Bizimle İletişime Geçin

Din ve Hayat

*Vefâ/t*

Vefâ, وفاء وفى vüffî ile aynı şekilde yazılır; vav/yâ ve elif/hemze med harfleridir, anlamı etkilemezler; harekelerin olmadığı dönemde kelimeler cümlenin diğer kelimelerine göre anlam kazanırdı; vüffî de vefâlı davranan demek; vefâ, sözünü tutmak, taahhüdünü gerçekleştirmek, borcunu ödemek, ‘döngüyü’! tamamlamak; vefât (وفاة) ise “ölüm” anlamındadır.

EKLENDİ

:

Vefâ ile vefât’ın yazılışında “te-i merbûta” (yuvarlak te, dişilik te’si) farkı vardır; bu “te”, alfabeden sayılmaz ve hiçbir sayısal (ebced) değeri de yoktur.

Vefâ, وفاء وفى vüffî ile aynı şekilde yazılır; vav/yâ ve elif/hemze med harfleridir, anlamı etkilemezler; harekelerin olmadığı dönemde kelimeler cümlenin diğer kelimelerine göre anlam kazanırdı; vüffî de vefâlı davranan demek; vefâ, sözünü tutmak, taahhüdünü gerçekleştirmek, borcunu ödemek, ‘döngüyü’! tamamlamak; vefât (وفاة) ise “ölüm” anlamındadır.

Ölümün bir son olmadığını vefâ’ya ilâve olan “te” de ispatlar.

Nasıl?

Ezelde ne olduğumuzu bilemediğimiz için ebette de ne olacağımızı bilemiyoruz ama bizi burada bir şekilde varlığa Getiren, varlığa getirirken belli bir süre için (ecel) ve belli bir amaç için getirdi; biz de o süreye mecburen uyuyoruz, o amaca uymayanlar (uygun yaşamayanlar) ise belli bir bedel ödeyecek! (Öyle inanıyoruz); bu dünyada “ölmeyen” kimse yok, ama bu dünyada ödenen bedel dışında ötede bir bedel ödenip ödenmediğini henüz bilmiyoruz(!).

Dilden yola çıkarsak vefâ ile vefât arasındaki ilişki (akrabalık), bize “kesin ölümün= yok oluşun” olmadığını söyler. Şöyle anlatayım: Siz vefâlı olun-olmayın! Biz sizin fıtratınıza (yapınıza/özünüze) bir vefâ (duygusu) koyduk ve size belli bir süre (ecel) verdik ve o sürenin sonunda vefât edeceksiniz ve ‘o zaman’ Biz, kim isteyerek vefâ göstermiş (sözünü tutmuş), kim vefâsızlık yapmış (sözünü tutmamış) bakacağız (!)…

‘O zaman’ dediğime bakmayın! Aslında her zaman bakılıyor. Zümer, 42’de bize şu bilgi verilir: “Allah, insanların canlarını ölümleri (yeteveffâ) sırasında, henüz ölmeyenlerinkini de uykularında alır; kesin ölümüne hükmettiklerini tutar, ötekileri de belli bir süre doluncaya kadar (geri) salar. Kuşkusuz bunda gerçekten düşünenler için önemli dersler (ibretler) vardır.”

Vefâ ile vefât akrabadır; vefât, vefâ’nın dişil/müennes hâlidir; burada gönüllü vefâ gösterenler, “yaşayacak!”; göstermeyenler ne ölecek ne de yaşayacak! (Ölmek isteyecek ama ölemeyecek!) “lâ yemûtû fîhâ ve lâ yahyâ.! Orada (cehennemde) onlara ölüm de yok yaşamak da!” (87/A’lâ, 13. ). “…lâ yuqdâ aleyhim feyemûtû!… Onların ölmelerine izin (hüküm) verilmeyecek!” (35/Fâtır, 36).

“Çekecekler!..”

Ölmeyi (ölümü) o kadar çok isteyecekler ki, ama nerde!..

Siz vefâyı aklınıza getirmez ve vefâtı bir yok oluş görürdünüz ve hesabı hiç düşünmezdiniz!

Siz, kendi kendinize doğup büyüdünüz, her şeyi kendiniz elde ettiniz (yarattınız!), sizin kimseye muhtaçlığınız yoktu, şimdi ölüme de muhtaç olmasanıza!..

Ölüm sizin neyinize? Ölüm sizin neyiniz olur?

Sizi gidi vefâsızlar!.. Şimdi mi (el-ân!) aklınız başınıza geldi?

Siz, Bizi unutmuştunuz; şimdi de Biz sizi unuttuk!…

Çok Okunanlar