Dünyanın Renkleri
Türk Dünyasının Ruhanî Astanası: Türkistan
Türk İslam dünyasının manevi başkenti saydığı ve Türklerin inanç, toplum ve manevi hayatında önemli bir yere sahip olan mutasavvıf, şair ve Yeseviyye tarikatının kurucusu olarak bilinen Hoca Ahmed Yesevî’nin yaşadığı ve türbesinin bulunduğu yerde yaşamak ve bulunmak bizlere de nasip oldu. Zira kaderde burasını sadece görmeyi değil, Köklü geçmişten Güçlü Geleceğe sloganıyla Türk Kazak dostluğunun sembolü olarak kurulan ve halen 32 Türk devleti, akraba topluluk ve özerk cumhuriyetlerden gelen öğrencilerin bulunduğu Hoca Ahmed Yesevi Üniversitesinde görev yapmakta varmış. Tarihi süreç içerisinde pek çok insanın bu topraklara, bir gönül seferliği içerisinde hizmet ettiği ve faaliyetlerde bulunduğu bilinmektedir. Hizmet kervanının ruhu çok eskilere dayanmaktaydı. Bu gönül seferberliğinin ruhunu Tebe-i Tabiînin ileri gelenlerinden Süfyân-ı Sevrî’nin şu cümlesinde görmek mümkündür: “Türkistan’da ezan okumak Mekke’de namaz kılmaktan daha faziletlidir.”
EKLENDİ
-:
Yazar:
Ahmet Yıldırım, Prof. DrTürkistan, iki dünya eşiğidir,
Türkistan, her Türkün beşiğidir.
Mağcan Cumabayev (1893-1938)
Türk Konseyi 31 Mart 2021 tarihinde “Türkistan: Türk Dünyasının Manevi Başkentlerinden Biri” temasıyla çevrimiçi olarak düzenlendi. Bu toplantıda Kazakistan’ın Türkistan şehri Türk Dünyasının manevi başkentlerinden biri olarak ilan edildi. Zaten daha önce Kazakistan’da 19 Haziran 2018’de imzalanan kararname ile Güney Kazakistan eyaletinin ismi Türkistan eyaleti olarak değişmiş, böylece Kazakistan’ın Güney Kazakistan Eyaleti’nin adı Türkistan Eyaleti olmuştu. Türkistan kenti Çimkent’e 150 kilometre mesafesindedir. Bu tarihi şehri kısaca sizlere tanıtmak istiyoruz:
Tarihi kaynaklara göre 4. yüzyılda kurulan, eski adı “Yesi” olan Türkistan şehri, Türk-İslam dünyasının en eski ve bir o kadar da saygın yerlerinden biridir. Bu yönüyle Türkistan, Türk milletinin kimliği ve din anlayışının şekillendiği yer, Orta Asya’nın kalbi, merkezi ve ünlü Türk destanının kahramanı Oğuz Han’ın başkenti olarak tarihte yerini almıştır. Ayrıca Türkistan geçmişte Türklerin manevi başkenti (Ruhani astana) olarak kabul gördüğü gibi günümüzde de Türk Dünyası’nın manevi başkenti olarak kabul görmüştür.
Bu itibarla Türkistan uzun yıllardan beri Orta Asya’nın önemli bir ilim ve irfan merkezi olmuştur. Bu şehirden değerli âlimler, filozoflar, yazarlar ve bilginler çıkmıştır. Bunlar arasında büyük bir mutasavvıf, gönül eri, İslam’ın ve Türk Dili’nin yaşaması için kendini vakfeden, bütün Türk ve İslam Dünyası’nın manevi önderlerinden birisi olarak kabul gören Hoca Ahmet Yesevî’dir. O Türkistan’da İslâm’ın ana esaslarına dayalı tasavvuf anlayışını geliştirmiş, ilim, edebiyat ve sanata önem veren irfan ocağı inşa eden ve geliştiren bir şahsiyet olarak temayüz etmiştir. Bu anlayışı büyük şairimiz Yahya Kemal Beyatlının “Şu Ahmet Yesevi kim? Bir araştırın göreceksiniz. Bizim milliyetimizi asıl O’nda bulacaksınız?” ifadelerinde de görmek mümkündür. Buna bağlı olarak Hoca Ahmet Yesevi’nin yolundan gidenlerin sevdalılarının gönlünde de Türkistan şehrinin ayrı bir yeri vardır. Özellikle Timur’un 1396’da onun mezarının bulunduğu yerde yaptırdığı türbe sonraki devirlerde şehrin öneminin sürmesine vesile olmuştur. Hoca Ahmed Yesevî “Hazret-i Türkistan” adıyla da anıldığı için şehrin Türkistan adı buna bağlanmaktadır. Eser Türkiye tarafından 1993 yılında başlayan restorasyonla yenilendi. Ayrıca 2000 yılında Kazakistan hükümeti büyük etkinlikler ve törenlerle Türkistan şehrinin kuruluşunun 1500 yılını kutladı. Şehirde başta Kazaklar olmak üzere, Özbekler ve Ahıska Türkleri yaşamaktadır. Halkın geliri önemli ölçüde hayvancılığa ve tarıma dayanmaktadır.
