Taze, sıcak efkâr dağıtıyor simitçi, askıda akıllardan.
Soğuk kent esaretine, üflesen uçacak bahar masallarda.
Uçurtmalar musallada, kelimelerle kefenleniyor kuşlar.
Nerede o kadınların suya değen ayakları, nilüferler?
Son bir ses, uçuk bir tebessüm dudağımda, hani Üsküdar?
Al ve mor, senin için gri bu gün batımı, güzeldir nedenler…
Bir bilsen iyi ve güzel ne varsa bugüne değin hep yarın.
Aç karnına veya tok bu reçeteyle dolaylı sözde nesneyim.
Aya çıkan ilk insan ezberimde, sorulara hep bir yanlışım.
Bin doğruya bedelim, rakamları sevmiyor ki edebiyat.
Komşudan alırdım bir birlik şimdi askıda aşk bile, haksızım.
Kendi göçüm başlamış içimde herkes kalmış ben gitmişim.
Sen hariçten gazel misin ilklerden, enlerden, terimlerden?
Aşk saltanatı kerevette, sahaflarda cüzdanlar, kodeste balık.
Ağır tahrik ile sanık haklı, kargalarla kullanılmaz bu incelik…
Uzaklar varmış, seccadeyi serince göğe değiyormuş alın.
Askıdayım, alfabe bilmem a’dan öte, fazla harfe ne gerek.
Kovanımda kelebekler al diyorlar balını, ömrümüz senin.
Al ömrümü askıdan ömrüne armağan.