Bizimle İletişime Geçin

Din ve Hayat

Bu Da Geçer Ya Hû…

Bu dünyada ne gam, ne dem bâki değildir. Kalıcı olan yegâne varlık, bizi ve kâinatı yaratan yüce Allah’tır, bir de bu gök kubbede bâki kalan, gönüllere diktiğimiz iyilik fidanlarıdır. Onun için; Zor diyorsun, zor olacak ki imtihan olsun. Derdin ne olursa olsun, umudun her zaman Allah olsun… Gam çekme, endişe etme Allah var… Sarmışsa etrafını dertten duvarlar; İhanet, istismar, vefasızlık, tuzak, kumpas kuşatmışsa seni, ‘’günleri döndüren, devranı değiştiren Allah’tır.’’  Bil ki bu da geçer ya Hû!

EKLENDİ

:

Bir imtihan dünyasından geçiyoruz… Var oluşumuz bir imtihan, varlığımız imtihan, yokluğumuz, yoksunluğumuz imtihan. Açlık imtihan, zenginlik imtihan. Hastalık imtihan, sağlık imtihan. Ve bütün bir ömür imtihan…

Dünya hayatı dikensiz bir gül bahçesi değil, asla da olmayacak. Dünya hayatı, hepimiz için meşakkatlerle, sıkıntılarla, zorluklarla, kimi zaman da lütuflarla ve ilahî ikramlarla dolu bir imtihan…

Gerçi her ne kadar şimdilerde daha çok hat sanatının nadide örneği olarak duvar yazısına dönüşmüş olsa da, bu imtihan sürecinde tevekkül içeren, maneviyatımızı besleyen güzel bir deyiş var aslında…

O da eşyaya vurulan fanilik mührünü en iyi hatırlatan, her şeyin geçici olduğu gerçeğini en çarpıcı haliyle yüzümüze vuran ve bugün için daha da bir anlam kazanan bir deyiş…

‘Bu da geçer ya Hû’…

Salgın günlerinin perişanlıkları toplumsal psikolojimizi bozdu… Karamsarlıklar, krizler, korkular ve kaygılar hayatın tüm ünitelerini tehdit ediyor…Teskin edici cümlelere, teselli verici tavsiyelere şiddetle muhtaç olduğumuz günlerden geçiyoruz…

Tevekkül ve teslimiyetimizi tamamlayacak reçetelere ihtiyaç duyarken, bu cümle gerçekten sadra şifa olacak bir ilaç gibi…

“Bu da geçer ya Hû”… Her dem geçer; canlara sık sık uğrayan hasret, korku, pişmanlık, neşe, sevinç, keder, ıstırap, saadet gibi türlü türlü ruh halleri de gelip geçer …

Nitekim bu durumu Hak aşığı Yunus şöyle ifade eder:

“Hak bir gönül verdi bana, ha demeden hayran olur

Bir dem gelir şâdan(sevinçli) olur bir dem gelir giryân(ağlayan) olur

Bir dem sanarsın kış gibi şol zemheri olmuş gibi

Bir dem beşaretten doğar hoş bağ ile bostan olur”

Hüznün bin bir kıskacında çile çeken insanların hazan bulutlarını aralayıvermeleri için şifalı bir terkiptir… “Bu da geçer Ya Hû!”

Mü’min ve mütevekkil olanın başına her ne geldiyse isyana kapılmadan dillerinden dökülüveren bir teselli pınarı olmuştur “Bu da geçer Ya Hû.”  Unuttuğumuz bu terkibin içerisinde aslında büyük bir âlem gizlidir.

Hüsn-i hatla yazılmış bu cümleyi içeren, teslimiyet, sabır ve rızayı anlatan hikmetli ikaz levhası aslında bizi şu hakikate çağırır:

“Ey insan! Sana gelen gamlar ve sürurlar, senin gönül hanende bir misafirdir. Sakın onların daimî olduğunu zannetme! Gelen fâni gamlara üzülme, çünkü onlar gidicidir. Fâni sürurlara da fazla sevinme; zira onların da bekası yoktur.”

Adeta bu hakikati fısıldayan Mevlana da şöyle der:

“Gam ve keder bir hazinedir. Senin hastalığın ve başına gelen belâlar, sıkıntılar da birer hazinedir.”

