Bizimle İletişime Geçin

Edebiyat

Sevmek

EKLENDİ

:

“İlahî,
Seni bir tek ben sevmedim
Ama ben bir tek seni sevdim”

Muhyiddin ibn Arabî

 

Yukarıdaki satırları gördükten sonra, ne kendimden eminim ne halimden ne de yazdıklarımdan. Edebi sanatlardan sehl-i mümteniye verilecek muhteşem örneklerden biri. Efendim Muhyiddin, ne vakit senden bir şeyler okusam, hiçliğime methiye, cehaletime mersiye yazmaktan başka bir şey gelmiyor içimden.

Sevmek buydu demek…

Varlığımı başımdan aşırsam da gizlesem kendimi bütün yıllarımdan, sılamdan, gurbetimden, hayamdan, hayatımdan ve senden Efendim. Seni tanıdığım günden beri (haşa bu çok iddialı bir cümle) demeyeceğim, senden haberdar olduğum günden beri şu soruları sayısız defalar sordum kendime: Senin gelip geçtiğin dünyada mı yaşıyorum ben de; Kur’an okudum/okuyorum diyerek ben ne okudum; Resûlüllah kimdi; “Gayb”e imanım nasıl bir iman, “gayb”ım nasıl bir gayb?

Ya sevmek Efendim, ya sevmek. Utandım, yüzümü sürecek bir yer aradım. Anladım ki yüzümü bir yerlere, bir şeylere sürecek/sürtecek yüzüm de yoktur.

“Seni bir tek ben sevmedim
Ama ben bir tek seni sevdim”

Bu dizeleri okumadan ölseydim, kocaman bir hayat kaybetmiş olurdum. Ancak bu dizeleri okuduktan sonra da içi bomboş kocaman bir hayat kaldı elimde. Ben bu hayatla ne yapsam, nerelere gitsem Efendim. Ölsem mi? Ömrüm boyunca yaşadığım ender vurgunlardan birini yaşadım bu iki dizeyle.

Şimdi hangi ikindiye iltica etsem, hangi dergâha gitsem, hangi kapıya varsam da tevbeler olsun ben bugüne kadar hiç sevmemişim itirafında bulunsam. İltica edeceğim bir ikindi, kabul edileceğim bir dergah, cürmüme açılacak bir kapı var mı?

Seviyorum diye, âşıklık benim huyum-suyum, yaratılışım diye böbürlene böbürlene gezip de günün sonunda sevdiğimin bir cesetten başka bir şey olmadığını görmek, hem de hayat kemale ermişken…

O ceset benim, Efendim.

 

Daha Fazla Yükle

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Çok Okunanlar

Pin It on Pinterest