Bir ucu sendedir bu acıların
Sesindeki telaştan bir geçit açılır
Uçup giden masal kuşları için
Sır tutmayan bir ayna getirdim sana
Yüzünde gamzeler saklayan baharda bile
Sırtın dönük buğday tarlalarına
Bedeninde devinen nedensiz bir gül
Çiçeklenmiş bir ağustos gecesi
Âdem dirilmeden sendeleyen
Sol yanın sığınmacı öbür yanın özgürlük ağrıları
Ne kuşlar uçtu ne kayalar koptu yerinden!
Eylüldü demeye dilim varmadı
O son istasyon var ya!
Anıtlar Kurulu’nun insafına bırakılmış
Ölümü gömen her veda
Bir ihtilal kaldı orada
Ay ışığına muhtaçtı
Ağrı kesici tenhalığımız
Bir sarılabilseydik o istasyonda
Sağalırdı belki yaralarımız
Alı alnına düşmüş bir akşamın alacasında
Elimi al ki demiştin kurtulsun bu yalnızlıktan
Yerini yadırgıyor mütemadiyen
Tenimi yabancı bilmeyen süngü
Hep sıcak kalsın yaran
Soğuyan unutulur çünkü