En çok da doğru anlaşılmaktan korkar insan
Dalların yalnızlığı sanır kuşların göç edişini
Bu yenilgiyi hiç beklemiyordum lüksünde değil ki zaman
Pahalı zevklerim oldu mesela
Sevmek gibi bir de ölesiye özlemek kadar
Sızladıkça gömleğimde yaralar açıldı
Mendilimde safran oyalar
Saklı bir sızıyı göğsünde taşıdıkça
Hangi kumaş yakışır bu aşkın eşkâline
Geçti kasımpatısız bütün kasımlar
Ama ben yine de gücenmedim ölüme
Ölümün albümünde kaldı yasak fotoğraflar
Makul şüphedir ten söküğünü onaran
Zülüfleri dağılan bir çocuğun alnında
Paslanan anne dudağına münhasıran
Parkı olmayan bir Gülhane’nin
Yoğun bakım yazısının altında
Her sabah susarak öldüm ben
Yalanlanan yalvaç kadar kırgın bir kalbi
Bir de her çocuğun yüzünde
Anne diye okunan o gözleri
Bırakıp iki yorgun tabure gibi karşılıklı
Bir sahil çay bahçesinde münzevi
Belki de unutmak öldürüyor
İçimizdeki çürüyen cesedi
Üst aramasından geçiriyorlar beni
Kırgın bir yüzün hava sahasından geçerken
Öldüm buralı değilsin dediler
Yaşasaydım rehin alacaklardı
Gözlerim güzel karinesinden