Türkistan şehri sadece ruhanî tarafıyla değil, ayrıca tarihi ipek yolu üzerinde olması itibariyle ticarî ve maddî yönü de olan bir şehirdir. Şehre girerken yük ve yolcularıyla deve ve at kervanların heykellerin bulunması bize şehrin bu yönünü hatırlatmaktadır. Bu heykellerin benzeri tarihi Semerkant şehrinde, Recistan meydanının girişinde de bulunması bütün buraların büyük bir medeniyetin parçaları olduğunun adeta ispatı gibidir.
Türkistan’a girişinin yolun sağ tarafında binlerce hektarlık arazi üzerine 1992 yılında temelleri atılan Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk Kazak Üniversitesinin Külliyesi bulunmaktadır. Külliyede Kazakistan zengin tarihinden motifler ve semboller taşıtan, binalar yan yana sıralanmışlardır.
Türk İslam dünyasının manevi başkenti saydığı ve Türklerin inanç, toplum ve manevi hayatında önemli bir yere sahip olan mutasavvıf, şair ve Yeseviyye tarikatının kurucusu olarak bilinen Hoca Ahmed Yesevî’nin yaşadığı ve türbesinin bulunduğu yerde yaşamak ve bulunmak bizlere de nasip oldu. Zira kaderde burasını sadece görmeyi değil, Köklü geçmişten Güçlü Geleceğe sloganıyla Türk Kazak dostluğunun sembolü olarak kurulan ve halen 32 Türk devleti, akraba topluluk ve özerk cumhuriyetlerden gelen öğrencilerin bulunduğu Hoca Ahmed Yesevi Üniversitesinde görev yapmakta varmış. Tarihi süreç içerisinde pek çok insanın bu topraklara, bir gönül seferliği içerisinde hizmet ettiği ve faaliyetlerde bulunduğu bilinmektedir. Hizmet kervanının ruhu çok eskilere dayanmaktaydı. Bu gönül seferberliğinin ruhunu Tebe-i Tabiînin ileri gelenlerinden Süfyân-ı Sevrî’nin şu cümlesinde görmek mümkündür:
“Türkistan’da ezan okumak Mekke’de namaz kılmaktan daha faziletlidir.”
Şehir merkezine ulaşıldığında Hoca Ahmet Yesevi türbesi etrafı takriben 700 bin gül fidanlarıyla çevrilmiş geniş bir yolun sonunda bütün ihtişamıyla ayakta durmaktadır. Türbe binasının yanı başında tarihi mescit, çok eski zamanlara ait tarihi kalıntılar ve Hazret’in inziva döneminde yaşadığı öne sürülen yer altındaki küçük mahzen bulunmaktadır. Türbe’nin etrafında Türkistan tarihine ışık tutan zengin tarih müzesi, etnografya müzesi Türkistan büyükleri müzesi ve daha başka müzeler büyük Türk medeniyet ve uygarlığına meraklı ziyaretçilerinin hizmetindedir. Türbe UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınmıştır. Şehirdeki en görkemli yapı Yesevi’nin külliyesidir, yöre halkı bu külliyeye “kesene” demektedir. Yeni evlenen veya dileğinin kabul olunmasını isteyen kimselerin dua ettiği yerler arasında yer alır.

Hoca Ahmet Yesevi Türbesi
Şehri tanımaya devam edecek olursak Türkistan, konum itibarıyla Taşkent, Bişkek, Almata, Çimkent, Moskova demir yolu güzergâhı üzerinde bulunduğu için Orta Asya’nın önemli başkent ve şehirlerinden kalkan trenler, Türkistan üzerinden Kızıl Orda ve Aktöbe’den geçerek Rusya Fedarasyonu’na ulaşır ve Moskova’ya varır. İstasyonun ana binası meydana hâkim muazzam bir mimari yapıttır.
Türkistan kentinde dikkat çeken en önemli binalardan biride Türkistan tiyatro binasıdır. İstasyona yakın bir mesafede bulunan tiyatro binası dış görünüm, giriş kısmı ve ana salonu tarihi görüntüsüyle dikkat çekmektedir. Türkistan’ın içerisinde bunlar dışında önemli ve görülecek yerler olabilir.
Bütün bunlarla birlikte Türkistan kentinin etrafında da tarihi ve doğal zenginlikleriyle dikkat çeken yerler ve mekânlar da bulunmaktadır. Bunlarda biri Hoca Ahmed Yesevî’nin türbesini ziyaret etmeden önce ziyaret edilmesi gereken hocası Arslan Bab’ın türbesidir. Halk arasındaki “Arslan Baba’da gecele, Hoca Ahmed’den de dile” şeklindeki kalıplaşmış sözün mânâsı burada yatmaktadır. Arslan Baba’nın kabri Otrar şehrindedir ve kabrinin başına kubbeli bir anıt mezar inşa edilmiştir. Arslan Baba’yı ziyaret ettikten sonra Tarihi Otırar şehrinin kalıntılarının bulunduğu Şavuldur kenti gelmektedir. Otırar Kalesi’nin yıkıntıları binlerce hektar araziyi kaplamaktadır. Şu anda kapsalı biçimde bu kazılar ve araştırmalar devam etmektedir. Ama bu büyük kentin kalıntılarının günümüzde ancak çok küçük bir bölümü gün ışığına çıkarılmış durumdadır. Otırar şehrinden çıkarılan tarihi eserler 10 kilometre uzaklıktaki müzede sergilenmektedir.
