Bizimle İletişime Geçin

Kültür Sanat

Yitiksöz 6 (Ağustos-Eylül 2021) Üzerine Sanat, Edebiyat ve Düşünce Dergisi

“İlk defa babam ölüyordu. Eğer daha önce de ölmüş olsaydı, bilirdim belki ne yapmam gerektiğini. Şu titrek ellerimi nereye koyacağımı kestirebilirdim en azından. Tanrım! Babalar hep böyle ilk defa mı ölür? Böyle kapıyı çarpıp gider gibi, pat diye ölüp de kızlarının uçurumda tutunduğu dalı çat diye kırarlar mı? Belki yavaş yavaş, birkaç kez ölen babalar da vardır.

EKLENDİ

:

Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesince yayımlanan iki aylık sanat-edebiyat-düşünce dergisi Yitiksöz. Altıncı sayısı gecikmeli elime ulaştı. Diğerleri gibi dolu dolu bir sayı. Sayın Duran Boz, “Yitiksöz Bir Yılını Tamamlarken” başlıklı editör yazısında şu hususun özellikle üzerinde duruyor: “ Yitiksöz bir sesi büyütmek, geçmişle bugün arasında bağ kurmak için çıktığı yolda ilerleyişini devam ettiriyor. Başlangıçta işaret edilen ufka doğru yatağını derinleştirmeye özen gösteriyor. Bu noktada yazıda, düşüncede ve şiirde belli yetkinliğe ulaşanlarla yola yeni çıkanları dergi sayfalarında bir araya getirerek nitelikli ürün önceliğini korumaya itina gösteriyor. Bu sayısı ile bir yılını tamamlayan Yitiksöz’e nice yıllar dileğiyle…”

Yitiksöz, hakiki edebiyat ve düşünce peşinde. İnsanı esir alan kara piyasa çağına sloganlarla değil derinlikli düşünce ve edebiyatla direnme eylemi içinde. Bütün kaygısı, hakikatin sesini edebiyat ve düşünce yoluyla çağın bunaltılmış-ezilmiş-görselle esaret altına alınmış insanına ulaştırmak. İnşallah bu yolda nice yıllar yürüme imkânı bulur.

Bu sayıda “Çiviler Çakmalı”, “Temyiz”, “Mektup”, “İyi Sarı Kırmızı Ayraç”, “Tere”, “İstanbul’da En Güzel Şey”, “Nuri Pakdil Güzellemesi: Klas Duruş”, “Sandık”, “Yağmur Çamur”, “Dürtü”, “Öpelim Yarını Yanaklarından”, “Yalnızlık Günleri”, “Her Yola”, “Çıkma Aşk” “Mecazlı Haller Bildirisi”, “Henüz Erken”, “Hudut Dışına Çağrı” ve “Kimi Bitkiler” şiirleri dergi sayfalarında kendine yer buluyor. Ömer Yalçınova dertli bir şair kimliğiyle “Yağmur Çamur” şiirinin 3. bölümüyle şiir okuruna şöyle sesleniyor:

“III

Ayaklarımda hep bir nasır ağrısı / Kalbimde topuk dikeni / Hiçbir genişliğe sığmadım

Sustuğum kadar büyüdüğümü sonradan fark ettim / Karşı gelmek istesem de haksızlıklara / Cebinden düşen kuruşlara bakma dediler / Çamur dedim kuruşların düştüğü toprağa / Yağmur yağmaya devam ediyordu

Görmek istediğim gözleri göremedim yağmurda / Kavuşmak istediğim kızılcığa ulaşamadım

Gözlerime çamur doluyordu her yağmur yağdığında / Çamurdan başka bir şey görmedim / Yağmurdan başka”

“Kuyudan/Yunus Develi”, “Po Ovası / Nadir Aşçı”, “Ölüme Dipnot / Gülçin Yağmur Akbulut”, “Terzinin Söküğü / Yavuz Ahmet Koç”, “Örgü / Ali Necip Erdoğan”, “Yağmurlu Çanta / Fatih Aydoğan” ve “Eskiyen / Erdoğan Aydoğan” adlı öyküleriyle çağımız okuruna sesleniyor. Fatih Aydoğan “Yağmurlu Çanta” adlı öyküsüyle babasını kaybeden bir çocuğun hüznünü paylaşıyor okurla:

