Sen gülünce
Göç yollarını şaşıran kuşlar üşüşüyor ellerime
Gecenin yan anlamlarına yaslıyorum yanağımı
Dinmiyor dilimdeki yalpa
Sonu gelmez bir bağışla, bağışla beni
Senin için kuş sesleri kadar küçük şeyler işte
İniyorum sesimin viran minarelerinden
Namahrem bir kelebeğin yanağına dokunmakla mubah
Deniz görmeyen tayfa tuhaflığında bir yanım
Ne zaman uçmaya yeltensem
Dünyanın tunçtan duvarına çarpıyor kanatlarım
Bildim, adınla açar güneş adınla doğar sabah
Korkaklığım bilmekliğimden değil kaygısından bilmediğimin
Kalbine dön demek kolay da
Adres kayıt alanında değil kalbi kimilerinin
Cuma gecesi güvercinlerinin sevinci var sesinde
Çalışmadığım yerden çıkıyor bütün sorular
Sevdiğin serçelerin kokusu sinince ellerine
Kalsaydın Oturup bir kıtanın iki yakasına ‘Yıkılma sakın’ diyebilirdik birbirimize
Adıma bakarak suyu sor bana, susuzluğu
Bıçağın dilini bilmem ben
Ne İsmail’im ne Züleyha’nın konuğu
Susmak ince işçilik ister
Aşk ki nakşîdir bundandır dilsiz oluşu