Bizimle İletişime Geçin

Edebiyat

Yüreği Olan Sözler ve Sözleri Olmayan Yürekler…

EKLENDİ

:

Uyuduğunda geçecek sanıyorsun bu yorgunluğun…

Geçecek sanıyorsun akıl almaz duygusuzluğun…

Dinleneceksin zannediyorsun zaman geçtiğinde, uykunun derinlerinde…

Hepten dünya hepten rüya dediğimiz şu âlemde uyandığında rüyandan da uyanacağını umuyorsun.

Genç Adam!

Kimi zaman bir ucumuzdan diğer ucumuza kadar bîtap düşebiliyoruz…

Ah biri gelse tercüme etse içimizi, siyak ve sibakımızın röntgenini çekse ve turnusol kâğıdı gibi önümüze seriverse; “Huuuu huuuu, uyuklamaktan nöronlarınız yeniçeri ayaklanması gibi kazan kaldıracak bilesin” derdi.

Yahut bir te’vil ehline denk gelsek: “Vakt-i zişanınızı gaspetmek istemeyiz fakat, ruhunuzun ma’dum saatindesiniz ey nefis sahibi, acep bedene sahip çıkmamanın zulüm olduğunu biliyor musunuz?” derdi Allahu alem.

YÜREĞİNE SÖZ GEÇİR!

Yüreği olan sözlerden bir cümle tut. Kendine gelsin.

SÖZÜ OLMAYAN BİR YÜREK OLMA!

Lâl olmak zulümdür. Cevap ver ne olur diyene kapılarını kapatmak vebaldir.

Konuş, oku…

Söyleyecek sözün, dinleyecek yüreğin olsun.

Yüreği olmayan sözler boş, sözleri olmayan yürekler de yorucudur.

 

Kitaplara gömülmeyi, toprağa gömülmekten aziz bil…

Söz müdür yazı mıdır devrim yapan insanoğluna, bilmem.

Gözümün gördüğünü, kalbimin itminanını ve aklımın idrakini bilirim.

İman ederim. Yürek de akıl da bunun için değil miydi?

İster yazılanı oku, istersen yaz ve okunmasını sağla.

Ama sözsüz kalma.

*-*-*-*-

Cahız’ ın okumayı çok sevdiğini, devasa bir kitaplığı olduğunu öğrenmiştim. Sonra o kitaplığın altında kalarak öldüğünü de… Ne zaman güzel bir kitaplık görsem, hemen aklıma hem Cahız gelir.

Üzülürüm.

Peki İbn Hazm’ ı duydun mu Genç Adam?

İbn Hazm’ın ölüm haberi verilince, eşi, “Gitsin de cenazesini kitapları kaldırsın!” demiş…

Kitaplarını kıskandıran İbn Hazm, eşini biraz ihmal etmiş anlaşılan.

Bize ne diyecekler sence?

Benim için; “Ye, ye o beynini, ye evladım, iyice sıyırmadan bırakma, sünnetle bir güzel. Gözlükleri okurken taktın, kelle paça çorbanı da ölünce yaparız” diyecek canım annemi duyar gibiyim…

Yine de mürekkebin akmadığı yerde kanların aktığına şahitlik ettiğim bu yüzyılda yaşamanın ağırlığı ile “Okumak inkılaptır” derim.

Annemin “Her yer her yerde” dediği felsefi sözünün cereyan ettiği, yerlerden olan sahafları bir ziyaret edin derim.

SEVMEK GÜMRAHLIĞI VAR YA…

Öyle bir his başlatıyor sol cenahınızda.
Taşınabilir fikirlerinizi de alıp bir göç başlatıyor kitaplar arasına…

Antik Çağdan, Avrupa Tarihine; Osmanlı padişahlarından günümüz Avrupa’ sına; Endülüs’ ten diyarı Şam’ a kadar bir devriâleme start veriyorsun… Denemeden şiire, romandan son çıkan kitap serilerine dalıyorsun.

Zaman akıyor sen duruyorsun.

Kalbinin refleksi ile aklını deveran ettiriyorsun.

*-*-*-*-

Tam takır bir beyinden
Kuru bakır bir fikir çıkar da
Eğri dümenden
Doğru yol çıkmaz bence.

Bu yüzden kitaplar arasında dahi dosdoğru yolu tarif edenleri seçmek, tavsiye etmek gerek.
Nice saatler veririz vaktimizden de
Yeter ki dokunuşu yüksek okumalarımız olsun.

Kalbin de
Kâl- in de
Hâl- in de avareliği olur.

Yeter ki dağıl denmesin.
Tekmil alınır da bir ömür
Yeter ki çürüğe çıkılmasın.

Kâğıdın da kalemin de yenisi bulunur

Yeter ki mürekkebi kurumasın.

Kitabın da defterin de yaprakları kıvrılır

Yeter ki okunacak pasaj, çizilecek satır kalbimize değsin…

Genç Adam!

Lâl olma sakın. Taş olma sakın.

Kalbe değ, dile değ, gönle değ

En çok ömre değ…

Yüreği olan sözleri okumayı, yüreğini okumaya sürüklemeyi dene….

Daha Fazla Yükle

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Çok Okunanlar

Pin It on Pinterest