“Ey Hakk yolcusu! Gam ve kederin varsa sevin! Onlar, yârin senin için hazırladığı buluşma tuzağıdır. Zira insan gam ve kederle dolu olduğu zaman Hakk’a sığınır, Hakk’ı hatırlar.”

“Keza gam ve keder, gönül aynasının üzerindeki tozları üfleyen manevi bir lütuf rüzgârıdır; sakın onu kötü bir fırtınaya benzetme!..”

Yine aynı şekilde hem dünyaya tapınırcasına bağlanan, böylece yüreği taşlaşan, hem de bin bir sıkıntı içinde kıvranan, dertlenen insana ne güzel bir ders verir. “Bu da geçer Ya Hû!.”

Evet, “Bu da geçer” , dert de geçer, sıkıntılar da geçer. Üzüntü ve kederin açmazları lav sıcaklığında yürekleri dağlasa da uzun sürmez,  çünkü bu vaziyet, mutlaka zail olup gider, eriyiverir. Çünkü “Küllü hâlin yezûlü (Her hâl geçicidir.)” Geçip gitmez sanılan acılar gri ızdıraplarla beraber, uzaklaşıverir gönül ikliminden…

Ve bundan sonra dillendirilecek dua…“Elhamdülillâhi alâ külli hâl=Bize lutfettiği her hâle karşı her türlü hamd Allah’a aittir.”

Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Hanginizin davranışça daha iyi olduğunu deneyerek göstermek için ölümü ve hayatı yaratan O’dur. O, güçlüdür, çok bağışlayıcıdır.” (Mülk, 67/2)

Dünya hayatı, ölüm, bütün bunlar bizim için birer imtihan vesilesidir. Bakalım hangimiz daha iyi amellerde bulunacağız. Öyleyse bizim bu hayatı iyi değerlendirmemiz gerekiyor.

Kimi zaman bir sıkıntı, bin hayır kapısını açar. Umutların tükendiği her noktada, Allah’ın rahmet ve umut kapısı hep açıktır… Böylesi günlerde bize düşen şöyle demektir:

“Gamına gamlanıp olma mahzun

Demine demlenip olma mağrur

Ne dem bâki, ne gam bâki, hû.”   (Muhibbi [Kanuni])

Bu dünyada ne gam, ne dem bâki değildir. Kalıcı olan yegâne varlık, bizi ve kâinatı yaratan yüce Allah’tır, bir de bu gök kubbede bâki kalan, gönüllere diktiğimiz iyilik fidanlarıdır.

Onun için;

Zor diyorsun, zor olacak ki imtihan olsun.

Derdin ne olursa olsun, umudun her zaman Allah olsun…

Gam çekme, endişe etme Allah var…

Sarmışsa etrafını dertten duvarlar;

İhanet, istismar, vefasızlık, tuzak, kumpas kuşatmışsa seni, ‘’günleri döndüren, devranı değiştiren Allah’tır.’’  Bil ki bu da geçer ya Hû!

Dertlerin kalbinde en onulmaz yaralar açmışsa; unutma ki bu da geçer ya Hû!

İçinden çıkılmaz sokaklarda mahrum kalıp gözyaşı döküyorsan eğer; hatırla ki bu da geçer ya Hû!

Kırdılarsa seni, ezip geçtilerse eğer; Rabb’inin merhametine sığın, bu da geçer ya Hû!

Seni kıranlar, seni üzenler, güç ve kuvvete sahip olup zalimlik yapanlar, bilsinler ki elbet bu da geçer ya Hû!

Her varlık, her olay ve başına gelen her şey birer gölgeden ibarettir. Hiçbir şey kalıcı değil, dertlerin dahi… Sen Rabb’ine sığın ve O’nun sonsuz rahmetinden iste! Umudunu hiç kaybetme, zira derdi veren Allah (c.c.) dermanını da yaratmıştır. Unutma ki mum alevinde titreşen gölgeler gibidir dertlerin…

Güneş doğduğunda hepsi kaybolur, yerini aydınlık alır. Buna inan ve de ki: “Bu da geçer ya Hû.”

Kula düşen korku dağında kavrulmak değil, tedbiri elden bırakmadan Rabbine tevekkül etmektir…

Çünkü Allah var, gam yok!

Çok Okunanlar