Arz ederim tacımı ey tahtım, gül revanım, en yarım yanım,
Bu bir şiir müsveddesi değildir, rica etmeli cüce mısraım,
Dikenleri hoş tutmalı, üstüne kafesten bir sürahi sinek, saz
Sarıp sarmalı salamura kâğıtları, sayın makamları salmalı.
Yarın da bir masaldır, hayra yorulur göremediğim rüyalar
Makyajsız kefenler, kafeste kırlangıç, yıldızlar sağ olun.
Bir fetih borçlusun bütün çiçekler adına yasemin dualara
Yazdığım sana ise çektiğim cefa kendime ya hu, ya Vedud
Sen çölü çağırdıkça ellerin ırmak şehrin ortasında, ölü dirilten
İddiamız odur ki, aşk sırmalı köşkün sırma görmemiş yüzü
Köşkün yanıp bitip kül olduğu, gül yaprağı, buğday çöpü
Taşların dahi lalelerden daha yumuşak olduğu, kalbin yükü
Her mavi bir yeşile yazgılı, yeşil sular çöllerin sararmış umudu
Kim dedi Musa’yı çağırdığımı çardağa, çoktan başlamıştı son
Çaylar ya Latif, ya Hakk, ya Hayy, ya Musavvir, sebepler için ey,
Şükür, Ali’dir kılıcımız, yüreğimiz Zülfikar, bende senden aşk var
Hayretler içre şükürdeyim, razıyım aynalara, hiç bilmedim ben nedir?
Hep şükür, makamı servilerin, ölümsüz sevgilerin, sonsuz şükür.