İslam’ın en esası olan şehadet cümlesinde “la ilahe illallah” imanı, akideyi, “muhammederresullullah” amel-i salih’i ifade eder.
Gayb olan hakikatlere imanımızın somut yansıması olarak hayatımızı iman ettiğimiz zatın istekleri çerçevesinde düzenleriz ki; buna salih amel diyoruz.
Salih amel konusunda üstadımız, rehberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)’dir.
İmanın salih amelle desteklenmesi gerektiğine dair Kur’an-ı Kerim’de yapılan en etkili vurgulardan birisi Nur Suresi 63. Ayette yapılmıştır.
İmanın gereği salih ameli yerine getirmemeyi Allah Teâlâ “sıvışıp gitmek” olarak tabir etmiştir.
Ve “sıvışıp gidenleri” de açmış, “birbirini siper ederek sıvışıp gidenler” tabiriyle bir müminin sadece “iman ettim” diyerek mümin topluluğun arasına girmesinin tek başına onu kurtarmayacağını ifade etmiştir.
İnanan topluluğun bir ferdi olmak Allah ve Resul’ünün bir talebi olduğunda birbirini siper ederek sıvışmak değil; aksine o emri yerine getirmeye çalışmakta en önde olmaya çalışmak demektir.
Namazda birinci safın değeri ancak, iş olunca da birinci safta olmaya çalışılırsa gerçekleşir.
Namaz hasenat (bireysel ibadet) inanan topluma yönelik iyi işler salihat (toplumsal ibadet) kapsamındadır.
Hasenat (bireysel ibadet) çek yazmak gibidir, salihat (toplumsal ibadetler) hesabınızdaki para.
Hasenat salihate dönüşmüyorsa hiçbir anlam ifade etmez.
“Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki, onlar namazlarını ciddiye almazlar.” Maun, 107/4-5.
Sabaha kadar namaz kılın, her gün oruç tutun, her yıl umreye gidin; komşu ile aranız bozuksa, ticaretiniz düzgün değilse, eşinize iyi davranmıyorsanız, etrafınızı kırıp geçiriyorsanız, kaba-saba-agresif bir insansanız, çalışanınızın hakkını alnının teri soğumadan vermiyorsanız; “sıvışıp gidenler”, “boşa kürek çekenler” takımından olduğunuzu unutmayın!
“Ey mü’minler! Peygamber’in sizi çağırmasını, kendi aranızda herhangi birinin diğerini çağırmasıyla bir tutmayın. Allah içinizden birbirlerini siper edinerek sıvışıp gidenleri çok iyi biliyor. Rasûlullah’ın emrine aykırı hareket edenler, artık başlarına büyük bir belânın gelmesinden veya pek elemli bir azabın tepelerine inmesinden korkup çekinsinler.” Nur, 24/63.
