Bizimle İletişime Geçin

Edebiyat

Zaman Şimdi…

Yalnız olmanın ekmeksiz bir katık gibi gururlu bir tavırla sakince yendiği, soğuk sular gibi duraksanarak içildiği, ondan bundan yol üstü figüranlardan bir zaman sonra vazgeçmenin dayanılmaz hafifliğine alışıldığı, tek kahramanı ‘ben’ olan fantastik hayat romanımızın sayfalarının sonuna gelmeye de öyle alışacağız işte.

EKLENDİ

:

Suların ve elektriklerin kesik olmasının normal karşılandığı, çinko kazanlarda ısınmaya hazır suların ve kare sehpalarda beyaz mumların bekletildiği, yığınların dirsekleyerek saldırdığı minibüslerdeki şoförlerin arabesk ağalar olduğu, elektrik kesilince troleybüslerin yol ortasında saatlerce beklediği ama Boğaz’da henüz nahif yalı güzellemesinin devam ettiği, gökdelen modasının gökleri ele geçiremediği zamanların insanıydık. Ama kalmadık orda. Alıştık yeni zamana.

Karanlık kış akşamlarında Laleli caddesine dökülen sarı ışık nehrinde bütün o dönerciler, lokumcular, okey şakırtılarının yükseldiği kahvehaneler boyunca yürürken, Marmara’yla Karadeniz’i aynı anda kucaklamış kadim şehrin emektar vapurlarında yüzümüzü tuzlu serin rüzgârlara verip Galata’nın, Kız Kulesi’nin silüetini göz hafızamıza nakış gibi işlerken kendimizi, kıyısında köşesinde suni göller barındıran bu kafeteryalar, merkezler, başkanlar, okullar, memurlar kentinde bulduğumuzda da alıştık yeni mekâna.

Yalnız olmanın ekmeksiz bir katık gibi gururlu bir tavırla sakince yendiği, soğuk sular gibi duraksanarak içildiği, ondan bundan yol üstü figüranlardan bir zaman sonra vazgeçmenin dayanılmaz hafifliğine alışıldığı, tek kahramanı ‘ben’ olan fantastik hayat romanımızın sayfalarının sonuna gelmeye de öyle alışacağız işte.

Bekleriz bir zaman daha kalabalık caddelerde gezerek. İçimizin kuru toprağını eşeleriz, tohum atar bekleriz, kocamış ağaçları silkeler, bekleriz; fundalıkları sular bekleriz, kör kuyuya bakraç salar bekleriz. Hür kuşları gözlerimizde saklar bekleriz.  Kurbağanın sıcak suya alışması gibi uyuşuruz zamana karşı. Çıkamayız kararlı bir sıçramayla “ân”ı görmek için. Halbuki gidiyor gitmekte olan. Eriyor erimekte olan.

“Hatırla, hatırla, bu şimdi ve şimdi ve şimdi… Yaşayın, hissedin, tutun.”

Çok Okunanlar