1. Anasayfa
  2. Edebiyat

Aklı Olan Deliriyor

Aklı Olan Deliriyor
0

TRT 2’yi seviyorum. Bir iki. İki… İki! İki! Üçe geçmeyin diyor kanal. İkiden sonrası yok. İyi reklam.

Taşlarda anlam arayan bir adam gördüm kanalda. Doğada kendiliğinden var olan bir sanattan söz ediyordu. İnsan yüzüne benzeyen taşlar. “Bir taşı yerden alıp koyun sürüme doğru atmak için elimi kaldırdım. Sektirip sürüyü yönlendirmek için… Bir baktım elimdeki taş, insan yüzü biçiminde. Atamadım. Sonra o taş beni fırlattı.”

Taş onu sanatsal bir tutkuya doğru fırlatıyor. Sürünün peşinden gider gibi görünürken aslında doğanın usul usulbiçimlendirdiği taşları aramaya başlıyor. Tabiat denen, o hem apaçık hem pek gizli sanatçıya hayran. Sıra dışı bir çoban. Biraz peygamber mizaçlı, dağ yalnızlığı seven, sözcüklerini güzel güzel seçen biri. Aslında yüz biçimli taşları değil, anlam yükleyebileceği taşları arıyor ve buluyor. Bulduklarıyla bir açık hava taş müzesi de açmış.

Zaman ve doğanın el birliğiyle yonttuğu işler bir şeylere tesadüfen benzemiş elbette. Bunda bir bilinç sezmek oldukça fantastik. Ortaya çıkan şeylerde anlam aramak da öyle. Ama bunları bulmaktaki zevkin ve taşları soyutlamanın mutlulukla bir bağı var. Reelden yorulmuş zihinler için şifalı. Çocuksu neşeye kendini kaptırmak, delirmenin akıllıca olması gibi. Şiirsel bir tarafı da var. Mecazlı taşlar… Boya, fırça, kalem, çekiç olmadan dağlarla arkadaş kalarak sanatçı olmak.

Sanat değil midir, bir dilim ekmeği huzurla yiyebildiğimiz anda ruhun aramaya başladığı incelik? Su içtiğimiz tası, toprak çanak olmaktan çıkarıp üstü zarif işlemeli porselene dönüştüren sanat, sadece silahların masada olmadığı zamanlarda icat edilebilir. Sanatın varlığı insana her şey yolunda mesajını verir. Bir yerlerden müzik sesi geliyorsa işler yolundadır. Yolunda değilse de öyle gibi düşünülebilir. Anneler çocuklarını ninnilerde sakinleştirir. Bir adam dağ bayır insan yüzlü taş arıyorsa huzurludur. Değilse de huzur bulabilir.

Evet, aklı olan sanatla uğraşmanın herhangi bir yolunu bulmalı.

Ayla Abak, 1966 doğumlu, İstanbullu. 1988’de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldu. Muğla, İstanbul ve Ankara’da öğretmenlik yaptı. Hâlen Ankara Şehit Ömer Halisdemir Anadolu İmam Hatip Lisesinde öğretmenliğe devam etmektedir. Ayla Abak’ın İkindi Yazıları, Raillife, Diyanet Çocuk, Diyanet Avrupa, Birdirbir, Seyyide, Türk Dili ve Hece dergisi başta olmak üzere çeşitli dergilerde şiir, masal, hikâye ve denemeleri yayınlandı. Eserleri: Tüm Ortaokullar ve Liseler için Dilbilgisi - Hazar Yayınları Örnekleriyle Kompozisyon Bilgileri - Hazar Yayınları Doğrucu Davut (Masal) - Salıncak Yayınları Kardan Adam Camdan Baktı ( Hikâye) - Salıncak Yayınları Çevre Bilinci (Deneme) - Diyanet İşleri Başkanlığı Sonsuzluk Yurdu: Ahiret (Deneme) - Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları Martıları Evcilleştiren Şairler: Şeyh Yahya Efendi, Şeyhülislam Yahya Efendi (Roman)- Diyanet Vakfı Yayınları Samanyolundaki İslam Atlısı: Mevlana ( Roman )- Diyanet Vakfı Yayınları Ya Ben İstanbul’u Alırım Ya İstanbul Beni ( Roman)- Timaş Yayınları Aşkı Söylemek/Galib’in Hüneri (Roman)- Timaş Yayınları

Yazarın Profili

Bültenimize Katılın

Hemen ücretsiz üye olun ve yeni güncellemelerden haberdar olan ilk kişi olun.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir