1. Anasayfa
  2. Düşünce

Kırkikindi

Kırkikindi
0

Nisan ayında neredeyse sürekli aynı saatlerde yağan bu yağmurlara kırkikindi yağmurları deniyor.

Bu sene de kırkikindi yağmurları yağmaya başladı. Hemen itiraz edilecek, bunu bekliyorum. Çünkü aylardan mayıs; mayısın biri. Yağmurlar da ilk kez nisanın son günü yağmaya başladı. Ama unuttuğumuz çok önemli bir şey var. Ortada bir takvim farklılığı var. Kırkikindi yağmurlarının yağdığı ayın adı nisan, ama burada sözkonusu olan, Avrupa’nın kabul ettiği ve bizim de kullanmakta olduğumuz takvimin nisanı değil. Bu nisan geleneksel kültürümüzde var olan bir ay; biz de burada o nisandan bahsediyoruz. Sözün kısası bu yıl da kırkikindi yağmurları nisanın son günü değil, nisanın on yedisinde yağmaya başladı.

Bu takvim farklılığını biraz daha açmalıyım: Bu yağmurları ifade eden kırkikindi, geleneksel bir bilgiye veya diyelim halk kültürüne dayanıyor. Geleneksel kültürümüzde sözü edilen nisan ayı da aynı kültürel varlıklarımız arasında yer alıyor. Halk kültüründeki nisan ayı, kullanmakta olduğumuz takvimdeki nisan ayının on dördünde başlıyor. Otuz nisanda da henüz nisanın on yedisi olmuş oluyor. Yani sözün kısası, bu yıl, nisanın on yedisinde kırkikindi yağmurları yağmaya başladı. Onun için bu yağmurlara nisan yağmurları da deniyor.

Geleneksel takvimde de ay sayısı on ikidir ve bütün aylar, günümüzde geçerli olan ayların on dördünde başlar.  

Dün bir, yarın iki, sonraki gün de üç olacak. Belki kırk gün sürecek veya sürmeyecek. Çünkü halk kültüründe kırk, bir asal sayı değil, çokluk ifade eden bir terimdir. Mesela uzun süren bir düğün için kırk gün kırk gece ifadesi kullanılır. Bu, günlerce anlamına gelmektedir. Kırkikindi yağmurları da genellikle ikindi sularında yağar ve yağış günlerce sürebilir.

Anadolu’da nisan ayı ile ilgili bir ifade daha vardır. Hatta bu, bir atasözü olmalıdır: “Kork aprilin beşinden; öküzü ayırır eşinden.” April ile ilgili, nisan ayı için kullanılan İngilizce bir kelime, bilgisine rastlıyorum. Ama Anadolu’da eskiden beri kullanılan bir ay adı olduğuna göre, april, Rumcadan geçmiş olmalı. Aprilin beşi, kullanmakta olduğumuz takvime göre on sekiz nisana denk gelmektedir. O gün veya günlerde hava soğuktur. O günlerde çok soğuk olabilir diye böyle bir ifade kullanılmaktadır.

Eskiden sabanla çift sürmede daha çok iki öküz kullanılırdı. Bu söz, öküz çiftinin birinin ölümüne sebep olacak kadar soğuk bir havanın olacağına işaret etmektedir.

Halk kültürü, belki de binlerce yıl denene denene elde edilen, tecrübî bilgiler için kullanılan bir ifadedir. Bu bilgiler hayatın her alanında karşımıza çıkar. Sağlık, ziraat, hayvancılık gibi insanların hayatlarında yer alan her alanda bu kültürün tezahürlerini görebiliriz. Toplumlar bu kültürel birikimleri kullanarak daha isabetli kararlar almış olurlar ve dolayısıyla yanılgı payları en aza iner.

Bu bilgiler arasında meteorolojik hadiseler de epey yekûn tutar. Geçtiğimiz yıllarda meteorolojinin de haber verdiği birkaç günlük bir soğuk hava yaşamıştık. Merak ettim; acaba halk kültüründe bugünler için öngörülmüş bir hava olayı var mıydı? Sonunda şöyle bir bilgiye ulaştım. Meğer halk kültürümüz o günler için kocakarı soğukları olacak diye öngörmüş. Ve yine fark ettim ki neredeyse yılın bütünü için hava durumu ile ilgili öngörüler belirlenmiş.

Bu bağlamda kara kış ayları için kullanılan zemherinin bitiminden sonraki gün de mutlaka yağışlı, fırtınalı bir hava olur. Zemheriden sonra hamsin günleri başlar. Kara kış denilen zemheri, hamsin günlerinin başında da birkaç günlük soğuklar olunca, hamsine, “Hamsin; sen benden kemsin!” dermiş. Yani bana kara kış diyorlar, ama sen geldin bu milleti benden daha fazla üşüttün, demek istermiş.

Bu paragrafı yazarken bilgisayarım kocakarı kelimesinin altını maviledi. Merak ettim ve sebebini öğrendim. Bak, yine kelime mavilendi. Bilgisayarın açıklamasında, kelimenin ‘argo veya kaba sözcük’ olduğu bilgisine yer veriliyordu. Hâlbuki bu bir deyimdir. Bir deyimin kaba veya argo olarak tanımlanması, halk kültüründen habersizlik veya halk kültürünü hiçe sayan bir anlayışın yansımasıdır. Modern mi, moda mı demeliyim, tam kestiremedim; ama her ne ise bu anlayış, halk kültürünü silip yerine yeni yetmelerin her gün değişen anlayışlarının ikâme edilmesini tavsiye edecek. Belki genel bir ifade ile bilimsel bir çözüm bulduğunu ifade edecek. Ama bunu deme şansı da yok; çünkü deyim, bir dilin belki de en temel ögeleri arasında yer alır. Onun yerine kullanmamızı tavsiye edecek başka bir kelime bulma şansı da yoktur.

