Sayın hocam, mektubunuzu aldım. Zorlandığınızı ve öğretmenliğin sizin için pek uygun bir meslek olmadığını söylüyorsunuz. Hocam müsaadenizle otuz yıllık tecrübemle ve işin başında asla öğretmenlik düşünmeyen ama şimdi öğretmen olmak için yaratıldığını anlayan biri olarak size birkaç sözüm olacak.
Eğitim alanı, bilmek ve bilmemek arasında izlenmeye değer buhranlı bir maceradır. Ateşle suyun savaşı gibi. Cehalet savaşçısı değilseniz işin başında vazgeçin.
Sonuç almak, demişsiniz. Öğretmenlikte sonuçlar pek görünür olmaz ama her mezuniyette evrene dağılan rengârenk ışıklar, yepyeni kılcal damarlar vardır. Zihinlerinde sizin anlattıklarınızla yola çıkan gençler: İşte muazzam ve fotoğrafı çekilemeyen en önemli kazanç budur.
Öğretmen, öğrencideki umudu öldürme makinası değildir hocam. Öğretmen kişilikleri eşit büyüklükte parçalara bölmek için makine önünde bekleyen kişi değildir. Önlerinde belirsiz bir gelecek uzanan gençlerin karakter binasının yapı taşları, aynı renk ve aynı biçimde olmaya zorlanamaz. Salt kendini beslemek isteyen sağduyusuz bir dogma, herkesi aynı kalıp içine sokmaya çalışır.
Çok bulanık bir akış içinde modern zamanların genci. Var olabileceği bir alan arıyor. Sürekli biçimde ve sabırla seçenekler sunulmalı onlara. Sporun, sanatın, bilimin, müziğin, edebiyatın, sinemanın, tiyatronun ve hepsini kuşatan inancın da olduğu zengin alanlar…
Öğretmen bu alanların içinde inançla dolaşan destekçi, karşılık beklemeden yol gösterici olmalı ve meyvesini çok sonra görebileceği bir tohum attığını bilmeli. Bu çabada görünür olmak, parlak takdirler beklemek yoktur. Bu çabada maddi kazanç yoktur. Bu çaba kariyer peşinde olanlar için değildir. Eğer sizin için böyleyse vazgeçin hocam.
Ölü Ozanlar Derneği filmini izlemişsinizdir. Filmin bir sahnesinde öğretmen, öğrencileri okulun koridoruna götürür, orda eski öğrencilere ait fotoğraflar vardır. “Bakın gözlerine” der. Kamera siyah beyaz fotoğraflara yönelir ve öğretmen şöyle der:
“Onların da umutları, sevinçleri vardı; şimdi hiçbiri yok. Yaşadığınız günü kavrayın, çocuklar. Hayatınızı olağandışı yapın! Yaşam dolu olmayan her şeyi bozguna uğratmak ve ölüm geldiğinde aslında hiç yaşamamış olduğunuzu fark etmemek için hayatınızı olağandışı yapın.”
Bu konuşma öğretmenin okuldan gönderilmesine ama aynı zamanda bir dizi uyanışa yol açar. Öğretmen gitmiştir ama o gençler aynı gençler değildir artık. Umarım gidişiniz kaçarak değil, böyle bir dirimi sağlamak uğruna olur hocam.
Saygılar sunarım.