Bizimle İletişime Geçin

Edebiyat

Hadi Çıkalım Buradan

Hadi Çıkalım Buradan Diyorum; Geceyi Bırakıp Kaçalım Arsızca;

Yanardağ Ağzı Gibi Girelim Şafağın Koynuna; Varsın Aklı Çıksın Zerdüşt’ün;

Peki Kime Ne Olup Bitenlerin Bana Verdiği Acılardan?

EKLENDİ

:

Vakit yok çekip gitmeye buradan, yolların başı mahmur, yolların kabahati büyük; yağmur da açamıyor kapıları; kapıları tutan ırmağın ışıltısında yıkanmış bir yaprak olmak da yetmiyor bırakıp gitmek için, her şey kendini yanıyor, her şey paramparça, her şey sessizliğin içindeki çığlık gibi; her şey bir kaçışın akıbetinden geriye kalan bütün yorgunluklarını bırakıyor;  bütün mücrim bakışları cehenneme çevirmekte bir işe yaramıyor artık, hiçbir engel kalmadı önümde, etrafımı sarmış olan azgın alevin içinde yanarken bile elini uzatacak, bana gel diyecek biri de kalmadı etrafımda; beni bana bırakmak için ne varsa yapıyor, istiyor ki hiçbir şeyin kıymeti kalmasın yanımda; 

işim bitti, sonum geldi biliyorum; yalnızca:

Anladım ki susuzluk kadar kötü bir şey yok bu fani dünyada!

Artık önemli değildi bütün kırgınlıklarım kalabilirdi burada!

 

Neyse ki kervana katılmadım; zaten vaktim yoktu, aslında başıbozuk bir kervandan ne fayda olurdu ki bana, bunu düşünmem lazımdı, muhakeme etmem lazımdı;

çünkü öyle rast gele olmazdı, çok önemliydi bu mesele; sorsam mıydım acaba, kime soraydım ki;

kim anlardı ki yangından, yakıp kavuran ateşten; öyleyse burada kalmam da anlamsızdı artık; peki ne kalmıştı ki geriye bir aynadan başka hicran yarası sunacak bana; şaşmış kalmıştım güneş tutulduğunda, yer sarsıldığında bir şeyler olacaktı, taşın toprağın yanmasından çıkacaktı belâ, her şey bırakıp gidecekti beni; benimse vaktim yoktu çekip gitmeye; ben taş olsaydım da yanacaktım günahlarımdan; iş işten geçmişti zaten, anlamıştım; çarem kalmamıştı:

Peki, gideyim, gideyim de nereye gideyim bu halimle dedim?

Varsa yoksa görkemli bir yalnızlıktı payıma düşen kalabalıklardan!

 

Söze hacet kalmadı, uzun solumalardan sonra gün ışıdı, her şey anlaşıldı artık; açılacak kapılardan biri mutlaka alacaktı beni içeri; zikrin hallerinden doğacaktı güneş,

mutlaka kuşluk vakti tutacaktı beni, alnımdan öpecekti saba rüzgârı; kadınım dualara duracak bir sessizlikle yürüyecekti ardımdan, benimse hiç vaktim yoktu ateşin başından kalkıp gitmeye, yanmaya bir adım kala,

yola bir adım kala kervana katılsam mı dedim; korktum sonra, ya alırsa beni, ya alırsa beni gözlerinin derya deniz maverasına, ya ben öldüm ya kurtuldum yanmaktan; başka çaresi yok; yok benim vaktim ardımda kalacak şeylerin akıbetinden kaçmaya; çünkü öldüm, öldürdüm bir güzel içimdeki hayvanı:

Başka kim var kapılardan kapılara sürünerek gitmiş olan benim gibi?
Benim gibi sürçü lisan dolaşıp durmuş olan hayatın çıkmaz sokaklarında?

 

 

Daha Fazla Yükle

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Çok Okunanlar