirdiği gibi ölüm maskesini takınarak ışığa dönüşen dostlarımızı, ölümsüzlüğe yolcu ettiğimiz yârenlerimizi nemlenen gözlerimizin ve mahzun olan kalplerimizin rağmına dua eden dillerimizle ebediyete yolcu ederiz. Biliriz ki bu yolculuk şeb-i aruzdur; kulun Rabbi’ne, refk-i a’lâ’ya vuslatıdır. Bu vuslat emanet sabine, sevenin sevdiğine dönüşüdür, istircâdır. “İnnâ lillahi ve innâ ileyhi raciûn.” diye karşılık verdiğimiz çağrıdır.
“Allah’tan geldik ve elbette O’na döneceğiz.” diyerek bir refikimizi, bir yârenimizi, bir kardeşimizi, bir canımızı 22 Ekim Cuma (2021) icabet vaktinde o çok sevdiği, vuslatıyla yanıp tutuştuğu Samsun’da Hakk’a uğurladık. “Herkes, herkes için hayatı kolaylaştırsa!” sözünü dilinden düşürmeyen, kendi namına buna kusursuzca riayet etmeye çalışan, yumuşak başlığı ve tatlı diliyle gönül tabanını zenginleştiren kardeşimiz Lokman Ak, bizleri hüzne gark ederek ebedi âleme yolcu oldu. Geride eşini, yavrularını, anne babasını, kendisini seven dostlarını mahzun bırakarak dünya nöbetini baki kalan kubbede hoş bir seda bırakarak tamamladı.
Beş yılı aşkın bir süre kendisiyle aynı odada bir lokma simidi bölüşerek geçirdiğimiz zamanlarda paylaştığımız sevinçler, dertler, sırlar… Bizleri üzmeden, kırmadan, incitmeden geçen o güzel günler…
Bize miras kalan hatıralarınla dualarımızda, niyazlarımızda ve gönüllerinizde bizimle birlikte yaşamaya devam edeceksin. Çünkü “Böyledir. Bizde iyiler ölmez, evliya olur aramızda dolaşırlar.”
Arkadaşımız, dostumuz, kardeşimiz Lokman Ak; iyi ki seni tanıdık, güzel zamanlarda, mekânlarda ve işlerde bir arada bulunduk. Birlikte geçirdiğimiz anlar bizler için ne büyük bahtiyarlık ve ne büyük servettir.
Allah’ın (cc) mağfireti, Peygamber (sas) şefaati seninle olsun…
Menzilin mübarek, mekânın cennet, makamın âli olsun…