“İlk defa babam ölüyordu. Eğer daha önce de ölmüş olsaydı, bilirdim belki ne yapmam gerektiğini. Şu titrek ellerimi nereye koyacağımı kestirebilirdim en azından. Tanrım! Babalar hep böyle ilk defa mı ölür? Böyle kapıyı çarpıp gider gibi, pat diye ölüp de kızlarının uçurumda tutunduğu dalı çat diye kırarlar mı? Belki yavaş yavaş, birkaç kez ölen babalar da vardır.

‘Akşama çaya gel’ demişti. Bir tepsi kurabiye yapmıştım. Kalanları çayla yer, demiştim. Ben kalan kurabiyeleri düşünmüştüm. Kalan beni, kim düşünecekti. Kucağımda bir tepsi kurabiye ile kalakaldım, salonun kapısında. Önce salonun ortasında devrilmiş sehpaları ve üzerinde parlak siyah kunduralar, biraz daha yukarıda yeni ütülenmiş siyah pantolon, siyah ceketin içinde kar beyazı gömlek ve kırmızı kravat: En tepede babamın kırılmış boynu. Hayır, hayır bu babam değil. Ben kimim? Ben de ben değilim tabi ki. Kimim öyleyse? Burada ne işim var? Otopsi için mi gelmiştim?”

Bu sayıda deneme, eleştiri ve değerlendirme yazılarıyla dergiye düşünsel derinlik katan yazar ve yazıları aşağıda sıralandı: “Zamanın Anlamı ve Ritmi / Hilmi Uçan”, “Dilin Mikrokozmosu: Atasözleri ve Deyimler / Mehmet Narlı”, “Disiplin Toplumundan Performans Toplumuna Geç Modernliğin Emarını Çeken Bir Düşünür: Byung Chul Han / Erol Çetin”, “Ah O Mahalleler… / Arif Bilgin”, “Kuşların Yurdu: Kafes / Hayrettin Orhanoğlu”, “İhsan Fazlıoğlu İçin İçten İçe / Ömer Aksay”, “Bir Yürüyüş Senfonisi / Rüveyda Durmaz Kılıç”, “İlk Kitap (Ağır Yük) / Engin Elman”, “Şeyh Adil’de Dört Mezar / Ahmet Şevki Sakalar” ve “Sen Uğramayalı Çok Şey Değişti / Salih Gebel” Mehmet Narlı “Dilin Mikrokozmosu: Atasözleri ve Deyimler”de dil bilincini şöyle vurguluyor: “Velhasıl deyimleri, atasözleri, mecazları, istiareleri oluşmamış veya kaybolmuş bir dilin şairi, yazarı ve entelektüeli de olmaz. Çünkü atasözlerinde kendine özgü kurulan mecazi mantığın işaret sistemi, aktarılan bilimsel verilerden, iddialardan çok daha etkilidir. İnsan bunu kavrayamazsa veya görmezse gerçekte bilincinin ve hayallerinin macerasını takip edemez. Türkçede hangi kavramı hangi olguyu çalışırsanız çalışın o kavramı ve olguyu dilde kendine özgü kökler salmış, gözenekler oluşturmuş, kodlarını genel dilin içine bırakmış deyim ve atasözlerine adam akıllı eğilmezseniz, asla kendinize özgü kuramsal bir çerçeve ortaya koyamazsınız ve bu bağlamda dilinizin size kazandıracağı yetenekten ve sunacağı imkândan mahrum olduğunuz için gerçekte başkalarının söylediklerini de hakkıyla anlayıp yorumlayamazsınız.”

