Prof. Dr. Hulusi KILIÇ, ismini duyanlarda bilgiye değer vermek, doğruluk, samimiyet, vefa sahibi olmak gibi Müslümanların hayatında önemli yer tutan birçok önemli vasıfları çağrıştıran ilim ve amel sahibi, muvahhid, İslam ümmeti için dertlenen davası olan örnek bir âlim. Her insan gibi bu dünyadaki ömrünü tamamladı ve irtihal ederek Rabbine kavuştu.
Muhterem Hocamı 1989 yılında Bursa İlahiyat Fakültesini kazanıp hazırlık sınıfında Arapça derslerimize girmesi ile tanıma fırsatım oldu. Hazırlık sınıfında kısa süreli bir “ilahiyata niçin geldim” sorgulamasının akabinde onun rehberliğinde sıkı bir Arapça sarf-nahiv tedrisatı görmeye başladık. Çünkü idealimde ilahiyat fakültesini değil, sayısal nitelikteki bir bölümü kazanmak vardı. Kader ise benimle ilgili Hulusi Hocamla bağlantılı ağını ilmek ilmek örmeye başlamıştı. Hayrettin Karaman Hocanın hazırladığı Arapça dilbilgisi kitabını ezberlememiz gerektiğini ilk zamanlarda anlamsız bulsak da, nihayetinde Arapça öğrenmenin tek yolunun onun dediklerini yerine getirmek olduğunu ben ve arkadaşlarım anlamış ve kavramıştık. Kendisinin konulara yaptığı ilaveler ve Arapça dilbilgisi kitabındaki kural ve bilgileri örnek cümleleriyle adeta yuttuk. Diğer hazırlık sınıfındaki arkadaşlar bizim hâlimize acırlardı ama sonuçta Arapça metinleri okuyabilecek seviyeye geldik. Diğer sınıftakiler ise günlük birkaç Arapça cümleleri ezberlemekle yetinmişlerdi. Yani diyeceğiniz zor da olsa, ilkeli ve idealist Hocamız sayesinde biz başarmıştık. Bugün ilahiyat alanında klasik Arapça metinleri okuyabiliyorsam, hocamın bize öğrettiği Arapça sayesindedir. Allah kendisinden razı olsun.
Hocam sadece Arapça öğretmekle yetinmez, bize İslam dünyasının temel meseleleri ile ilgili aktardığı bilgi ve tespitlerle bir Müslümanın olgu ve olaylar karşısında nasıl tavır takınması, nasıl çözüm getirmesi hususunda yolumuzu aydınlattı. Bu sayede İslam ümmetinin karşılaştığı sorunların bütüncül ve kapsayıcı bir bakışla çözülebileceğini anladık. Yerel ve bölgesel önerilerin sadece pansuman tedavisi niteliğinde olacağını, son asırlardaki Müslümanların bu sebeple istedikleri aydınlığa kavuşamadığını kavrama fırsatımız oldu. O, Diyarbakır’da dünyaya gelmiş bir Kürt’tü. Ama hiçbir zaman birilerinin dediği gibi Kürtçülük yapmadı. Maalesef şunu da söylemek istiyorum, Kürt olması sebebiyle umulmadık kimselerden saçma sapan haksız muamelelere maruz kaldığı da bir gerçeklik. Bunu yapanlar şimdi ne düşünüyorlardır acaba?

Anadolu’nun zorlu bir bölgesinde hayata gelen birçok insanın karşılaştığı olumsuzlukları yaşadığı için meselelere bakışı biraz farklıydı. Ancak ondaki bu farklılık kesinlikle bölgeciliğe ve ayrımcılığa yönelik değildi. Gerçekliğe, samimiyete ve insanlığa dayalı idi. Kendisi çalışkan, idealist, kırkambar tipi her konu hakkında bilgili olmanın doğal sonucu olarak kabına sığmazdı. Olup biten olumsuzluklara sessiz kalmaz, yüksek perdeden hataları dile getirir, gerektiği şekilde eleştirir ve hakkı savunurdu. Dili sert ve soyadı gibi keskin bir kılıç gibiydi. Ama hep doğrudan ve haklıdan yanaydı. Onun temel ilkesi “dost, her halükârda sırt sıvazlayan, her dediğin doğru diyen değil, gerçekleri acı da olsa arkadaşının yüzüne söyleyendi.”
Muhterem Hocamın bizimle kurduğu samimi diyalog sonucunda İslami ilimler hakkında kapsayıcı ve nitelikli bilgileri edinme fırsatımız oldu. Onun bize verdiği bir ilahiyat tahsili yapan öğrencinin okuması gereken aklî ve naklî ilimlere ilişkin temel eser listesi sayesinde zihnimizi aydınlatan sistemli bilgileri öğrendik. Şahsen bu listedeki kitaplarla birlikte başta Elmalı’nın tefsiri olmak üzere birkaç tefsiri okuyunca, bunun üzerine hadis kaynağı olarak Sahih-i Buhari’nin muhtasarı Tecrid-i sarîh’i fişleyerek inceleyince adeta ilimlerin kapısını aralamış oldum. Bu sayede hangi kitabı, hangi ilim adamını takip edeceğim konusunda sağlıklı bir metoda sahip oldum. Faydasını yakinen gördüğüm için bir hoca olarak onun bize verdiği kitap listesini öğrencilerime tavsiye etmeyi hâlen devam ettiriyorum.
Muhterem Hocam söylem, davranışlar ve yaptıklarıyla bizlere örnek olan bir insandı. Onun hakkında yazılacak ve söylenecek çok söz olacaktır. İlmî çalışmalar yapılacaktır. O, duruşuyla bulunduğu ortama damgasını vurmayı başarmış âlim bir kişilikti. İnsanlığıyla, mertliğiyle, dürüstlüğüyle o, bu dünyayı şereflendirdi. Onu tanıdığım ve öğrencisi olduğum için Rabbime binlerce kez şükrediyorum. Kendisi Rabbimin rahmetine kavuşurken, biz bir değeri kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyoruz.
Kendisi için Yüce Rabbimden rahmet diliyorum.
Balıkesir/ 20 Temmuz 2025
Öğrencisi Doç. Dr. Mehmet Fatih ÖZEROL

Allah rahmet eylesin, mekanı Cennet olsun