Gezilmeye değer yerlerden biri Türkistan’a 30 kilometre yakındaki Kentav kentidir. Kentav şirin ve sevimli bir kasaba konumundadır. Sovyetler Birliği döneminde kapalı bir maden kenti olan Kentav geniş caddeleri, ormanı andıran geniş parkları ve düzgün şehircilik planlamasıyla dikkat çekmektedir.
Burada ziyaret edilmesi gereken ilim merkezlerinden Türkistan şehrine bağlı Karnak Medreselerinden bahsetmekte fayda vardır. Tarihi Karnak kasabası Türkistan’a 10 kilometre mesafede yer almakta olup, yemyeşil çevresi, meyve bahçeleri ve üzüm bağlarıyla ünlüdür. Pek çok değerli ve tarihi el yazması eserin halen buradaki aile kütüphanelerinde bulunduğu öne sürülmektedir. XIX. Asrın son yıllarında Karnak medreseleri Orta-Asya’da Buhara medreselerinden sonra dini ve ruhanî merkezler olarak kabul görmüştür. Bu medreselerle ilgili bilgilerimiz sınırlıdır. Karnakta bulunan Medreselerin sayılarının 4 ile 15’den fazla olduğu belirtilmektedir. Dört medrese; Halba, Molla Haşir, Abdulhayr Kadı ve Şa Muhammed Eşan adlarıyla bilinmektedir. Şa Muhammed Eşan medresesi Karnak’taki en büyük medreseler arasında yer alır ve Karnak ismini yükseklere çıkaran ve tanıtan meşhur Kazak şair Abay Kunanbayev, dedesi Şortanbay Kanayoğlu gibi birçok büyük şahsiyet bu medreseden ilim almıştır. Elde edilen bilgilere göre medrese sadece erkeklere yönelik olmayıp medrese müderrislerinin eşleri ve kız kardeşleri ilim sahibi kimseler olduklarından onlar da kız öğrencilere ders vermiş onları eğitmişlerdir. Burada birkaç yerde kız medresesi olduğu belirtilmektedir. Bu yönüyle de bu medreselerin önemini ortaya koymaktadır. Doğrusu Türkistan sınırları içerisinde yer alan Karnak medreselerinin Kazakistan din eğitimi için çok önemli bir tecrübe olduğunu ve dikkate alınması gerektiğini düşünüyoruz.
Bu vesileyle kısa da olsa bu yazımızda Türkistan şehrini tanıtmaya ve bu şehirle ilgili izlenimlerimizi sizinle paylaşmaya çalıştık. Gerçekten bu özel şehir ve insanlarıyla ilgili yazılacak çok söz vardır ve anlatılacak çok yön bulunmaktadır. Tarihine, medeniyetine, kültürüne ve geçmişine ilgi duyan her insanımızın için başta Türkistan olmak üzere bütün ata yurdu görmesini, o güzel yerleri dolaşmasını ve oralarda yaşayan insanlarla tanışmasını ve güzellikleri diğer insanlarla paylaşmasını temenni etmekteyiz. Yeni dönemde bu kentle ve imarıyla ilgili çok güzel çalışmalar yapıldığını, ulaşım için yollar, havalimanı, yeni üniversite kurulması ve tarihi dokuya uygun binalar yapılması gibi güzel haberler duyuyoruz.
Bu güzel şehri görmemiz ve ziyaret etmemiz dileğiyle hoşça kalın.
Kaynakça:
Abbas Karaağaçlı, Türkistan Kal’ası,
Ahmet Taşağıl, “Türkistan”, DİA, İst. 2012, XLI, 556-560.
Ahmet Yıldırım, Hoca Ahmed Yesevî’nin Hadis Kültürü, Ankara 2012.
Beğenebileceğiniz Gönderiler


Çok Okunanlar
- Söyleşi-
D. Mehmet Doğan: Bizim Hakikatle Temasımız Kelimeler Üzerindendir
- Düşünce-
Bilim ve Bilimizm: Coğrafya Dersi mi Din Dersi mi?
- Söyleşi-
7 Soruda Ramazan – Nurullah Öztürk – RTÜK Üyesi
- Tarih-
II. Abdulhamit ve Sosyal Devlet
- Din ve Hayat-
Yeni Bir Ramazan Olsun
- Edebiyat-
Sarı
- Din ve Hayat-
Peygamberimizin Ramazan Ayını İhyası
- Edebiyat-
Âşık Veysel’in “Anlatamam Derdimi Dertsiz İnsana” Adlı Şiirine Bir Yaklaşım Denemesi