Mehmet Ulukütük bu sayıda “İhsan Fazlıoğlu ile Amacın Eyleme İstikamet Vermesi Üzerine” bir söyleşi gerçekleştiriyor. Söyleşide insan ve eylemleri üzerinde şöyle diyor Fazlıoğlu: “İnsanların eylemlerini amaçları örgütler ve bir istikamet sahibi kılar. Bu nedenle yapılan işe değil, o işin niçin yapıldığına dikkat kesilirim. İnsanlar niyetleri konusunda ihlaslı ise yapacakları iş en nihayetinde yolunu bulur. En kuşatıcı anlamda ne-için yaşadığımızla ilgili küllî bir tasavvur sahibi isek, niçin eylediğimiz ile ilgili de cüzî bir tasavvur elde edebiliriz. Çünkü insan, ister farkında olsun ister olmasın, öncelikle küllî anlamda yaşamını yönlendirecek nihaî bir ilkeye sahiptir. Yaşamı boyunca tüm yapıp ettiği tikel işleri, ancak ve ancak bu nihaî ilkeye atıfla anlamlandırabilir. Neyi, niçin ve nasıl yaptığımızı bilmek, yaptığımız işi bizim için bir iş olmaktan çıkartır, bir yaşam tarzına dönüştürür. Gerisi kendiliğinden gelir…

İbrahim Demirci’nin Türkçesiyle Nizar Kabbani’nin “İspanya” değerlendirmesi de dergi sayfalarında kendine yer bulmuş.

“Eskittiğim Çantalar”, “Ağılı! Ağılı!”, “Cahit Zarifoğlu’nun Sınav Kâğıdı ya da Edward Said’in Attığı Taş”, “Sanatın Sosyolojik İmkânı”, “Erdem Bayazıt Şiiri: Tarihin Yükü Kelimenin Sırtındadır”, “Bir Yürüyüş Senfonisi”, “Modern Zamanlarda İdeal Durum Hikâyeleri”, “Kamçı’da Atlarla Soluyan Öyküler”, “Edebiyat Ne İşe Yarar?”, “Adem Turan’dan Dünya Şiirine İki Anıt Eser” ve “Çıkmazları Yol Bilmenin öyküleri” adlı kitap değerlendirme yazıları da derginin sayfalarında hacimli bir yet tutmakta. Ayşegül Özdoğan Rita Felski’nin “Edebiyat Ne İşe Yarar?” adlı kitabına ilişkinşunları söylemekte: “Sonuç olarak Rita Felski’nin Edebiyat Ne İşe Yarar? isimli kitabında yer alan tanıma, büyülenme ve bilgi süreçleri bir okurun edebiyatla olan ilişkisini sistemli bir şekilde açıklamış olur. Bir kitabı okurken farkında olmadan geçirdiğimiz bu süreçler aslında bize edebiyatın ne işe yaradığını gösteriyor. Demek oluyor ki edebiyat, insan hayatında birtakım önemli işlevleri yerine getiriyor ve bunu insanın kendisinin bile farkında olmayacağı şekilde başarıyor. Kim bilir, belki de edebiyatı ve sanatı insan için bu kadar büyülü kılan şey de tam olarak bu özelliğidir: Farkında olmadan büyülenme ve kendini bulma hâli!”

Bir sanat, edebiyat ve düşünce dergisi her hâlükârda insanı gönlüne ve düşünce dünyasına seslenir. Bu sesleniş, aynı zamanda insan için bir arayış, uyanış veya kurtuluş çağrısıdır aynı zamanda. Okurlarını bekliyor bu yolda atılan kıymetli adımlar.

Yitiksöz 6. sayının dergi linki aşağıda:

https://kahramanmaras.bel.tr/e-dergi/yitik-soz-6-sayi-agustos-eylul-2021

İnsanın düşünce ve duygu dünyasına seslenmekte Yitiksöz. İnsanı bir robota dönüştürmek isteyen karapiyasaya bir meydan okuyuş Yitiksöz. Özündeki cevherle insanı buluşturma derdinde Yitiksöz.

Buyurun Yitiksöz’ün sayfaları sizleri çağırıyor. Davete icabet size bağlı. Esen kalın.

Çok Okunanlar