Bizimle İletişime Geçin

Düşünce

Ermeni Meselesi Üzerine Bir Değerlendirme

Ermeni tehciri ve soykırım iddialarının tartışılmayan boyutları kalmadı. Tarihe objektif bakabilen, insaf ve izan sahibi herkes biliyor ki; iki taraflı istenmeyen bazı olaylar ve dramlar yaşanmış ancak, söylenildiği ve anlatıldığı şekliyle kesinlikle bir jenosit olayı söz konusu olmamıştır. Eğer böyle olmuş olsaydı, o dönemde İstanbul’da yaşayan 150 bin Ermeni’ye niçin dokunulmamıştır veya neden işe onlardan başlanmamıştır? Sorusunun cevaplandırılması gerekir.

EKLENDİ

:

En sonda söylenecek sözü en başta ifade edeyim ki; bir gün tüm dünya, Diasporanın ve Ermeni lobilerinin yalanlarını ve Türklerin geçmişinde jenosit (soykırım) gibi yüz karası kara lekelerin olmadığını anlayacaktır.

Osmanlı devleti Şubat 1919’da Ermeni meselesinin bağımsız ve tarafsız bir komisyon tarafından araştırılmasını istiyor fakat İngilizler bunu kabul etmiyor ve 144 üst düzey rütbeli asker ve yöneticiyi tutuklayıp Malta’ya sürüyor ve sorguluyorlar. Ancak, Ermenilerin sistematik bir şekilde katledilmesine dair en ufak bir delil bulamıyorlar. Şimdi de aynı çağrı devletimiz tarafından yapılmaktadır. Ne yazık ki Ermeni tarihçiler masadan kaçmayı yeğliyorlar, çünkü gerçeklerle yüzleşmek istemiyorlar.

Bazı ülke parlamentolarının almış olduğu sözde soykırım ile ilgili kararların herhangi bir yaptırım gücü yoktur. Hakeza ABD Başkanı Joe BİDEN tarafından 1915 olayları için soykırım ifadesinin kullanmasının da hiçbir kıymeti harbiyesin yoktur. Biz Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak hukuki bakımdan son derece sağlam bir konumdayız. Zira uluslararası soykırım sözleşmesinin geriye dönük işlemesi mevzubahis değildir. Geriye dönük işlemediği için kimsenin Türkiye’ye dönüp de “Sen bu işten sorumlusun” deme imkânı ve ihtimali yoktur. Bu durumda, ne tazminat taleplerinin geçerliliği olabilir ne de toprak taleplerinin. Her ne kadar hukuki bakımdan karşımıza bir problem olarak çıkmasa da politik olarak sürekli rahatsızlık veren, gerilim doğuran bir mesele olarak karşımıza çıkması kaçınılmaz gibi görünmektedir.

Temcit pilavı gibi her sene 24 Nisan öncesinde bazı art niyetli Türkiye düşmanı mahfiller tarafından gündeme getirilen konu hakkında kısa bir değerlendirme yapmak istiyorum.

Ermeni tehciri ve soykırım iddialarının tartışılmayan boyutları kalmadı. Tarihe objektif bakabilen, insaf ve izan sahibi herkes biliyor ki; iki taraflı istenmeyen bazı olaylar ve dramlar yaşanmış ancak, söylenildiği ve anlatıldığı şekliyle kesinlikle bir jenosit olayı söz konusu olmamıştır. Eğer böyle olmuş olsaydı, o dönemde İstanbul’da yaşayan 150 bin Ermeni’ye niçin dokunulmamıştır veya neden işe onlardan başlanmamıştır? Sorusunun cevaplandırılması gerekir.

Özellikle son zamanlarda küresel güç odakları, soykırım tezini; Türkiye’yi köşeye sıkıştırmanın en etkin yöntemi olarak kullanmaya başlamışlardır. Ermeni Diasporasının liderleri; Osmanlı’nın torunlarını sözde soykırımı itiraf etmeye zorlamak ve Türkiye’nin Avrupa Birliği ile ilişkilerini sıkıntıya sokmak için ellerinden geleni yapmaktadırlar. Türk kamuoyunda Ermeni meselesinin siyasi amaçlar için kullanıldığı ve Türkiye’nin AB üyeliğine karşı çıkan Avrupa çevrelerinin bu konuyu, Türkiye’nin AB eğilimini engellemenin aracı kılmak istedikleri şeklinde haklı bir kanaat bulunmaktadır.

