I
fotoğraflar da eskir
yüzler gibi
ve toprağa yenilir
her hatıra
asıllar gider
suretler gider
yalnız kalır gölgeler
II
kaderi buğdaylarla yazılır gelinciklerin
bilmeliydiniz bunu
mabetlerinde gölgelerine tapanlar
taşından koptuğunda değil
önceden yazılır
her kum tanesinin kaderi
ve bilmeliydiniz
hastane koridoru kokularının
kekik kokusu gibi çarptığını
sabahı geceden çalan
refakatçilerin duasının
yürekten çıktığını
bazı ellerin bile bile ayrıldığını
her babanın göğsünde
öpemediği evladını taşıdığını
sabahı gecenin doğurduğunu
her pervane bilir
ateşin yaktığını
ve her ölü bilir
toprağın kucakladığını
III
oysa yapay mutluluk dağıtır adresler
dijital hapishanelerde
çarpışır milyonlarca yalnızlık
milyonlarca yalnızlıkla
toplarsın, bölersin, çarparsın da
yine de bir etmez
en fazla ikidir sonuç
IV
önceden bilir kâğıtlar
ne yazılacağını üzerlerine
bazılarının alnında
boş kalmak yazsa da
ve bilir kâğıtlar
boş ve beyaz olsa da
temiz olmadıklarını
soluğu kesilen her duvar
elbette ağlar penceresine
sonra taşlar da
özler sılasını
gün gelir utanır şehirler
bizimse kalır üstümüzde
eylülden arta kalan
bir ekim yanılgısı
V
her gemi terk eder limanını
ve her mezar bekler ölüsünü
3 Ekim 2021 – Trablusşam/Lübnan
(3.35)