1. Anasayfa
  2. Din ve Hayat

Hikmete Açıklık ve Bilinç Aşısı

Hikmete Açıklık ve Bilinç Aşısı

Müslüman hikmete açıktır, öyle olmalıdır. Hz. Ali’nin, “Söyleyene değil, söylenene bak; hakkı ve hakikati kişilere indirgeme, zira hakkı bilirsen ehlini de tanırsın.” şeklindeki veciz ifadelerinde vurgulandığı gibi Müslümanlar, şahsa hatta kimliğe değil, içeriğe odaklanırlar. Sırf gayrimüslim olması veya batıl bir din oluşundan ötürü hakka ve hakikate sırtını dönmez, hikmete kendisini kapatmaz, değerleriyle çelişmemek kaydıyla insanlık tecrübe ve birikiminden yararlanmaktan geri durmazlar.

İlkesel düzeyde mümin tavrı böyle olmakla birlikte, başta sosyal ilişkilere yön veren ahlaki değerler olmak üzere, toplumsal rehberlik süreçlerinde göz önünde bulundurulması gereken önemli bir noktaya dikkat çekmek isterim. Fakat öncelikle, bu yazıda söz konusu edilen hususun, ilmî araştırmalar ve yayınlar olmadığını hatırlatmalıyım.

Müslüman toplumun özellikle de genç dimağların zihinlerine, batıl din ve ideolojilerin, gayrimüslim şahsiyetlerin, müspet algıyla nakşedilmesine, onlara karşı sempati uyanmasına sebep olabilecek aktarımlar noktasında fevkalade hassas olunması gerekir. Benzer hatta daha beliğ hikmetler ve uygulamalar, kendi medeniyet değerlerimizde, geleneğimizde ve halihazır cemiyet hayatımızda ziyadesiyle varken, gayrimüslim ilim, fikir ve siyaset insanlarından alıntılarda bulunmak, o toplumların uygulamalarını örnek göstermek yersizdir ve hikmetten yoksundur. Hele bir de bunun, toplumsal düzen kuralları ve işleyişi, ahlak ve erdem konuları ele alınırken yapılması, gayrimüslimlere özenmeye sebep olabileceğinden, hiç uygun değildir.

Bu noktada, selef-i salihinin şu tespit ve uyarısına kulak vermeyi elzem görüyorum:

Tabiun dönemi alimlerinden Yezid b. Ebi Habib (ö.128/745), ümmetin alimlerinin ve rehber simalarının karşı karşıya kalabilecekleri olumsuzluklardan söz eder ve uyarılarda bulunur (Bu uyarıları birebir Muaz b. Cebel’den (r.a.) nakledenler de vardır). Onun son uyarısı şöyledir:

“Müslümanlardan öyleleri de olur ki duyduğu her şeyi nakleder. O kadar ki, sırf sözüne destek ve itibar kazandırmak için Hıristiyan ve Yahudilerin görüşlerini bile aktarırlar.”

منهم من يروي كل ما سمع، حتى أن يروي كلام اليهود و النصارى إرادة أن يعزز كلامه

Sözler/hikmetler bilinçaltına, sahipleriyle birlikte yerleşir. Binaenaleyh söz kadar söyleyen de önemlidir.

Ordu İmam Hatip Lisesi (1988) ve Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nden (1993) mezun oldu. Harran Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Hukuku Anabilim Dalı'nda araştırma görevlisi olarak akademik hayata başladı (1993-1996), ardından mezun olduğu Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'ne döndü (1997). Bir yıl süreyle (1999) Ürdün Üniversitesi'nde dil eğitimi aldı ve sahasıyla ilgili araştırmalarda bulundu. 2001'de doktor, 2005'te doçent, 2011'de profesör oldu. Halen Necmettin Erbakan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Hukuku öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. İslam Hukukunda Özel Mülkiyet ve Sınırlamaları, İslam’da Kolaylaştırma İlkesi-Azimet Ruhsat İlişkisi, İslam Hukukunda Ehliyet Teorisi, Dinî-Fıkhî Açıdan Komşuluk Hukuku, Günümüz Fıkıh Problemleri, İslam Hukuku El Kitabı, İslam Hukukuna Giriş gibi müstakil ve müşterek eserleri yanında, hakemli dergilerde yayımlanmış çok sayıda makalesi bulunmaktadır.

Yazarın Profili

Bültenimize Katılın

Hemen ücretsiz üye olun ve yeni güncellemelerden haberdar olan ilk kişi olun.