Ermeni meselesi aslında tarihi ve arşiv boyutundan daha çok, düşmanlığı körüklemek için siyasi, ekonomik, fikri ve kültürel maksatlarla gündeme getirilmekte ve kullanılmaktadır. Tarihi soykırım, zulüm, vahşet ve karanlıklarla dolu bazı batılı devletlerin kendi işledikleri suçlara ortak aramaları noktasında şu hatırlatmayı yapmak gerekir ki;  Türk milleti hiç kimsenin günahının kefaretini ödemek ve yüklenmek zorunda değildir. Ayrıca şu sorunun da cevabının verilmesi gerekmektedir: Ermeni Diasporasının amacı tarihten mi intikam almak, yoksa Osmanlı torunlarından mı?

Türkiye’nin önünü artık geçmişte denenen çirkin (sağ-sol, alevi-sünni) senaryolarından sonra, en son umut bağladıkları Kürt kardeşlerimizin istismarı ile de kesemeyeceğini gören iç ve dış mihraklar, tarihi gerçekleri tersyüz etmek pahasına Ermeni sorunu balonunu şişirmeyi kendilerine hedef ve görev ittihaz etmişlerdir.

Ermeni meselesi konusunda bundan böyle her Türk vatandaşı mevki, makam ve konumu ne olursa olsun, bu meseleyle ilgili yeterli bilgiyle donatılmalı ve bilinçlendirilmelidir. Gerekirse Ermeni Diasporasının karşısında, Türk Diasporası da kurulmalı ve tarihi gerçekler anlatılarak, Erzurum’da, Van’da, Kars’ta, Ardahan’da… Ve daha birçok yerde, Ermeni komitacılar tarafından katledilen 513 bin masum Türk ile yakın tarihte Karabağ’da öldürülen binlerce Azeri Türkü’nün ve şehit edilen 42 diplomatımızın hesabı sorulmalıdır.

Tarihi gerçeklerin ortaya çıkarılması, tek taraflı haber ve yorumların engellenmesi için yazılı ve görsel tüm dünya medyasına, ayrıca olaylara ön yargılı yaklaşmayan tüm tarihçilere ve bilim adamlarına çağrıda bulunulmalıdır. Artık milli tarihlerin çatışmak için değil, geçmişteki bağlantılardan günümüz için dostluklar çıkarmak üzere yeniden okunduğu, değerlendirildiği ve uzlaşıldığı bir çağdayız.

Türk milleti geçmişte, günümüzde ve gelecekte üzerindeki kara bulutların ve kurulan komploların farkında olmak, birlik ve beraberlik içinde hareket etmek, tarihini bilmek ve milli kimliğini korumak zorundadır. Şeyh Edebali’nin Orhan Gazi’ye yaptığı şu nasihat unutulmamalıdır: “Geçmişini iyi bil ki, geleceğe sağlam basasın. Nereden geldiğini unutma ki, nereye gideceğini unutmayasın.“ Aynı konuyla ilgili başka bir büyüğümüz ise: “Tarih bir milletin hafızasıdır. Tarihini bilmeyen milletler, hafızası olmayan milletler gibidirler.“ demiştir. Milli ve manevi değerlerimiz asla ihmal edilmemelidir. Tarihteki ulu çınar yeniden boy atmış ve yeşermiştir. Asrın en büyük deprem ve tsunami felaketinin yaşandığı “Açe“ de Kızılay ve sivil toplum kuruluşlarının yaptıkları yardım karşısında, Açeliler; “Açe’nin Türkiye’nin bir vilayeti olması için ne yapmalıyız.“ demektedirler. Hakeza Irak ve Suriye’nin kuzeyindeki Arap, Türk, Kürt ve diğer soydaş, akraba ve komşularımızın dediği gibi…

Son söz olarak şunu söylemek isterim ki; Türk milletinin sorunu Ermeni sorunu değildir, Emperyalist sorunudur.

Çok Okunanlar