Bizimle İletişime Geçin

Edebiyat

Bir Deste Berceste – Dîdâr

Şairler, (divan-halk-modern diye ayırmamak gerek) hususen Divan edebiyatı şairleri edebi sanatlar ve abartılar konusunda oldukça mahirler. Bunu çoğu zaman Türkçe-Arapça-Farsça dillerine olan hâkimiyetlerini gösterme aracı olarak da kullanmışlar. Düşünsenize Ahmed Paşa Cennete kabul edilmiş ama o hâlâ mızmızlanıyor. “Kâni olmaz cennet-i firdevse dîdâr isteyen” Cennete girmek güzel de bana yetmez diyor. Peki ne istiyor?

EKLENDİ

:

Kûyunu görmekle dilde sâkin olmaz şevk-i yâr
Kâni olmaz cennet-i firdevse dîdâr isteyen
(Ahmed Paşa)

[Sadece semtini görmekle, sevgiliyi görme isteği gönülde kolay kolay yatışmaz. Allah’ın müminlere vâdettiği tecellîsine mazhar olamayan Firdevs cennetiyle avunamaz, yetinemez.]
(kûy: mahalle, semt, köy, dil: gönül, şevk: ilahi coşkunluk, istek, sevinç, neşe,
kâni: kanaat eden, yetinen, firdevs: bahçe, cennet
)

Dîdâr, Farsça, yüz, güzel yüz, çehre,  görünüş, tecelli anlamlarına gelmekte. Tasavvufi bağlamda ise Cenâbıhakk’ın müminlere vâdettiği görünüşü, tecellisi” veya Peygamber Efendimizin güzel yüzü olarak kullanılmış.

Gerçekliği hususunda farklı rivayetler olsa bile Hz.Veysel Karanî’nin Efendimizi dünya gözüyle görme arzusuyla yanıp tutuşarak Medine’ye kadar gelip göremeden geri dönmesi oldukça hazindir. “Kûyunu görmekle dilde sâkin olmaz şevk-i yâr” inleyişiyle kıyamete kalan bir vuslat.

Şairler, (divan-halk-modern diye ayırmamak gerek) hususen Divan edebiyatı şairleri edebi sanatlar ve abartılar konusunda oldukça mahirler. Bunu çoğu zaman Türkçe-Arapça-Farsça dillerine olan hâkimiyetlerini gösterme aracı olarak da kullanmışlar. Düşünsenize Ahmed Paşa Cennete kabul edilmiş ama o hâlâ mızmızlanıyor. “Kâni olmaz cennet-i firdevse dîdâr isteyen” Cennete girmek güzel de bana yetmez diyor. Peki ne istiyor? Dîdar. Allah’ın (cc) vâdettiği tecellisine mazhar olmak istiyor. Şair işte cüretkarlıkta da sınır tanımıyor. Gerçi Hz. Yunus Emre’ye atfedilen şiir de aynı derinlikte değil mi?

Cennet Cennet dedikleri birkaç köşkle birkaç huri
İsteyene ver sen anı, bana seni gerek seni

Yunus’dürür benim adım, gün geçtikçe artar odum
İki cihanda maksudum, bana seni gerek seni

Sarsıyor, hırpalıyor. Yaptığın onca ibadet, hayr hasenat ne için? Aman dikkat! diyor Hz. Yunus. Hiçbir arzu “bana seni gerek seni” den daha kıymetli olmasın.

Dîdâr kavramının Efendimizin güzel çehresi anlamında kullanıldığı Fuzûlî’nin Su Kasidesi’nin son iki beyitine kulak verelim;

Hâb-ı gafletden olan bidâr olanda rûz-ı haşr
Eşk-i hasretden tökende dîde-i bîdâra su

Umduğum oldur ki rûz-ı haşr mahrûm olmayam
Çeşm-i vaslun vere men teşne-i dîdâre su

[Kıyamet günü geldiği zaman, gaflet uykusundan uyanan düşkün göz (aşık), hasretten gözyaşı döktüğü zaman, (mahşer günü) güzel yüzüne susamış olan bana vuslat çeşmesinin su vereceğini, mahrum bırakmayacağını ummaktayım.]

Muhabbetle efenim…

Çok Okunanlar