Apartmanı temizleyen yaşlı bir amcamız var. Yavaş yavaş, itinayla, biraz da zorlanarak temizler. “Bu yaşta niye temizlik yapıyorsun amca?” denilmez. Belli ki mecbur kalmıştır. Hobi olarak da yapıyor olabilir. Yine denilmez. Amcanın suya saldığı koridordan geçerken illaki selamlaşılır. Amca selamın ardından daima bir cümle kurar. Bu cümlede mutlaka Allah geçer. İlginçtir. Armut sever misin, desek de amca yine Allah adını anar. Nice entelektüel ona imrenir, imrenmelidir. Kafası rahattır.
Geçenlerde yine selamlaştık
– Amca selamun aleyküm.
– Ve aleyküm selaaamm ve rahmetullahi ve berekatühü. Yüce Rabbim, nasıl da güzel güneşli bir gün.
Burada içimde bir şey beni dürtükledi. Belki şeytandır. Belki de direkt benimdir. Kıskanmışımdır.
– Amca güzel tamam da normal mi? Nisan ayında bu kadar sıcak olur mu?
– Biz bilmeyiz. Ancak o bilir. Belki bir fakir odun kömür alamamıştır. Onun duasına böyledir.
Canım sıkılmıştı. Odun kömür mü kalmıştı? Amca nerede yaşıyordu? Bir şeyler söylemeliydim.
– Amca bak, küresel ısınma diye bir şey var. Yağmur yağmazsa barajlar dolmaz. Sular kesilir. Apartman temizlenemez. Bitkiler sulanamaz. Pahalılık artar.
Amca her sırra ermiş olanlara mahsus gülümsemesini bırakmadı:
– Rabbim bilir işini. Karışamayız. Onun işine akıl sır ermez. Bize teslim olmak düşer.
Hiçbir aydın şu tevekküle ulaşamadığı gibi hepsi de bunun cehalet kaynaklı olduğunu ispatlayabilir. Eline ne geçer bu aydının, adamı mutsuz etmekten başka? O yüzden otursun oturduğu yerde. Fakat dil durur mu? Aydınlar dürtüklüyor beni.
– Amca insanların yeryüzündeki payını unutma. Bizim başımıza gelenler bizim kendi yaptıklarımızın sonucu. Allah’ın gazabını da unutma. Cebbar sıfatını unutma. Müntakim sıfatını unutma.
Amcanın elinden temizlik bezi düşeyazdı. Sesi titredi. Vicdanım ile aklım arasındaki kılıç şakırtılarını duydum.
– Doğru dedin. Şükür yok. Dua yok. Allah adını anan yok.
– Hem Allah adını analım hem de dünyayı koruyalım değil mi amca? Bilim adamları da, biz de bu işe bir çare arayalım. Sadece dua ile olmaz.
Amca sadece bir “he” dedi. Bu “he” ile Pirus Savaşı’ndan çıkmış kılıcından kan damlayan muzaffer komutan kadar mağluptum.
Ertesi gün ve sonraki günler yağmur durup dinlenmeden yağdı.