Bizimle İletişime Geçin

Şahsiyet

Sezai Karakoç ve Ayın Fethi

Sezai Karakoç, 17 yaşında bir gençtir… Gaziantep Lisesi’nde okumakta ve son sınıftadır. O yıllar, Necip Fazıl ve Büyük Doğu’yu yakından takip ettiği yıllardı. Bir gün dergide yayınlanmak üzere yapılan seçmelere “Sabır” adlı şiirini gönderir. Necip Fazıl Kısakürek’in çıkardığı Büyük Doğu Dergisi’nde bu şiir, 300 şiir arasında birincilik kazanır.

EKLENDİ

:

Çağ, büyük bir değişme çağı… Yarın neye gebedir, bugünden kolay kolay kestirilemez. Geleceğin önceden görülemez ve kestirilmezliğini hesaba katmayanlar büyük bir aldanışa da düşebilirler…

Merak, canlıları yeni şeyler öğrenmeye yönlendiren bir his… İnsanlar, Dünya’nın uydusu Ay’ı da merak ediyordu. Bunun için uzay istasyonları ve araçları inşa edildi.

İlk insanlı Ay yolculuğu, 16 Temmuz 1969’daki fırlatılışla tarihe geçen Apollo 11 dir. Amerikalı Neil Armstrong, Edwin Aldrin, Michael Collins isimli Ay astronotları taşıyan bu araç, 20 Temmuz 1969 tarihinde ay yörüngesine girer. Ay örümceği adlı modülün Ay’ın Sessizlik Denizi (Sea Of Tranquillity) bölgesine yaptığı inişin hemen ardından Neil Armstrong, Ay yüzeyinde yürümüştür. 15 dakika sonra onu Edwin Aldrin izlemiştir. Ay üzerinde toplam 21 saat 36 dakika kalmışlardır.

Batı ve Doğu arasındaki fark… Doğu, duygu ve inançla ayakta kalmakta ve mutluluğun kapılarını açmaktadır. Batı ise, bilim ve fenle dünyaya açılmakta…

Batı nedir? Sorusuna Pakistanlı Dr. Muhammed İkbal, şu cevabı verir: “ Garbın kuvveti ne çeng ne de rebabdır. Ne perdesiz kızların rakısındadır (dansında). Ne lale yüzlü sihirbazların yüzünde, ne de kesilmiş saç ve bacaklarındadır. Onun muhkem (sağlam) olması dinsizlikten değildir. Avrupalıların kuvveti, ilim ve fendedir. İşte bu ateşten onların maddi ışıkları parlıyor. Ey şuh ve cüretli genç! İlim ve fen için kafa lazımdır. Avrupa elbisesi değil. Eğer çevik fikirliysen yeter. Eğer iyi idrak gücün varsa yeter.”

Sezai Karakoç, 17 yaşında bir gençtir… Gaziantep Lisesi’nde okumakta ve son sınıftadır. O yıllar, Necip Fazıl ve Büyük Doğu’yu yakından takip ettiği yıllardı. Bir gün dergide yayınlanmak üzere yapılan seçmelere “Sabır” adlı şiirini gönderir. Necip Fazıl Kısakürek’in çıkardığı Büyük Doğu Dergisi’nde bu şiir, 300 şiir arasında birincilik kazanır.

Bir vazife yüklenmiş şairin işi, bir kısım insanın sandığı gibi öyle kolay bir şey değildir. Bu görev, akıldan vicdana doğru gitmek ve düşünceleri, duygu ve bilince doğru götürmek şeklinde özetlenebilir. Bu işi, ancak olgun akıldan, incelmiş şuurdan ve mükemmel zevkten payını almış, ender rastlanır dâhilere nasip olabilir.

Karakoç, Sabır başlığını taşıyan bu şiirde, bize ayın fethedileceği müjdesinin veriyordu:

*Sabır

Yeter

Bunca sabır

Kır

Hududu

Mehmedim!

*Kader

Dokudu

Kilim;

Ser

Odaya!

*İlim:

Merdiven daya

Çık aya!

*İman:

Al eline bastonu;

Sonu

Sonsuz(a)

Yürü

Sürü sürü

(Yalan)ı yara yara

Var (Var)a

Şiir, 4 başlıktan (kelime) oluşuyordu.

Edebiyat ve şiir, daha doğrusu sanat, canlılığını ve gücünü diri bir kalbin içinden almadıkça ve onun kanıyla sulanmadıkça İcaz (bir düşüncenin en az sözle açıklanması) sınırlarına ulaşamaz.

Magazin boyutuna indirilen Ay’a gidiş yolculuğu, şairin, bilim merdiveniyle 30 yıl öncesinden haber verilmiştir şair Karakoç tarafından… Eserin malzemesi ister renk, ister alçı, ister taş, ister sütun, kelime veya ses olsun, yürek kanından bir miktar taşımadıkça sanat eseri katına ulaşmaz. “Yürek kanı”,  “kalp ateşi”, “inanma gücü” veya “bir ülküye sahip olma” gibi öğeler, bir görev yüklenmiş sanatçıların ana malzemesidir. Bunlardır ki eserleri, ruhlarından fışkıran coşkuyla, zaman ve kuşaklar boyunca ebedi kılmanın peşinde koşarlar.

Çok Okunanlar