Doğrusu merak ediyorum; bugünlerde kırkikindi yağmurlarının yağmasını bekleyen insan sayımız acaba ne kadardır? Her akşamüzeri yağmur yağması karşısında, evet, kırkikindi yağmurları yağmaya başladı diyen insanlarla karşılaştınız mı? Herkes, meteorolojinin tahminlerini araştırıyor ve yine bugün de hava yağmurluymuş, diyor.

Hâlbuki meteorolojinin tahminini dinlemeden de havanın nasıl olacağını bilmemiz mümkündür. Çünkü mevsim bahardır ve aylardan nisandır. Nisanın kaçında olacağı bilinemez, ama büyük bir ihtimalle, nisan yağmurları yani kırkikindi yağmurları bir gün yağmaya başlayacaktır. O yağmurlar başlayınca da, işte bu, beklediğimiz gibi yağmur yağıyor. Her akşamüzeri yani ikindi vakti bu yağmurlar yağmaya da devam edecek. Kaç gün yağacağını da rabbim bilecek.  Bu, beklenen bir olay. Ama ihtiyacımızın olduğu kadar yağacak. Toprak suya doyacak. Ekinler büyüyecek, meyveler gıdalarını alacak, barajlar dolacak. Sonra da sıcaklar artarak suların daha yararlı olmasının yolu açılacak. Pişmesi gerekenler pişecek, büyümesi gerekenler büyüyecek. Yani pişmek ve olgunlaşmak için bir fırına girmiş gibi olacağız. Bekleyin, onu da göreceksiniz.

Bu halk kültürüne isterseniz kocakarı kültürü de diyebilirsiniz. Çünkü o, uzun bir hayat sürmüş, görmüş geçirmiş, hayatı öğrenmiş ve hem kendisi için hem de yeni yetmeler için yaşadıklarını özümseyerek bir bilgi birikimine sahip olmuştur. Çevresindekiler de onun birikimlerini dinleyerek bilgi sahibi olurlar. Bu bilgilere itibar ederek vakti saati geldiğinde kırkikindi yağmurlarının yağacağını beklerler. Nisanın ya başı, ya ortası ya da sonu, ama mutlaka yağar.

Çünkü sahibi başındadır. Ne zaman yağması gerektiğini O bilir.

1953 yılında Balıkesir/Sındırgı’nın Kürendere köyünde doğdu. İlkokulu doğduğu köyde, orta ve liseyi Balıkesir’de okudu. Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü 1976 yılında bitirdi. Uzun süre, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullarda Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni olarak çalıştı. Öğretmenliğinin yanı sıra akademik çalışmalarını da sürdürdü. ‘Divan Edebiyatı Üzerine Tartışmalar (1930-1940)’ konulu Doktora tezini, M. Orhan Okay yönetiminde 1989 yılında tamamladı. Mavera, Kayıtlar, Yedi İklim ve Hece başta olmak üzere çeşitli dergilerde çağdaş Türk Edebiyatı ve Divan Edebiyatı alanlarıyla ilgili inceleme, araştırma ve kültürel denemelerini yayımladı. Yeni Devir gazetesinin kültür-sanat sayfasında deneme ve şiir çalışmaları yer aldı. Divan Edebiyatı Üzerine Tartışmalar, 1996 yılında Beyan Yayınları, daha sonra da 2016 yılında Akademik Kitaplar arasında yayımlandı. Leyla ve Mecnun Romanı araştırma kitabı, 2000 yılında Kültür Bakanlığı, 2011 yılında Akçağ Yayınları, 2020 yılında da Akademik Kitaplar arasında yayımlandı. Necip Fazıl’ın Çilesi, 2015, 2018, 2019 ve 2021 yıllarında Hece Yayınları arasında 4 kez yayımlandı. Ben de Öğretmendim adlı anıları 2021 yılında Çıra yayınları arasında çıktı. Aynı yıl Türkiye Yazarlar Birliği Hatıra ödülünü aldı. Bu Toprakların Edebiyatı kitabı, 2021 yılında Hece yayınları arasında çıktı. Türk Romanının Derin Kökleri adlı çalışması 2022 yılında Akademik Kitaplar yayınları tarafından yayımlandı. Baba adlı anlatı kitabı 2024 yılında Uzam yayınları arasında yayımlandı. 1993 yılından itibaren Kırıkkale, Doğu Akdeniz (KKTC), Mirza Uluğbey (Özbekistan), Kazan (Tataristan) ve Halep (Suriye) Üniversitelerinde Öğretim Üyesi olarak çalıştı. TBMM Genel Sekreterlik Müşaviri olarak görevini sürdürmekte iken TİKA’nın akademik dergisi olan Avrasya Etüdleri’nin editörlüğünü yürüttü. 10.12.2018 tarihi itibariyle yaş haddinden emekliye ayrıldı

Yazarın Profili

Bültenimize Katılın

Hemen ücretsiz üye olun ve yeni güncellemelerden haberdar olan ilk kişi olun.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir