Bizimle İletişime Geçin

Edebiyat

Bir Hiç Yüzünden

Gece kâbuslarla pençeleşeceksem kendim için pençeleşeyim. Sakın bana bencil, egoist, popülist, hümanizma ayakları filan çekmeyin. Ben bunları, bu düşünceleri böyle du­rup dururken yolda bulmadım. Bunları bulana kadar nelerimi verdim, nelerimi kaybettim, ne kayıplar yaşadım, nelerden geç­tim, tökezledim, yaralandım, kırıldım, vuruldum, süründüm.

EKLENDİ

:

-bütün üçüncü tekil şahıslara adanmıştır-

Hayat felsefemi bu geceden itibaren değiştirdim. İstesem de istemesem de madem anlamıyorlar beni insanlar, ben de bu an­dan itibaren ayrı bir nefes, ayrı bir heves, ayrı bir hayat tarzı ve düşüncesi içine gireceğim. Bu kadar, bugüne kadar çırpınmanın, didinmenin, var olma kavgası vermenin hiç mi hiçbir anlamı ol­mayacak?

Böyle bir görüş de nerden esti diyeceksiniz durup du­rurken. Elbette bir anlamı olmalı. Beğenmenin anlamadan, anla­manın beğenmeden geçtiğini bilmeyenimiz yok. Öyleyse, beğe­nilmek için veya anlaşılmak için çırpınmanın, savaşım verme­nin, kendini yiyip bitirmenin ne anlamı var! Kaç zamandır kay­bettiğim, bir türlü varamadığım, belki de bulamadığım bu yitik sevdamı buldum. Hem de bir ‘hiç’ yüzünden. Ne kadar sevinsem, daha doğrusu ne kadar bu hiç’e sevinsem azdır. Yine eski uğraşılarıma döneceğim. Düşüneceğim, okuyacağım, yazaca­ğım, kendimle başbaşa kalacağım, kendimin olacağım, gece­nin ve yalnızlığın sesini dinleyeceğim doyasıya… Sorumlulukla­rın canı tümden cehenneme!

Bu andan itibaren kendimle başbaşa kalacağım. Hesapların, rakamların, entegral maksimum ve minimumları üzerine bina edilen, üzerine ince planlar kurulan bu dünya hayatının, kepazeliklerinin, maaş bordrolarının, girdi/çıktılarının, magazin medyanın kahpe, pislik, ucuz etlerin üze­rine bahse girdiği sözüm ona alçak yaşam tarzlarının canına ot tıkayacağım. Hepsi onların olsun. Maaşım da onların olsun, marklarım da dolarlarım da… Aydan aya borçlarım için biriktir­diğim üç beş kuruş da… Varsın bütün sorumluluklarımla birlik­te onların olsun. Daha rahat, daha zindeyim şimdi. Daha mağrur, daha onurluyum.

Gece kâbuslarla pençeleşeceksem kendim için pençeleşeyim. Sakın bana bencil, egoist, popülist, hümanizma ayakları filan çekmeyin. Ben bunları, bu düşünceleri böyle du­rup dururken yolda bulmadım. Bunları bulana kadar nelerimi verdim, nelerimi kaybettim, ne kayıplar yaşadım, nelerden geç­tim, tökezledim, yaralandım, kırıldım, vuruldum, süründüm… Bana ne olmuşsa bilin ki yine bir hiç yüzünden olmuştur. Bari bırakın yine bir hiç yüzünden hayat felsefemi değiştireyim.

Ar­tık sabah uyanınca hanımın dırdırından bıkmış biri olarak yü­zümde beliriveren bir tebessümcüğü çok görmeyin. Her gün ay­rı bir kaprise, bu benim sorumluluğum, bu benim hatam, bu be­nim yanlışım demesem, bana kızmayın. Dostlarımın iş zamanı beni yere göğe sığdıramadıkları an, arkamı dönüp gidersem da­rılmayın. Ama garip, çaresiz, kimsesiz ve gerçek bir dost eli uzanmayı umduğunuz ve beklediğinizde; arkanıza dönüp baktı­ğınızda kimseyi görmediğiniz gün bana hak vereceksiniz. Ve bi­ri gerçekten bir gün size, sizi seviyorum, diye içten gelen ilham­la, elinde olmayarak bir hata işlerse inanmayacağınızı biliyo­rum. Çünkü ben de inanmayacağım. Dedim ya, hayat felsefemi değiştirdim, bu andan itibaren…

Bu benim, ıztırab içinde, dört gün boyunca ateşler içinde yat­tığım bir hastalık esnasında, yüzüme bakmaktan bile tiksinip bir su bile vermeyen hanımın evden çıkıp gitmesinden sonra ulaştı­ğım son nokta…

Bir hiç yüzünden…

26 Eylül 1999

Daha Fazla Yükle

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Çok Okunanlar